“Renkli geldik, renksiz gidiyoruz. Değişen biz iken zamana aralıksız veryansın ediyoruz. Biz ki; salçalı ekmek yiyip sokağa koşmanın mutluluğunu yaşatamadık çocuklarımıza. Bir çift ayakkabının sevinci cüzdanlarımızdaki kartlarla harcandı. Heves etmek, beklemek, ümitlenmek eski mektup zarflarında postalandı.
Komşuda kahve eşliğinde iki kelam etmenin kıymetini bilemedik biz. Hâlbuki kahvelerin kırkar yıldan bir sürü seneleri vardı... Bahçelerimizde büyüyüşünü izlediğimiz domatesi soğanı yabana attık; organiği lüks marketlerden satın almayı yeğledi egolarımız… Türlü türlü otlarımızı da bilemedik, üstüne bastık da geçtik.
Patlıcan, kabak, biberde sıkıştık kaldık... Ellerimize dünyaya açılan kapılar aldık. Başka yalan hayatları izleyerek zamanımızı çaldırdık. Oturduğumuz yerde üzüldük, güldük, yorulduk… Kendi ömrümüzden verdik; yazık ettik…
Denizin dalgasını, düşen yaprağın salınışını, hayatın renklerini, hatta evladımızın ilk adımlarını bile kamera ekranları kadar izleyebildik. Bilinçsizce paylaştık; bilmediklerimizle bile… Kendini şov dünyasında sandı; bir garip ruhlarımız…
Dostluklarımız… Ah dostluklarımız… Sunum çılgınlığı altında ezilmiş, telefonların kapsama alanında kalmış dostluklarımız.
Biz ki ağzı dualı yaşlılarımızı ziyaret yerine tatili seçmiştik hâlbuki. Çok eğlenecek, mutlu olacağız sanmıştık hani. Neden mutsuzuz? Şimdi kendimize, çevremize ve büyüklerimize gösteremediğimiz saygıyı, bunu görmeyen çocuklarımızdan neden bekliyoruz?
Biz yanlıştayız, biz yanıldık…
Biz bilemedik… Biz bilemediğimizi de hiç kabul edemedik…
Tuğba Uysal Karaca
Zulmü şiar edinen zalimleri
Unutmadık, unutturmayacağız
Bu ülkede yapılan zulümleri
Unutmadık, unutturmayacağız
Her yapılana karşı çıkanları
Yapmak yerine yakıp yıkanları
Bu millete tepeden bakanları
Unutmadık, unutturmayacağız
Sessiz yığınların feryatlarını
Adsız yiğitlerin hayatlarını
Yüreğimizdeki kayıtlarını
Unutmadık, unutturmayacağız
Şehadete ram olan ömürleri
Bu yollarda verilen emirleri
Kahraman Ömer Halisdemir'leri
Unutmadık, unutturmayacağız
Hakka inat şahsa tapılanları
Akim hayallere kapılanları
Daha düne kadar yapılanları
Unutmadık, unutturmayacağız
Harun Karagülmez-Tekirdağ
LİMİTLİ ALIŞVERİŞ: Sofra hazırlanırken fark ettiler ki limon yok. Bir iki limon almak için yakındaki manava veya markete gitmek yerine internetten sipariş vermek kolayına geldi. Ama küçük bir aksilik vardı. Eve servis yapılabilmesi için bir alışveriş limiti gerekiyordu. Bir limon için servis olmuyordu. Siparişten vazgeçip bakkala gitmek yerine “başka neler alabilirim?” diyerek eve gerek duyulur düşüncesiyle o an ihtiyaç olmayan şeyleri de yazdırarak sipariş getirme limitini doldurdu. Bir saat sonra limon ile birlikte ihtiyaç yokken alınanlar da geldi. Böylece evde alışveriş kolaylığını yaşamış oldu genç aile. [Tamer Ezer]
Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...