Tornavida ile dua arasında...

A -
A +

Yazımda, yıllardır sahada edindiğim gözlemler ve bir eğitimci adayı olarak taşıdığım sorumluluk duygusu ile mesleki eğitimin manevi ve vicdani boyutunu işlemeye gayret ettim.

 

Öğrencilerimizin sadece teknik becerilerle değil; değerlerle, merhametle ve sorumlulukla yoğrulması gerektiğine inanıyorum. Bu yazı da bu inancın bir yansımasıdır. Yıllardır üretimin içinde bulundum. Fabrika zemininde yürüdüm, atölye havasını soludum, ustaların gölgesinde çalıştım.

 

Mesleğimi severek yaptım ama zamanla şunu fark ettim: Bir iş kazasında yere sadece cıvata düşmez, insan düşer. Ve bazen o düşen, henüz 17 yaşında bir çocuk olabilir.

 

İş güvenliği uzmanı olduğumda bu cümleyi hep aklımda tuttum. MESEM kapsamında iş yerlerine gönderilen meslek lisesi öğrencilerini gördüğümde, bu cümle daha da ağırlaştı.

 

Çünkü onlar, sadece öğrencimiz değil; aynı zamanda milletin, ailenin ve Allah’ın bize emaneti.

 

Bir çocuğun eline matkap verirken, ona önce eldiveni öğretmemiz gerekiyor.

 

Ama gördüm ki çoğu zaman bu öğretilmiyor. İşte bu eksikliği tamamlamak için, öğretmen olmaya karar verdim.

 

Maarif Eğitim Modeli, zihin, kalp ve beden bütünlüğünü esas alır. Ben de bunu sahada gözlemleyerek benimsedim. Tekniği öğretmeden önce, niyeti; güvenliği öğretmeden önce, emanet duygusunu vermemiz gerekiyor.

 

Çünkü o çocuk bir gün büyüyecek. Belki bir gün kendi öğrencisine diyecek ki:

 

“Bana işi ilk öğreteni değil, bana değerimi hissettiren öğretmeni hiç unutmadım.”

 

Ben o unutulmayan öğretmen olmak istiyorum. Sadece meslek değil, insan yetiştirmek için...

 

     Ahmet Özdemir-Motorlu Araçlar Teknolojisi Öğretmen adayı/B Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

 

 

          Gül ve diken...

 
Hayat güldür yavrum; dertler, dikeni.
Halka değil Hakk’a sevdir kendini.
Bu dünyanın vardır bir de ötesi,
Gülün dikenine takılıp kalma.
 
Hayat gül misali gül gibi yaşa,
Ufacık dertleri takma kafana.
Sen sen ol da uyma zalim şeytana
Gülün dikenine takılıp kalma.
 
Dünya imtihandır Allah kuluna.
Mevla’m hiçbir derdi vermez boşuna.
Azrail bakmıyor gence yaşlıya,
Gülün dikenine takılıp kalma.
 
Gülleri koklarken getir salevat,
Onunla güzeldir şu kısa hayat.
Darda zorda şükret şeytana inat,
Gülün dikenine takılıp kalma.
     M. Altıntaş

 

 

 

 

 

KELAM-I KİBAR KİBAR-I KELAMEST

(Büyüklerin sözü, sözlerin büyüğüdür)

 

 

Din büyüklerimiz buyurdular ki: "Bir kimse ile alay etmek, kendisi ve işlerini gülünç şekilde anlatmak, ona gülmek, doğru değildir. O kimse bundan kırılırsa ve üzülürse, haramdır. Alay etmemeli, olur ki, alay edilen kendisinden daha hayırlıdır. Bir hadîs-i şerifte (Alay edene ve insanlara gülene kıyamet günü cennetin kapısını açarlar ve ona gel gir derler. Yaklaşınca kapıyı kapatırlar. Dönünce yine çağırırlar. O ise üzüntü ve gam arasında ezilir durur. Yaklaşınca kapı yine kapanır. Nihâyet çağırırlar da gidemez. O zaman, kendisi ile alay edildiğini anlar) buyuruldu."

 

 

 

Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.