Toplumda sıkça duyduğumuz bir etiket vardır: “Dikkatini toplayamıyor, demek ki tembel.” Oysa dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), tembellikle değil, beynin yönetim masasındaki dağınıklıkla ilgilidir.
Bir anlığına zihnimizi bir ofis masası gibi düşünelim. Masanın üzerinde yapılacak işler, planlar, duygular, sorumluluklar var.
Sağlıklı bir yürütücü işlev sistemi bu masayı düzenli tutar. Fakat DEHB’de dosyalar üst üste yığılır, acil işler unutulur, zaman kayar ve masanın sahibi çoğu kez haksız yere suçlanır. İşte bu nedenle DEHB’li bireylerde:
• Saatlerce ertelenen ödevler ve işler,
• Ani öfke patlamaları ya da duygusal dalgalanmalar,
• Yarım kalan planlar ve düzensizlikler,
• Akılda tutulamayan küçük ama önemli ayrıntılar sıkça görülür.
Toplumun yaptığı en büyük hata, bu tabloyu “isteksizlik” sanmaktır. Oysa sorun, istememek değil, zihinsel yönetim araçlarının doğru çalışmamasıdır.
Çözüm ise etiketlemek değil, anlamaktır.
Erken teşhis, doğru eğitimsel destekler, uygun terapiler ve gerekirse medikal tedavi ile bu dağınık masa toparlanabilir. Üstelik DEHB’li bireylerin çoğu, özgün düşünme ve farklı bakış açılarıyla, doğru ortamda sıra dışı başarı hikâyeleri yazabilir.
Unutmayalım: DEHB bir engel değil, farklı bir zihinsel çalışma biçimidir. Ön yargılarımızı bırakıp destek sunarsak, kaybeden kimse olmayacak; kazanan hepimiz olacağız.
Türkiye Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları konulu yazıda da şu ifadelere yer verilmektedir:
“Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunun (DEHB) kafamızda daha iyi canlanması için bu hastalar yeni, parlak, fiyakalı bir arabaya benzetilmiştir. Yokuş aşağı gaza basarak süratle inen bu arabanın maalesef freni yoktur. Araba durdurulmak isteniyor ama durdurulamıyor. Araba her an yoldan çıkabilir veya birilerine çarpabilir. Detaylı bilgi için bkz: [https://www.turkiyehastanesi.com/tr/departman/cocuk-sagligi-ve-hastaliklari]
Mehmet Alver-Fatsa
Kaç tane gecem böyle geçer, sahipsizce
Bir arayıştayım bilmem varılır mı
Gözlerini saçlarını sorsam bulabilir miyim?
Ya da vursam kendimi virane yollara
Uzaklarda arasam, misal mavi bir denizin ufuğunda
Yemyeşil, çetin bir dağın en sarp yamacında
Gözlerinin rengini almış sanki doğanın her bir demi
Dağlarda deryada mı bulurum seni
Söyle, senden haber getirecek kimdir bana?
Bu bir yolculuktur belki, her günü ayrı çetrefilli
Kan ter içinde soluk soluğa hasretinin ateşiyle
Bir sokağın karmaşasında aramak seni
Arayıp da bulamamak
Bağırıp da duyuramamak
Sorup da çağıramamak korkutuyor beni
Arif Can Ölgün/Çerkezköy-Tekirdağ
MUHAKEME: 1.Yargılama, 2. Usa vurma 3. Bir meseleyi çözmek için çıkar yol arama.
RÜŞD: Erginlik.
TELAKKİ: 1. Anlayış. 2. Kabul etme.
MEVZUAT: 1. Bir ülkede yürürlükte olan yasa, tüzük, yönetmelik vb.nin bütünü. 2. İçine ticaret malı konulan sandık, çuval, teneke vb.
BUHRAN: 1. Bunalım 2. Kriz.
TEZAT: 1. Karşıtlık. 2. Anlatımda birbirine karşıt iki sözü yan yana kullanma sanatı.
İNFİAL: 1. Kızgınlık, öfke duyma. 2. Herhangi bir şeyin etkisi altında kalma. 3. (felsefede) edilgi.
MEHABET: 1. Büyük ve saygıdeğer kimselere duyulan saygı. 2. Büyüklük, ululuk, yücelik.
TENAKUZ: Çelişki.
MÜPTELA: 1. Bağımlı. 2. Tutulmuş. 3. Âşık, vurgun.
Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...