Biz ne tezgâhlar gördük!

Sesli Dinle
A -
A +

Bir anekdotla başlayayım da, ne anlatacağım iyi anlaşılsın.

 

2017 senesiydi…

 

Aydın Doğan’ın sahibi olduğu dönemde Hürriyet’in bir yazarı kurumumuza saldırıya geçti.

 

Özellikle 28 Şubat döneminde o grubun saldırmasına alışıktık, o yüzden hemen cevap vermedik.

 

Bir sabrettik, iki sabrettik, en sonunda patladık.

 

28 Şubat darbesinin sivil ayağında, medyadaki rollerini, o dönem FETÖ ile kurdukları ittifakı yüzlerine çarpmaya başladık.

 

Türkiye’ye ağır bedeller ödeten o karanlık dönemin hesabını vermedikleri için 21 sene sonra yine benzer bir operasyona girişiyor, ancak bu defa susmayacağımızı bilmeleri gerekiyordu.

 

Öyle de oldu, 28 Şubat’ın sivil ayağı Türkiye’nin gündemine oturdu.

 

Tam da o günlerde Cumhurbaşkanımızın Kazakistan gezisine çağrılmıştım.

 

Astana dönüşü uçakta soru-cevap olacak, yeniden gündeme taşıdığımız bu meseleyle ilgili Cumhurbaşkanımızın görüşlerini soracaktım.

 

Tam uçağa binmiştim ki, arkadan bir el omzuma dokundu.

 

            ***

 

“Hocam, sizin bir grupla kavganız var ya! Ona girmeyelim röportajda” dedi.

 

Konuşan, Cumhurbaşkanı Başdanışmanıydı.

 

Bizi de uçağa davet eden kişiydi aynı zamanda.

 

“Kavgamızı niye sorayım? Ama 28 Şubat mağduru olarak, Cumhurbaşkanımıza 28 Şubat’ı sorarım” dedim.

 

“Siz oradan yükleniyorsunuz” diyerek buna da girmememi telkin edip, uzaklaştı.

 

Bir nevi tehditti bu!

 

            ***

 

Böyle durumlarda işiniz sadece gazetecilik olsa kolay; dinlemez bildiğinizi yaparsınız.

 

Fakat üzerinizde bir kurumun sorumluluğu varsa ve o an için iletişimin mümkün olmadığı bir yerde bulunuyorsanız, vereceğiniz karar çok büyük bir kırılma noktası olabilir.

 

Bu esnada uçak havalandı, biz toplantı odasına çağrıldık.

 

Neyse ki, Türkiye’nin gündemine taşıdığımız için, bir başka gazeteci arkadaşımızın daha 28 Şubat davalarını soracağını biliyordum.

 

Sessizce o soruyu beklemeye başladım.

 

Nitekim o arkadaş söz aldı, 28 Şubat hükümlülerinin mağduriyetini içeren bir soru yöneltti.

 

Asıl duymak istediğim bu değildi, lakin…

 

Cumhurbaşkanımızın verdiği cevap müthişti!

 

“28 Şubat’ı sorduğunuz için çok teşekkür ediyorum. Bizim bu konuyu gündemde tutmamız lazım. Hatta özellikle sivil ayağı konuşmamız lazım…” diyerek söze bir başladı ki, âdeta nefesim tutuldu.

 

Sanki ben sorumu sormuşum ve Cumhurbaşkanımız cevap veriyordu.

 

Dikkat buyurunuz; en yakınındaki danışmanının “Asla girme” dediği bir konuya, Cumhurbaşkanı “Bunu sormanız lazım” diyordu.

 

O başdanışman bir süre sonra başka yere tayin oldu.

 

Tuhaf olan şu ki; o yıllarda sadece bizimle değil, Cumhurbaşkanımızla ve AK Parti’yle de kavgalı olan, bundan dolayı da bizim mahallenin hedefindeki en önemli karakter olan kişi, bugün iktidar nezdinde el üstünde!

 

Vardır bir hikmeti deyip anlamaya çalışıyoruz biz de!

 

            ***

 

Lafı, şu son günlerde tartışması yapılan Türkiye Yüzyılı davetli listesine getireceğim.

 

En muhalif isimler bile bugün yapılacak programa davet edilmiş.

 

Soranlar oldu; çağrılmadığımı söyledim.

 

Çok mu dert ettim; hayır.

 

Lakin soranlara da yalan söyleyecek değildim.

 

Nitekim, sitem ettikten sonra çağrılanlar olmuş falan…

 

Davet edilmişim, edilmemişim; umurumda bile olmaz açıkçası.

 

Çağrılsam gider miydim; yine hayır.

 

Program Ankara’da, orada temsilcimiz var ve katılacak zaten.

 

Dolayısıyla dert edineceğim bir şey yok.

 

Türkiye için milat olacak 2023 seçimleri yaklaşırken asıl yapmam gerektiğine inandığımı yapmışım, “21. Asır Türkiye yüzyılı olacak” diye yazmışım, aklım-fikrim yettiğince 2023 sonrası vizyonu topluma anlatmaya çalışmışım ve gücüm yettiğince çalışıyorum, çalışacağım…

 

Benim için önemli olan bu; salon değil, misyon.

 

Topluma sesimi duyurayım, Büyük Türkiye’nin akamete uğramaması için elimden geleni yapayım; salonda görünmek kime lazımsa onun olsun.

 

            ***

 

Yalnız, dikkat çekmek istediğim başka şeyler var ve yazıya da bu yüzden bir örneği anlatarak girdim.

 

Kimseyi doğrudan suçlamıyorum, hedef göstermiyorum, yanlış anlaşılmasın…

 

Fakat şu kadarını net olarak hissediyorum ki; birileri, samimi olarak, hiçbir menfaat beklemeden destek olan kişilerle Cumhurbaşkanımızın arasını açmak istiyor ve yıllardır olmadık fırıldaklar çeviriyor.

 

Şu taraf, bu taraf da demiyorum; çünkü her tarafta olduklarını görüyorum.

 

İşimizin asıl zorluğu bu işte!

 

“Ağzımızda cam kırıklarıyla dolaşıyoruz” diyordu bir AK Partili dostum, bizim durumumuz da tam öyle.

 

Suret-i haktan görünüp, sinsi sinsi başka planlar peşinde koşanlar deve kuşu gibi başlarını kuma gömmüşler, fark edilmediklerini zannediyorlar, komik olan bu sadece.

 

Bir gün imkân bulursam, inşallah bunları Cumhurbaşkanımıza bizzat anlatacağım.

 

Onun bu ülkeye, milletimize ve başta Müslümanlar olmak üzere, yeryüzündeki bütün insanlığa hizmetteki samimiyetine nasıl yürekten inanıyorsam, ferasetine de o kadar güveniyorum.

 

Tıpkı o uçakta olduğu gibi…

 

Ne imtihanlardan, ne tecrübelerden geçtik; ne tezgâhlar gördük kardeşim!

 

Hep yazdım, yine yazayım.

 

Durduğumuz yeri, karakterimizi bilen bilir…

 

Bunca seneden sonra kimseye kendimizi anlatacak hâlimiz yok.

 

Bizi kuru bir AK Parti destekçisi zannedenleri de, menfaati için iktidara yanaşıp arpası kesilince yön değiştirenlerle karıştıranları da hep yanılttık, yine yanıltacağız.

 

Bu köşeden defalarca dedik ki;

 

Partizan değiliz… Bir büyük davanın savunucusuyuz.

 

Biz büyüklerimizden böyle gördük çünkü.

 

Bugün kalemimle, kelamımla Sayın Cumhurbaşkanımızın yanında duruyorsam, bu kendisinin samimiyetine, ülkemize, dinimize ve milletimize hizmetteki kararlılığına inancım tam olduğu içindir.

 

Biz en tepeye bakarız, aşağıya değil.

 

İşte bu yüzden, bir kere daha tekrarlıyorum ki, 2023 seçimleri çok önemli.

 

Herkes için!

 

Cenab-ı Hak en büyük oyun kurucudur.

 

Bir mazlumun duası, bütün kirli hesapları tersine çevirir.

 

Bu seçim, büyük tuzakların ve planların çöktüğü dönüm noktası olur inşallah.

 

Ondan sonrasını taşın ardından çıkanlar düşünsün.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.