“Hamas ne yapsaydı?” diyenlere anlatamadığımız…

Sesli Dinle
A -
A +

Azıcık aklı ve vicdanı olan, onlarca yıldır İsrailli haydutlar tarafından evleri-toprakları gasbedilen, ana yurtlarını terk etmeleri için pervasızca katledilen Filistinlilerin kendini savunma hakkını teslim eder.

 

Tarihin gördüğü göreceği en büyük vahşetin kurbanıdır Filistinliler.

 

Hem de 75 senedir…

 

Dünyanın gözleri önünde, çocuk-kadın demeden, görmedikleri zulüm kalmayan mazlum Filistin halkının elbette bu zulmü yapanlara karşı koyma hakkı vardır.

 

BM Genel Sekreteri Guterres’in dediği gibi; 7 Ekim saldırısı durduk yere yapılmadı.

 

Hamas’ın silahlı gücünün, İsrail’e saldırırken, yıllarca biriktirdikleri intikam duygusuyla hareket etmeleri, Filistinliler için ‘anlaşılabilir’ bir öfke.

 

Ayrıca…

 

İsrail’in aşılmaz denilen duvarlarının aşılması, ‘demir kubbe’ efsanesinin hiç beklenmedik bir anda etkisiz kalması, parmakla gösterilen İsrail istihbaratının Filistinli direnişçiler tarafından atlatılmış olması…

 

Bunların da yıllardır işkence altında yaşayan Filistinlilerin gururunu okşaması, “Hiç değilse bir tokat da biz attık” memnuniyetine yol açması mağdur halk açısından bakınca normal.

 

Lakin İsrail tarafından hiç beklenmeyecek bu ‘salıvermişlik’ görüntüsü, Hamas tarafında ise şimdiye kadar hiç görülmemiş ‘sivil katliamını tetikleyen taraf’ algısı hadiseye dışarıdan bakan birisi açısından epey garip bir hâl…

 

Hele hele Hamas açısından ‘sivillere saldıran taraf’ görüntüsüyle birlikte, -sonrasında olacakların hesap edilememesi- gibi bir ihtimal, hiçbir akıl terazisinde ağır basmaz.

 

     ***

 

İsrail, daha ilk günden “Bu bizim 11 Eylül’ümüz” dedi, ABD Başkanı Biden bunu ‘11 Eylül’ün 15 katı’ ile çarptı!

 

O gün bugündür aralıksız Gazze’deki masum sivilleri bombalıyorlar, hatta özellikle kadın ve çocukları hedef alıyorlar.

 

Gazze’de gerçek ölü sayısını kimse bilmiyor.

 

2,3 milyon insan haftalardır aç, susuz, elektriksiz, ilaçsız… Hatta internet ve uydu yayını bile kesildi ki, vahşetin gerçek yüzünü dünya göremesin.

 

İlk tokadı atmakla övünenlere sormalı; ne oldu şimdi?

 

     ***

 

7 Ekim’deki ‘sivillere saldırı’ görüntüsü olmasa, İsrail bu denli büyük bir vahşeti fütursuzca işleyebilir miydi?

 

Gazze’deki 2,3 milyon insanın tamamını Sina Çölü’ne sürme hedefini bu denli destekle gerçekleştirebilir miydi?

 

Onlarca yıldır sivilleri katledenlerin eline öyle bir koz verildi ki, Hamas’ın yönetiminde olmayan Batı Şeria’da bile 120’den fazla Filistinli yine İsrailli polisler ve silahlı Yahudi siviller tarafından katledildi, kimse bunun bile hesabını soramadı.

 

BM Genel Sekreteri dahi İsrail tarafından sınırdan sokulmadı, adamcağızın tepkisini ve feryadını kâle bile alan olmadı.

 

Günden güne anladık ki, burada pis bir oyun vardı.

 

Sadece İsrail’e değil, Batılı güçlere de tam istedikleri fırsatı verdi maalesef 7 Ekim saldırısı.

 

Akdeniz’e, uçak gemilerinden sonra şimdi de amfibi çıkarma gemisi yolladı ABD… Üzerinde 3 bin askerle.

 

Birileri ABD yığınağına gerekçe olarak “İran için” diyordu değil mi?

Akdeniz’e kıyısı olmayan İran’a mı gönderildi şimdi bu gemi?

     ***

 

İran ve güdümündeki Hizbullah, Gazze’ye kara saldırısı başladığında güya toplu saldırıya geçeceklerdi… Hani neredeler şimdi!

 

Tahran yönetimi açık açık “Başkası için savaşmayız” derken, Hamas yetkilisi Ebu Merzuk “İhanete uğradık” diye isyan etti.

 

Gazze tünellerinde gerçek direnişçiler İsrail’i püskürtürse, yine o zaman çıkarlar ortaya, kahraman edasıyla!

 

Peki, önce ABD’den, sonra İsrail Başbakanı Netanyahu’dan gelen “İran Hamas’ı destekliyor, ancak saldırı planlarının arkasında olduğu söylenemez” açıklamalarına ne demeli?

 

İran’ın Hamas’a etkisi var ise -ki var- 7 Ekim’de Hamas’ı ‘kendi bölgesel çıkarları’ için kullanmış olabilir mi?

 

Hem de nasıl…

 

En nihayetinde, bu saldırının hemen öncesinde Tahran yönetiminin Karabağ operasyonundan ne denli rahatsız olduğunu, hatta Azerbaycan’ı savaşla tehdit ettiğini gördük.

 

Aynı şekilde, Türkiye ve Azerbaycan’ın kararlılıkla açmaya yöneldiği Zengezur Koridorunu kendileri için stratejik tehdit olarak değerlendirdiklerini de unutmamak gerek.

 

Buna ilave olarak, Türkiye ve Irak’ın, Basra Körfezi'ni Avrupa’ya bağlayacak Kalkınma Yolu için anlaştığını, bunun hem İran, hem de Batı’yı epey rahatsız ettiğini de hatırlatayım.

 

Bu öyle bir rahatsızlıktı ki, Yeni Delhi’de eylül başında toplanan G-20 zirvesinde Hindistan-Orta Doğu-Avrupa koridorunun mutabakat zaptı imzalandı.

 

Hindistan’dan başlayan koridoru, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Ürdün ve İsrail rotasını izleyerek, Akdeniz’den Avrupa’ya bağlamayı hayal ediyorlar.

 

Tesadüfe bakın ki, tam da bu anlaşmanın akabinde Gazze işgaline kapı aralayan 7 Ekim saldırısı oluyor!

 

Bu arada, İsrail’in, Gazze işgalini tamamlar tamamlamaz, Süveyş’e alternatif Ben Gurion Kanalının inşasına başlayacağı bilgisini de ekleyeyim.

 

     ***

 

Başa dönecek olursak…

 

Filistinli mazlumlar, hatta Filistinli direnişçiler 7 Ekim’deki saldırıda ‘yıllar yılı gördükleri zulmün karşılığı olarak’ elbette haklılık görebilir, onlara sözüm yok.

 

“Neden siviller hedef alındı?” tepkimize “Onlar da yıllardır sivil ayırt etmeksizin bizi öldürüyor” savunması yapıyorlar, onları anlayabilmemiz elbette zor ama mümkün.

 

Keşke ihanetlerle yıkılan Osmanlı hayatta kalsaydı yahut o gücümüzü muhafaza edebilseydik, onlara kimse dokunamazdı…

 

Bizden koparılan bütün topluluklar gibi, onlar da çok zulüm gördü ve biz onların imdadına yıllarca gerektiği şekilde yetişemedik.

 

Fakat, yeniden toparlanıp, coğrafyamızda kan kusturan vahşilerin elini kolunu yavaş yavaş bölgemizden kestiğimiz bu süreçte 7 Ekim saldırılarıyla birlikte kurulan büyük tuzağı fark etmemek de mümkün değil.

 

Cumhurbaşkanımızın dediği gibi; İsrail sadece piyon, arkada ABD ve Batılı paydaşları var.

 

Hatta İslam dünyasındaki kuklaları da tastamam vazifelerini yerine getiriyor!

 

     ***

 

7 Ekim’le ilgili soru işaretlerini komplo teorisi görüyorsanız; İsrail Başbakanı Netanyahu’nun 22 Eylül’de BM’de gösterdiği Filistinsiz İsrail haritasını dikkate almanızı öneririm.

 

Mısır istihbaratının “Üç gün önce Mossad’ı uyarmıştık” açıklamasını…

 

CIA’in sızdırdığı “Saldırı istihbaratını Başkan’la paylaşmıştık” bilgisini…

 

Netanyahu’nun önce yazıp, sonra sildiği ‘İsrail istihbaratının Hamas’ın saldırı hazırlığından bilgisi olduğu, ancak kendisini uyarmadığı’ paylaşımını…

 

En son New York Times’ın yayınladığı “Şin Bet’in Başkanı Ronen Bar, olağanüstü hareketliliği ve Hamas’ın saldırı amaçlı hazırlık yaptığının tespit edildiğini İsrailli üst düzey generallerle paylaştı’ haberini…

 

Bunca uyarı alarmına rağmen, İsrail sadece “ihmalkâr” davrandı, öyle mi?

 

Tıpkı ABD’nin 11 Eylül’ünde gördüğümüz gibi!

 

     ***

 

Bunca bilginin bize gösterdiği şudur;

 

Birileri Gazze’yi, hatta bütün Filistin’i İsrail’e peşkeş çekti, kurban etti.

 

Nasıl ki sınırımızda DEAŞ ve YPG terör örgütleri bir kurgu olarak sahneye sürülüp, akabinde büyük bir plan hayata geçirildiyse…

 

İsrail’e düşman kisvesi altında bazı ülkeler ve onların elinin uzandığı yapılar da piyon olarak kullanıldı.

 

Ülkesini, milletini savunmak için canını ortaya koyanlar, bu defa ihanetle yüzleşti.

 

“Peki ne olacak?” derseniz…

 

Bu oyun bozulacaksa, yine Türkiye bozacak.

 

Tıpkı Suriye’de, Irak’ta olduğu gibi!

 

Asıl hedef de, hakikat de er ya da geç görülür nasılsa.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Harika bi analiz tebrikler 2 Kasım 2023 18:05

Harika bi analiz tebrik ederim

BEKİR YENİPAZARLI 2 Kasım 2023 08:53

tebrik ederim

ssda 2 Kasım 2023 08:32

haftada bir iki genç öldürülüyordu , şimdi günde 400 kişi ölüyor ,hamas a teşekkür.. osmanlı böyle sorumsuz bir cihat yapmazdı ,cihat hayat için yapılır.