Ve Kılıçdaroğlu kaçar…

A -
A +

Üzerinden henüz bir hafta geçti…

 

CHP Genel Başkanı, kadınların başörtüsünü ‘kendi partisinin ideolojik takıntısından’ kurtarmak için kanun teklifi vermiş…

 

Buna karşı AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bunu Anayasa’ya koyalım” çıkışıyla daha köklü ve kalıcı olan anayasal çözüm önermişti.

 

Dedik ki; “Artık her parti her kesimle uzlaşmak zorunda, çünkü 50+1’e ulaşmak için Başkanlık sistemi bunu mecbur kılıyor.”

 

Ama bir de parantez açtık;

 

“Bütün mesele, seçim sonrasında da bu samimiyetin sürmesi.

 

Toplumun yüzde 50’sinden fazlası ‘kandırılırsa’ fena!

 

İşte şimdi bunu ölçmek için fırsat doğdu.

 

Seçim öncesi Meclis’e sunulacak Anayasa değişikliği teklifi önemli bir gösterge olacak; kimin samimi, kimin siyaseten başörtüsünü kullandığını turnusol kâğıdı gösterecek.”

 

Bir haftada her şey kabak gibi ortaya çıktı.

 

           ***

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yazıdan bir gün sonra Alevi vatandaşlarımıza yönelik, beklentilerinin de ötesinde bir reform paketi açıkladı.

 

Dört cemevini açtı, yedisinin temelini attı.

 

Cemevlerinin giderlerinin karşılanması, kurumsal yapıya kavuşturulması ve kadro açılması gibi pek çok müjde verdi bu kesime.

 

Aynı zamanda başörtüsü ile ilgili Anayasa değişikliği teklifi için de hızlıca harekete geçildi; nitekim tamamlanıp Meclis’e sunulmak üzere.

 

Hazırlanan taslakta sadece başörtüsü değil, LGBT gibi sapkınlıkların önüne geçmek ve aileyi korumak için anayasal düzenleme de bulunuyor.

 

Peki ‘başörtüsü meselesini bir daha açılmamak üzere kökten çözme’ taahhüdünde bulunan CHP Genel Başkanı ne yaptı dersiniz?

 

Güya teknoloji faaliyetlerini yerinde incelemek üzere gittiği ABD’den şu mesajı paylaşmış;

 

“Onunla ne aile konuşulur, ne anayasa. Bu konu kapanmıştır.”

 

           ***

 

Henüz bir hafta önce evinden paylaştığı videoda, "Başörtüsü yarasını sonsuza dek kapatacak adımı atıyoruz. Kanun teklifimizi TBMM'ye sunacağız. CHP Grubu, eksiksiz, amasız, fakatsız ve yüreklice bu kanunun arkasında duracaktır. Saray'ın da samimiyet turnusolu bu. Bakalım onların tutumu ne olacak?" diyen bir genel başkanın…

 

Bir hafta sonra New York’tan paylaştığı videoda “Bu konu kapanmıştır” demesi…

 

Samimiyet ve turnusol mu demiştiniz?

 

 

 

 

 

************

 

 

İcazet alamadan dönecek

 

 

Cumhurbaşkanlığı adaylığı için hayli kararlı olan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, her ne kadar teknoloji kılıfı uydursa da, ABD’ye icazet almak için gittiği sır değil.

 

Geziye de parti içinde kendisine rakip gördüğü isimleri destekleyen medya kuruluşlarını almamış, o sayede olan biteni daha rahat takip ediyoruz.

 

Muhalif kanatta yer alan, ancak seyahate çağrılmayan TELE1’in Washington temsilcisi Yılmaz Polat, Kılıçdaroğlu’nun istediği isimlerle görüşemediğini, eski ABD Başkanı Obama’dan randevu bile alamadığını, gezinin skandala dönüştüğünü söylemiş.

 

Teknoloji denilse de işin perde arkasının öyle olmadığını, Bernie Sanders gibi ABD’de esamesi okunmayan isimlerden bile randevu alınamadığını anlatıyor Polat.

 

           ***

 

İçi boş geziye yüklenen bir diğer isim de CHP’ye yakınlığıyla bilinen siyasal iletişimci Bekir Ağırdır oldu.

 

CHP’nin Halk TV’sinde konuşan Ağırdır, CHP ve ortaklarına şu eleştiriyi yaptı;

 

“ABD'ye gittiğiniz zaman konu sadece bilim olmaz.

 

Kapıya çıktığı zaman gazeteciler siyaset soracaklar.

 

Dünyanın gidişatı, bu gidişatın Türkiye için ürettiği risk ve fırsatlar konusunda altılı masa veya CHP çok kayda değer bir vizyon üretti de biz mi duymadık?

 

Bu tartışmalara bir cevabınız yokken gidiyorsanız belli riskleri göze almanız gerekir.

 

Rusya-Ukrayna savaşı için bile Türkiye'ye kaç devlet insanı geldi, değil mi?

 

Türkiye, kabul edelim; eleştirelim, eleştirmeyelim ayrı ama, sonuçta iktidar Rusya ve Ukrayna savaşında dünyanın da dikkatini çeken bir etkinlik, rol oynadı.

 

Sizin böyle bir krizde altılı masa veya ana muhalefet olarak dünyanın gidişatına yönelik başka bir vizyonunuz olsaydı, gelen insanlar sizin de kapınızı çalardı.”

 

           ***

 

Bu yorumlardan da anlaşılacağı üzere; Sayın Kılıçdaroğlu henüz CHP’lilerden bile icazet alamamışken, ABD niye versin?

 

Yahut şöyle mi okumalı;

 

ABD icazet verseydi bu yorumlar zaten yapılmazdı!

 

Bilemedim ki…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.