Vicdan meselesi…

Sesli Dinle
A -
A +

Muhalif kanallardan birine çıkan ekonomist bozuntusu şöyle demiş;

 

“Demirtaş ve Kavala serbest bırakılacak. S-400’ler depoya kilitlenecek. MB istediği (istenilen) kadar faiz artıracak. Bunlar yapılırsa ekonomi düzelir.”

 

Bakın, ne kadar kolaymış!

 

     ***

 

Oysa gerçek manada güçlü ekonomiye  sahip, zengin ülke olmanın şartları belli…

 

Ya petrol-doğalgaz gibi yer altı kaynaklarınız bulunacak, ya ticaret, üretim ve paranın merkezi olacaksınız, yahut hırsızlık-gaspçılık yapıp başkasının zenginliğine çökeceksiniz.

 

Sonuncusuna haydut devletler diyoruz, -ki bugün dünyada onlar hüküm sürüyor.

 

Öncesinde saydıklarımızın refah seviyesini ise bu haydutlara itaat ölçüleri belirliyor.

 

Çünkü silah, teknoloji ve elbette para gücü de bunların elinde.

 

Silahı-parası olan, öteki ülkelerin siyasetini de yönlendiriyor.

 

Sözde ekonomist efendinin dile getirmeye çalıştığı işte bu.

 

     ​***

 

Tarihinde dünyayı yönetecek güce ulaşmış Türk milletinin, Osmanlı parçalandıktan sonra düştüğü duruma bakın.

 

Bütün zenginlikleri elinden alınmış…

 

Sıkıştığı topraklardaki yönetim biçimini ise özellikle İsmet İnönü dönemiyle birlikte -CHP’yi çatı yaparak- Osmanlı’yı parçalayanlar belirlemiş.

 

Sadece yönetim şeklini de değil, savunmasını, ekonomisini, eğitimini, medyasını, enerji politikalarını, sağlığını, sanayisini, tarımını…

 

Sadece halktan topladığı vergilerle ayakta duran…

 

O parayı da terör, darbe ve ekonomik krizlerle işgalcilerine kaptıran bir ülke olmuş on yıllarca!

 

     ​***

 

Bizim gibi yaşı 40’ı devirenler, şunları çok iyi bilir;

 

Umudumuzun tükendiği, “bitmez” dediğimiz dertlerimiz vardı.

 

Terör başta geliyordu.

 

80’li yıllarda türetilmişti…

 

Öncesi zaten sağ-sol kavgası adı altında, aslında bir iç savaştı.

 

Sonra PKK sahaya çıkarıldı.

 

CHP’nin başını çektiği vesayet rejiminin Kürt vatandaşları ötekileştirmesinden, silahlı bir terör örgütünün beslenmesi sağlanmıştı.

 

Köyler basıldı, yollar kesildi, toplu sivil katliamları yapıldı.

 

Bunlar daha 25 yıl öncesine kadar Türkiye’de yaşananlardı.

 

Kundaktaki bebekleri bile katletme talimatı veren Kandil’deki katiller sürüsü bir de siyasette yapılandı.

 

Hem de yine CHP (SHP) eliyle…

 

     ​***

 

İçişleri Bakanı Soylu, geçenlerde PKK terörünün ülkemize maliyetini açıkladı; 3 trilyon 722 milyar lira.

 

Bu paraya neler yapılmazdı!

 

Sadece bu mu?

 

Devlette paralel yapılanmalar, şehirde silahlı mezhepçi örgütler, bunların siyasetteki kolları…

 

Birbirine girmiş, çözülmesi imkânsız görülen dertlerdi bunlar.

 

Her on senede bir darbe, her beş senede bir ekonomik kriz…

 

Peş peşe bulunan petrol ve doğalgaz üretim sahaları, yüksek teknoloji ürünleri ihracatı falan hak getire.

 

Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Turgut Özal, Necmettin Erbakan gibi liderler CHP vesayetine rağmen az biraz ne yapabilmişse, o kadar…

 

Gerçek şu ki; bütün zincirleri gerçek manada kıran, son 20 yılda Recep Tayyip Erdoğan oldu.

 

Hele muhalefetin karalamak için demediğini bırakmadığı Başkanlık Sisteminin fiilen uygulandığı şu son beş yılda muazzam bir ivme yakalandı.

 

     ​***

 

Bu dönem nelerin yapıldığını tek tek sayacak değilim, hepsi toplumun gözü önünde.

 

Doğalgaz ise doğalgaz, petrol ise petrol, üretim ise üretim, teknoloji ise teknoloji, sanayi ise sanayi, büyüme ise büyüme…

 

Türkiye’de bir tek il yok ki, organize sanayi bölgesi sıkıntısı yaşamıyor olsun; hepsi tıklım tıklım dolmuş vaziyette.

 

Öyle olmasa her ay ihracat rekoru kırılır, dünyanın buhrana sürüklendiği böyle bir dönemde rekor büyüme sağlanabilir miydi?

 

Bir Erdoğan öncesi yaşanan ekonomik krizleri hatırlayın, bir de bugüne bakın…

 

Eskiden ekonomik kriz demek; çarkların durması, üretimin çökmesi, milyonların işsiz-aç kalması demekti.

 

Şimdi öyle mi?

 

Evet, pahalılık var, bu en çok da bizim gibi sabit gelirlileri zora sokuyor ama hiç değilse çark dönüyor, kimse evine ekmek götüremeyecek kadar çaresizliğe düşmüyor.

 

Sektörler bırakın iş yeri kapatmayı, çalıştıracak adam bulamamaktan, iş yetiştirememekten dert yanıyor.

 

Dahası var…

 

     ​***

 

EYT gibi daha nice meseleler çözüldü, bunları anlatmaya yerimiz yetmez.

 

“Seçim yatırımı yaptı” diyenlere ise son belediye seçimlerinde CHP’li adayların EYT vaatlerini(!) ve kendilerinin bu saçmalığı yiyerek CHP’ye oy verdiklerini hatırlatırım, hiç konuşmasınlar.

 

Ayrıca, Türkiye’yi ayağa kaldıracak büyük hamleler de seçim yatırımı mıydı?

 

Birbiri ardına faaliyete geçen altın gibi değerli maden sahaları, dışa bağımlılığı azaltacak nükleer enerji santralleri, bir daha kimseye muhtaç olmamamızı sağlayacak savunma hamleleri…

 

Asla çözülemez dediğimiz dertleri birer birer geride bırakırken, bunun ötesinde son teknoloji otomobil, insansız jet ve beşinci nesil savaş uçakları yapacak noktaya gelmiş olmak, hatta artık bunları dünyaya satan ülkeler arasına girmek artık hayal değil, fiilen hayata geçirdiğimiz gerçekler.

 

Sıcak para konusuna gelelim…

 

Bakın, İstanbul Finans Merkezi açılışa gün sayıyor…

 

Başta Orta Doğu olmak üzere, para Türkiye’ye akmak için 2023 seçim sonuçlarını bekliyor.

 

Yabancı yatırım derseniz, onun da cevabı belli…

 

Başta Avrupa ve Rusya olmak üzere, dünyanın dört bir yanından yatırımcılar üretimini Türkiye’ye kaydırma planları yapıyor.

 

Yani, Çin’den sonra Asya ve Avrupa arasında alternatif üretim merkezi olarak Türkiye yükseliyor.

 

     ​***

 

“Buradan nereye varacaksın?” derseniz…

 

“Türkiye için en kötü geride kaldı, artık önümüz yükseliş dönemi” derim.

 

Nitekim bunun altyapısı da hazırlandı.

 

Bir ülkenin zenginleşmesi için ne lazımsa hepsini tek tek ‘haydut devletlerin’ baskısına, hatta 15 Temmuz gibi fiilen uygulamaya çalıştıkları ölüm tehditlerine rağmen Erdoğan başardı.

 

Acı olan şu;

 

En başta, ekonomik refah arttıkça toplumun yozlaşması...

 

Erdoğan’ın, tam hayata başlayacakken 18 ay zorunlu askerlik yapmaktan kademe kademe kurtardığı ve en nihayetinde orduyu profesyonelleştirerek hayatlarına en kritik dokunuşu yaptığı gençlerin bugün CHP’ye yakınlaşması, HDP ile ilgili hassasiyetinin olmaması...

 

Kürt kökenli vatandaşların, Erdoğan çözene kadar, kendi aralarında bile Kürtçe konuşmalarını yasaklayan CHP’yi görmezden gelmeleri...

 

Sadece bu kadar da değil…

 

Millî-muhafazakâr çizgide olduğunu söyleyip, şu yukarıda saydığım onca hizmeti dirayetle gerçekleştiren Erdoğan’a muhalif olanların bahaneleri de tam bir ibret vesikası.

 

Kimi PKK’ya silah bıraktırma gayesiyle denenen çözüm sürecini bahane ediyor, ama bugün PKK’nın bitme noktasına getirilmiş olmasını umursamıyor, daha ötesi HDP ile seçim ittifakı yapanları savunuyor…

 

Kimi toplumdaki ahlaki çöküntüyü öne sürüyor, ama arkasından gittiklerinin LGBT savunuculuğu yapmalarına gözünü kapatıyor!

 

     ​***

 

Bir de onlarca yıl baskı altında tutulan dindarların dinî vecibelerini rahatça yerine getirebilmesi için yapılanları hiç umursamayıp, Erdoğan ve AK Parti’yi dinde reformcular üzerinden vurmak isteyenler var.

 

Erdoğan geçmişte bu yönde yanlış anlaşılacak bir cümle kurduysa da hemen düzeltti...

 

Dinde inkâr bile tövbe yerine geçer.

 

Oysa bunu Erdoğan muhalifliğine bahane edenlerin, peşinden gittiklerinin yayın organlarında her gün din bozguncularını öven yazılarına...

 

Anıtkabir’de iman tazelediğini övünerek söyleyenlere sesi çıkmıyor nedense!

 

Ya yıllarca “Ayasofya ibadete açılsın” eylemleri yapanların, Ayasofya’yı yeniden camiye dönüştüren Erdoğan’a düşmanlık etmesine ne demeli?

 

Daha düne kadar Erdoğan’ı yere göğe sığdıramayan yazılar yazıp, o makaleleri ortada dururken bugün bize yandaş, yalaka demeleri neyin alameti?

 

Gizli hesapları yahut menfaatleri için eğilip bükülenlere söylenecek çok söz var da, yazımızın konusu onlar değil.

 

Herkesin ne yaptığı da, ne yapacağı da ortada.

 

2023 önümüzdeki yüzyılın seçimi olacak.

 

Şimdi, Erdoğan’ın yaptıklarını ve yapmayı taahhüt ettiklerini bir tarafa…

 

Ekonominin düzelmesi için Demirtaş ve Kavala’nın serbest bırakılmasını, faizlerin yükseltilmesini, S-400’lerin depoya kilitlenmesini, hatta LGBT’nin desteklenmesini, KHK’lılar kılıfı altında FETÖ’cülerin devlet kadrolarına döndürülmesini, hazırladıkları anayasa taslak metninde HDP’ye özerklik vadedenleri de terazinin öteki kefesine koyun, yaklaşan seçimleri öyle yorumlayın.

 

Karar verirken, elinizi vicdanınıza koymayı da unutmayın.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.