Sözde değil özde millî eğitim

A -
A +
Üzülerek söylemeliyim ki, eğitim sistemimiz hâlen 1930’lu yıllardan kalmadır ve köksüz bir ideolojik eğitimle geldiğimiz nokta, maalesef tam bir çıkmaz sokaktır. Gerçi yeni bir millet oluşturma hedefinin ciddi oranda amacına ulaştığını söylemek yanlış olmasa gerek.
Senenin yüz seksen gününde eğitim yapmak, üç ay eğitim-öğretime ara vermek, olacak şey değildir. Bu 1930’lu yıllardaki tarım toplumu olan Türkiye’nin eğitim-öğretim planlamasıdır. IV. Murat devrinde yaşamış Kemankeş Mustafa Paşa, okçuluğu anlattığı ‘Kavs-name’ adlı eserinde; "Bir okçu, okçuluğu bir gün terk ederse, okçuluk onu yirmi gün terk eder.’ diye yazmaktadır ki, başarı için sürekliliğin olmazsa olmaz kural olduğunu mükemmel bir şekilde anlatmaktadır. Üç ay idman yapmayan bir sporcu düşünebiliyor musunuz? Ne demek altı ay tatil!
Çocukların severek, koşarak gittiği, mutlu oldukları, geleceğe dair ümit ve güven veren tam teşekküllü bir okul hayal ediyorum. Mevlana hazretlerinin buyurduğu gibi, bir ayağı merkezde sabit, diğer ayağıyla evreni dolaşan nesilleri yetiştirecek bir eğitim. Acaba 17 milyon yavrumuz, mevcut müfredatla bütün eğitim aşamalarından yüzde yüz başarıyla mezun olsa dertlerimiz son bulur mu? Acaba 2,5 milyon öğrencimizin tamamı, üniversite sınavındaki bütün soruları doğru olarak cevaplasa, amacımıza ulaşmış olur muyuz?
Eğitimin temeli iman olmalı, aşk olmalı. Yalnızca dolgun bir maaşa endeksli aşksız, dertsiz, idealsiz eğitimle ne başarılı ne de mutlu olunabilir. İyi yetişmiş ve idealist bir eğitim kadrosu olmadıkça fiziki anlamda yapılacak çalışmalar hep eksik ve yetersiz kalmaya mahkûmdur. Öğretmenlik mesleği, milletin geleceği için, tıptan bin kat daha önemlidir. En az bin yıllık bilimsel ve kültürel mirasını okuyup tarihsel birikimimizi değerlendirebilecek, dünyayı iki avucunun içine sığdıracak hocaların görev yaptığı bir eğitim. Her gün yeni fikirler ve buluşlar yapan bir okul…  Tarihin gördüğü en büyük kültürel saldırılara ve tahribatlara karşı çocuklarımızı, ailemizi, bizi biz yapan değerlerimizi ve topyekûn milletimizi koruyup geliştirecek olan yegâne varlığımız okullarımızdır...
Bu duygularla yeni görevine başlayan ve herkesin gönlünde bir anda olumlu kanaat oluşturan herkesi kucaklayacak bir enerji ile görevine başlayan Millî Eğitim Bakanımız Sayın Ziya Selçuk’a görevinde başarılar diliyor, eğitim sistemimizi bu ruh ve kadroya ulaştıracağına yürekten inanıyoruz. Saygılarımızla...
          İdris İspiroğlu
 
 
Pazarcı esnafının çürüğü!..
 
Feridun Ağabey, bir ev hanımıyım. Sebze meyve ihtiyacımızı gidermek için pazara alışverişe çıkmıştım. Bir domates tezgâhında bir plastik kap alarak kendimce iki kilo domates seçtim. Seçmece satılıyordu çünkü. Pazarcıya “şuradan iki kilo domates tart” dedim. Plastik kabı aldı tezgâhın gerisindeki terazide tarttı poşete koydu. Parasını ödeyip poşeti aldım. Birkaç sebze meyve daha aldım eve geldim. Mutfakta domates poşetini açınca şaşırdım. Dondum kaldım. Hepsi çürük çarık ezik domatesti. Benim seçtiğim domateslerden eser yoktu. Vicdansız adam sırtı dönerek tarttığı için benim seçtiğim domatesler yerine kaşla göz arasında çürük çarık domatesleri teraziye oyup tartıp poşete doldurup vermiş. Ben de hiç açıp bakma gereği duymadığım için o çürük çarık domatesleri alıp gelmişim. Bir insanı bir ev hanımını zor şartlarda kıt kanaat mutfağını döndürmeye çalışan bir anneyi böylesine kandırmak çok ama çok gücüme gitti. İçim yandı inanın. Ve bu üzüntüyle o pazarcıyı Allaha havale ettim. Siz siz olun seçtim diyerek aldığınız ürünü bir daha bakmadan tezgâhtan uzaklaşmayın. Onca iyi esnaf arasında böyle çiğ süt emmiş vicdansızlar olduğunu da unutmayın. Onlar da pazarcı esnafının çürük çarığı işte...
          Rumuz: “Üzgün anne”-İstanbul
 
 
Vatandaşı korkutarak ne yapmak istiyorlar?
 
Feridun Ağabey, geçen hafta cep telefonuma birer gün arayla aynı telefon numarasından iki mesaj geldi. Gelen mesajın birinde “Sayın müşterimiz, başvurunuz sonucunda adınıza açılmış 30.000 TL kredi için ön onay alınmıştır. Taksitlendirme ya da iptal için hemen arayın” yazıyordu. Bir sonraki gün de aynı telefon numarasından “Sayın Müşterimiz dosyanız icraya verilecektir. İcra işlemi başlatılmaması ve detaylı bilgi için hemen arayın" diyor ve aynı numarayı veriyordu. Oysa ben ne kredi başvurusunda bulunmuştum ne de bir şey. Bu tür sahte mesajları insanların telefonlarına nasıl rahatlıkla gönderilebiliyorlar? Burada amaç nedir? İçişleri Bakanlığımızın bu tür korsan aramalara karşı bir yaptırımı olsun istiyorum. Saygılarımla...

           "Vatandaş"-İstanbul

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.