Deprem notları - Bundan sonraki deprem Kuşadası-Midilli hattında mı olacak?

Artık şunu anlamalıyız ki, depremin şakası yok. “Yeni mi anladınız?” diyeceksiniz. Yeni anlamadık ama son zamanlarda meydana gelen depremler bazı şeylerin çok ciddiye alınması gerektiğini gösteriyor. 

İstanbul’daki 5,8’lik deprem, Manisa, Ankara ve Elâzığ’daki depremler fayların kırıldığını ortaya çıkardı. Uzmanlar başta Naci Görür ve Şener Üşümezsoy Elâzığ-Malatya hattının kırılacağını ve deprem olacağını söylediler. Tahmin ettiler.

Deprem uzmanlarının söylediklerine kulak kabartmak lazım. Son iki gündür hepsini dinliyorum. Dedikleri basit. Nerede kırılma yoksa orası tehlikeli demektir! Yani oralarda bundan sonra deprem olabilir. Peki nerelerde kırılma olmadı? Ege’de Kuşadası ve Midilli hattında uzun zamandır kırılma olmamış. O zaman buralarda deprem olma ihtimali yüksek. 

Bunu ben demiyorum, uzmanlar diyor. Deprem marjinal ifadelerle, komplo teorileriyle ya da hurafelerle izah edilecek bir durum değil. Bilimsel verilerle, gerçeklerle anlaşılır bir olaydır. Nerede sıkıntı varsa oralarda hemen tedbir alınmalı. Ege’de uzun zamandır kırılma olmamışsa orada deprem riski var demektir. “Böyle yazarak insanları korkutmayın” diyenler olacaktır. Valla korkalım, ödümüz kopsun. Tedbiri ancak öyle alırız... 

 

 

Yukarıda yazdım, deprem bilimsel bir sahadır. Türkiye bir deprem ülkesi. Kırılmamış faylar var. Nerelerde deprem olacağı biliniyor ama zamanı ve şiddeti kestirilemiyor. 

Ben Başkan Erdoğan’ın danışmanlarının yerinde olsam şöyle yaparım: Deprem uzmanlarından oluşan bir heyeti çağırırım. Onları dinlerim. Nereler risk altında ise hemen tedbir alırım. Bu mutlaka yapılmalı. 

Deprem olabilecek yerlerdeki binalar hemen güçlendirilir. Çürük yapılar ayıklanır, kentsel dönüşüm daha çabuk sağlanır. Klişe bir laf; deprem değil bina öldürür. Yüzde yüz doğru söz. Ve tabii panik. Nitekim son depremde iki vatandaşımız kalp krizinden öldü... 

 

 

Kaliforniya’daki San Andreas fayı ile Kuzey Anadolu fay hattının çok benzer olduğu söylenir. Nitekim o bölgede sürekli deprem oluyor. 

Kaliforniya’nın Barstow kasabasında iki gün önce 4,6 büyüklüğünde deprem oldu. 6 Temmuz 2019’da gene Kaliforniya’da 7,1 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Merkez üssü eyaletin güneyinde yer alan Ridgecrest kenti yakınlarında olan deprem, kuzeyde Sacramento, doğuda Las Vegas, güneyde ise Meksika'ya kadar olan geniş bir bölgede hissedildi. (DW Türkçe) 

Aynı şekilde Japonya’da depremin en yoğun olduğu ülkelerden biri. 24 Ocak’ta Tokyo’nun Ogasawara kasabasında 4,8 büyüklüğünde bir deprem oldu. Sürekli artçılar da cabası. 

Bu iki ülkede de depremden ölen olmuyor değil. 2011’de Japonya’daki büyük depremde 1353 kişi ölmüştü. O depremin şiddeti 9’du. Ama 8 ve altı depremlerde genelde ölen pek olmuyor. Binaların sağlamlığı ve insanların depremle yaşamayı içselleştirmesi bunda büyük etkin. Allah göstermesin burada 9 ölçeğinde bir deprem büyük felakete yol açar. 

Kaliforniya’nın özellikle Palo Alto bölgesinde bazı evler kalın suntadan yapılmış. Depreme karşı tedbir için beton kullanılmamış. Japonya’da çelik konstrüksiyon sık kullanılıyor. 

Türkiye’de Adapazarı ve Erzincan yaşadıkları depremden sonra aynı tedbirleri aldı. Deprem riski olan her yerde yapılaşma buna göre olmalı... 

 

 

Her felakette devleti ve milleti suçlayan tipler var. Bunlar aynı zamanda felaket tellalı. Devletimiz ve hükûmetimiz Elazığ ve Malatya depremi olur olmaz gereken tedbirleri aldı. Bakanlar olay yerine gitti. 

AFAD ve Kızılay gereken yardımları hemen ulaştırdı. Tarım Bakanlığı tesislerini vatandaşlara açtı. Soğukta, aç açıkta kimse kalmadı. Herkese ulaşıldı ve gereken yardımlar koordinasyon içinde yapılıyor. 

Ama provokatörler rahat durmuyor. İçlerindeki kini kusuyorlar. Savcılarımız gereken incelemeyi yapıyor. Özellikle Berna Laçin başprovokatör olarak insanları galeyana getiriyor. Adaletin bu konuda mutlaka sağlanması gerekir. Kimsenin bu tür durumlarda halkı galeyana getirmesi ve yalan bilgi vermesi kabul edilemez.