Hazıra dağ dayanmadı sonunda battı

A -
A +

Pul, piyango, kurban derileri, zekât, fitre, mekteplere dağıtılan zarflar. Hesapsız para akınca kurumun imalat gibi bir çabası olmaz... THK Kayseri Tomtaş’ı batırır, Nuri Demirağ’ı batırır, Vecihi Hürkuş’u batırır, alışkanlık mı yapar ne, sonunda kendini batırır...

Bugünlerde THK hakkında yazan çizen çok, malum biz günlük münakaşalara girmiyoruz, sadece kurumun cemaziyelevvelini hatırlatalım dedik, bazı şeyler çabuk unutuluyor da... Efendim Tayyare Cemiyeti 1925’de ortaya çıkar ve maksadını “havacılık sanayii kurmak” diye anlatır halka. Piyangolar balolar tertipler, paradan yana derdi olmaz.  
Tek Parti devrinde politikaya soyunanlar THK'ya yakın dururlar, çünkü ikbal yolları danslı valslı Ankara gecelerinde açılır uyanıklara.
TOMTAŞ (Kayseri), Alman Junkers ile yolları ayırıca tesis Tayyare Cemiyetine geçer. Ödedikleri 520 bin lira arsa bedeli bile değildir aslında. Teknolojiyi takip etmez, üretime hız katmazlar. Hava Kuvvetleri Ju A19 gibi demode uçakları görmek istemez hangarında.
İş adamı Nuri Demirağ’ın tayyare imali, gök okulu gibi hayalleri vardır ve bütün servetini bu uğurda harcar. Beşiktaş’ta bir AR-GE merkezi kurar (Deniz Müzesi). Çekoslovak teknolojisi ile yaptığı  Nu.D. 38 hatasız bir uçaktır, testleri başarıyla tamamlar. THK’dan yüklü bir sipariş alır ve imalata başlar. Ancak THK nedense tek taraflı olarak sözleşmeyi bozar. Yaptığı masraflar Nuri Bey’i zora sokar. İş, adliyeye intikal eder. Adamcağız CHP’li olmadığı için bitirilir. Yeşilköy’deki arazisine de (evet havaalanı) el koyarlar.

Hazıra dağ dayanmadı sonunda battı

YAPARIZ EVELALLAH
Vecihi Hürkuş ise bir İstiklal Savaşı gazisidir. Yeşilköy’deki Tayyare Mektebinde yetişir Osmanlı zamanında. Kafkas cephesinde bir Rus uçağını vurup düşürür, ki bu bir “ilktir” Türk havacılığında. Ancak bir başka hava muharebesinde isabet alır, sağ salim yere inmeyi başarır, düşman eline geçmesin diye tayyareyi  yakar. Ruslar onu esir alır Hazar Denizi’ndeki Nargin’e (Yılanlı Ada) kapatırlar. Arnavutköy çocuğu ya buradan yüzerek kaçar. Azerbaycanlıların yardımıyla Erzurum’a kadar yürür, anlatsak sayfayı doldurur nice badirelerden sonra katılır ordumuza. Mudanya’da Yunan hava sahasını deler, ta beline kadar sarkıp tepelerine bomba atar.
Vecihi Hürkuş, tayyare yapabileceğimize adı gibi inanır, geceli gündüzlü proje karalar. Nitekim Yunanlıların kaçarken bıraktıkları motorları kullanarak Vecihi K VI’yı çıkarır ortaya. İyi de havalanmasına müsaade edilmez. Sadece marşa bastığı için ceza alınca istifasını sunar. Hava Kuvvetlerinden ayrılıp Türk Tayyare Cemiyetinde çalışmaya başlar. Kurum onu Almanya’da Junkers ve Rohrbach, Fransa’da Bregue, Potez ve Henriot tesislerine yollar, bilgisi görgüsü artar. Almanlar, tayyarelerindeki eksiklerini noksanlarını gösterince hayran olurlar.
Millî Müdafaa Nezareti Vecihi Bey’e, alınması düşünülen iki tayyare (Alman Ju A-35 ve Fransız Newport De Large) arasında tercihini sorar. Ju A-35’in gücünü bilmektedir, nitekim Fransız pilotla havada temsilî bir savaş yapar, adamı madara edip tezini ispatlar.
Vecihi Bey Tomtaş’ta imal edilen Ju A-35’leri geliştirir, kanat içlerini benzin deposuna çevirerek menzili uzatır. Düşünün Ankara’dan Tahran’a direkt uçar. Acemler büyülenir, fır dönerler etrafında. Yüklü bir satış kapıdadır, gelgelelim THK idarecileri o vasıfta değildir, akılları ilke ve inkilap pazarlamakta.

Hazıra dağ dayanmadı sonunda battı

FİKİRTEPE ANKARA
Vecihi Bey bakar bunlarla olacak değil, Müteahhit Nuri Demirağ’ın desteği ile Kadıköy’de bir keresteci kiralar. Marangoz Şaban Efendi ile üç ay içinde Vecihi K-XIV’ü ve uçak motorlu sürat teknesi Vecihi SK’yı yapar (1930).
İlk uçuşunu Kadıköy Fikirtepe’de büyük bir kalabalık önünde gerçekleştirir, sonra Ankara semalarında yürek hoplatmaya başlar. Başvekil İsmet İnönü tebriklerini sunsa da İktisat Vekâleti bir türlü uçuş izni vermez, sertifika için ipe un serer âdeta.
Peki o n’apar? Uçağı söker, götürüp Çekoslavakya’da bir daha toplar. Evrakları Çek diline çevirtir ve ilgili makama sunar. Adamlar bu mekanik kuşa bayılır, hatta onu “Yaşasın Türk Tayyareciliği” yazan pankart altında ziyafete oturturlar.
Evet artık uçuş belgesi vardır, Vecihi Bey alet atıl kalmasın diye PTT ile çalışmayı arzulasa da THK uçağı halka gösterip teberru toplamayı planlar. Nitekim heyecana kapılan insanlardan çuvalla para kaldırırlar. Kurum buna rağmen ekibi bunaltır, yardımcısını telgraf emriyle (3 Kasım 1931) kovar, tazminatına da el koyar.
O da gider kendi başına (21 Nisan 1932) bir Tayyare Mektebi kurar, ikisi kız, 12 pilot mezun eder. Ancak diplomalarına denklik verilmez ortada kalırlar. Tekere çomak sırası Maarif’tedir bu defa.   
Kalamış’ta bir hangarları ve toprak pist olarak kullandıkları sahaları vardır. Tekel İdaresinin ve İş Bankasının reklamlarını yapar, çorbayı kaynatırlar. Bu arada THK’da yönetim değişir, Ankara’ya çağrılır, hem de “başöğretmen” sıfatıyla.

Hazıra dağ dayanmadı sonunda battı

ELLER AY’A, BİZ YAYA
1937 Almanya’ya gider Weimar Mühendislik Mektebinde ihtisas yapar. Bilgi ve birikimiyle dört yıllık tedrisatı iki yılda tamamlar. Gelgelelim Bayındırlık Bakanlığı ona mühendislik ruhsatı vermekten imtina eder, artık ne zoru varsa?
Vecihi Bey yokuşlara alışmıştır. Gider Danıştay’a dava açar, bir sürü masraf, hakkını söke söke alır ama bir bakar THK tayinini çıkarmış Van’a.
O da ayrılır, Kanatlılar Birliği adlı bir cemiyet kurar (1947). Tayyare edinir, dergi çıkarır. Zirai ilaçlama işine girmek için firma kurar. Çelik kuşu reklam panosu gibi kullanır, Paro Mama ve Puro Sabun pankartı dolandırarak ayakta kalmaya bakar.
Hedefi büyüktür, gider mütevazı sermayesi ile “Hürkuş Hava Yollarını” kurar. THY’nın seferden kaldırdığı tayyareleri elden geçirip filosuna katar. Gelgelelim gazete taşımasına bile müsaade edilmez, genç firmayı pist başı yapamadan boğarlar.
Bankalar acımasızdır, gazi maaşına bile haciz koyarlar.
Elli iki yıl süren havacılık macerasında 102 farklı tayyare ile 30 bin saat uçan Vecihi Bey, hatıralarını yazarken beyin kanaması geçirir ve el oğlunun Ay’a gittiği günlerde gözlerini hayata yumar.

BAĞIŞ YAĞIYOR NASIL OLSA...
THK, zamanla  izci kulübüne döner, hâkim sınıfın çocuklarına planör, paraşüt keyfi sunar. Pilot yetiştirme işine gelince evet öyle bir hizmetleri var. Ancak meccani (bedava) değil, parasıyla. Hava Ulaştırma Fakültesi, Pilotaj Bölümü 2021-2022 için belirlenen ücret 70 bin dolar. KDV de vereceksiniz ayrıca.
Eskiden kurumun başında tekaüt (emekli) bir paşa olurdu. Tarım ve Orman Bakanı’na görünür, işi alırdı kolayca.
Derken ihaleler şeffaflaştı, şimdi açıkça soruluyor, ne kadar uçağın var? Ne malı? Ne marka? Gücü ne? Kaç yaşında?
Motoruna kuşların yuva yaptığı hurdalar pazarlanamıyor kolayca.
THK 2015’ten sonra varlık sebebinden uzaklaşır. Halkla teması sağlayan şubeleri kapatır, kalifiye personel ayrılır, faiz batağına saplanır. Şu an değerli gayrimenkulleri ipotek ve haciz kıskacında...
Sayın Kılıçdaroğlu da gördü ki; şu an, uçabilecek tek tayyare yok hangarlarında. Bazıları kapatın gitsin diyor, heyecanı alevli havacılarla çalışalım bundan sonra.... Yaşatmalıyız diyenlere de mâni yok, gidip teberruda bulunabilirler arzuluyorlarsa. 

DERİLER ÇÜRÜRDÜ SAĞDA SOLDA
Eskiden mahalleli Kurban Bayramı’nı hasretle beklerdi, toplanan derilerin geliri ile kabristan duvarı, şadırvan, taziyeevi, gasilhane yapılacaktır zira. Garipler evlendirilecek, yetimler gözetilecektir ne kadar olursa. Postu getiren ortaya atar, ikindiye doğru bir tepecik yükselir cami avlusunda.

Hazıra dağ dayanmadı sonunda battı
Tam zamanıdır, THK pazubentli taşeronlar (yüzdeciler) jandarma ile gelip derilere el koyar.  
“Mal benim değil mi? İstediğime veririm” diyemezsin, karakolda sabahlarsın yoksa. Hele Örfi İdare komutanları, göz açtırmaz, fena hırpalarlar. İfade alır, zabıt tutarlar.  
Dil Kurumuna göre “bir malı sahibinin izni olmadan zorla almaya”  gasp  deniyor. TDK da, THK kadar ayrıcalıklı bir kurum sonunda.
THK, halkın CHP korkusunu kullanır. Sayın Vali (Parti ve belediye başkanıdır aynı zamanda) Maarif Müdürü’nü sıkıştırır, sarı zarfları tutuşturur buyurgan bir edayla. O da başöğretmenlere görünür, muavvinler, muallimleri çeker hizaya, neticede gelir patlar sınıfın havacılık kolu başkanına.
Evet zahirde zarfı boş iade etme gibi bir hakkınız vardır ama sıkar. Memur, babanızın siciline işlenir yoksa.
Kurum gayrimüslimlerden bile fitre zekât toplar. Malum sarı zarfa metal mangır yakışmaz, mecburen kâğıt banknot koyacaksın, en azı beş lira. Ne demişler, damlaya damlaya...
Peki halkımız bunu zekât ve fitreden sayar mı? Asla! Varidatını kâğıda dökecek, zekâtını hesaplayacak, altın gümüş yaptırıp sıkışıracaktır bir fukaranın avucuna.
Peki diğeri? Defibela!
THK reklamı iyi bilir ve “Yurt savunmasında” sloganının arkasına sığınır ustalıkla. Göz göre göre Hava Kuvvetlerinden rol kapar. Broşürlere bakarsanız her yere koşmaktadır, zirai ilaçlamalar, hava ambulansları, yangınlar...
Meğer hayrına, çalışmıyor, ihaleye çıkıyormuş, ne kaa sorti, o kaaa para. Kiralıyor da kime? Benim uçağımı bana!
Sahi bir tuhaflık yok mu burada?

Hazıra dağ dayanmadı sonunda battı

Hazıra dağ dayanmadı sonunda battı

BATIDA OLSA ÇOK BAŞKA
Cihan Harbi’nden sonra Almanlara tayyare yapma yasağı gelir, onlar da sektörden kopmak istemez Türkiye’de üretime razı olurlar. Ancak Kayseri’de elektrik bile yoktur, halk alışkın değildir imalata. Bursa’da İzmit’te olsa onlar da kaçmazdı marka olurduk dünyada. 

Hazıra dağ dayanmadı sonunda battı

CIMBIZ
Dün Profesörün oyu ile dağdaki çobanın oyu bir mi?
Bugün Gezinin ağaçları ile Torosların çamı bir mi?

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.