Savulun Battal Gazi geliyor!

A -
A +

Her ne kadar hakiki hüviyetiyle efsa-nevî şahsiyeti birbirine karışsa da Battal Gazi diye biri var. Çünkü Ya‘kūbî, Taberî, Mes‘ûdî, İbn Asâkir, İbnü’l-Esîr, Sıbt İbnü’l-Cevzî, İbn Şâkir el-Kütübî, İbn Fazlullah el-Ömerî, Zehebî, İbn Kesîr, Evliya Çelebi, Gelibolulu Mustafa Âlî ve Müneccimbaşı gibi tarihçiler kendisinden bahsediyorlar. Malatyalı olduğunda müttefikler ayrıca.
Bizanslı Theophanes ve Süryânî müellif Tell Mahreli Denys de teyit ediyor.
Adı değişik kaynaklarda Abdullah, Abdullah Cafer ve Ebû Yahyâ olarak geçse de lakabı her yerde Battal Gazidir. 717-740 yılları arasında Bizans’a karşı savaşan zorlu bir Emevî cengâveridir.
Târîhu’t-Taberî’ye göre Mesleme bin Abdülmelik komutasındaki ordu ile İstanbul kuşatmasına gelir. Hatta kız kuleli rivayetleri dillendirilir.
Battalnamelere bakarsanız yanında Abdülvehhâb Gazi adlı bir arkadaşı vardır, ilim ve gönül ehlidir.
Devrin Hristiyanları Battal Gazi’den hem çekinir hem de beğenir. Çünkü adildir, cömerttir, haksızlığa direnir, sözünün eridir. Nitekim bazı rahiplerin ona yardım ettiği, istihbarat sağladığı bilinir. 

Savulun Battal Gazi geliyor!

RÜYADA GÖSTERİLİR
Battal Gazi’nin mücadelesi Kayseri, Afyon, el-Cezîre (Güneydoğu Anadolu), Suriye ve tabii ki Malatya’da sürüp gidecektir.
Eskişehir’in güneybatısında yer alan Seyitgazi kasabasında (antik Akroinon mevkii) şehit olur ve oraya defnedilir (740).
Alâeddin Keykubat’ın annesi, Ümmühan Hatun’a rüyasında Battal Gazi’nin yattığı yer gösterilir.  
Sultan Gıyâseddin, hanımının arzusu üzerine türbe ve cami yaptırır. Sonra gelen Osmanlı sultanları medrese, imaret, tekke ve dergâh ilave ettirir.  Fatih, II. Beyazıt ve Yavuz Selim devrinde tamir ve tezyini ile ilgilenilir.
Kanuni, İran seferine çıkarken Seyitgazi’yi ziyaret eder, külliyenin eksiklerini noksanlarını giderir. Irak Seferi’nde yine uğrar, hatta ordu Seyitgazi’de konaklarken Matrakçı Nasuh’a minyatürlerini çizdirtir.
IV. Murat ise Revan Seferi dönüşü bir kervansaray ekletir.
Malatya’da Aspuzu Bağlarında da bir türbesi vardır. Artık hangisi hakiki, Allahü teala bilir.  
Belki de Seyitgazi, Hicaz yolu üzerinde olduğu için ünlenir.

Savulun Battal Gazi geliyor!

BULUNMAZ EŞİ
Malatya’nın ilk yerleşim yeri Aslantepe Höyüğü ve çevresidir. MÖ 2000 yıllarında işlek bir kavşaktır, kervan yolları burada kesişir.
Asur ve Urartu kaynaklarında Maldia, Melide, Melitea şeklinde geçen şehir nedense terk edilir.
MS 1 YY’da halk Eskimalatya’ya (Battalgazi ilçesine) yerleşir. Roma ve Bizans’ta önemli bir şehirdir, etrafı surlarla çevrilidir. (Evliya Çelebi’nin ifadesiyle Rakabe Kalesi)
7. yy.dan itibaren Araplarla Bizans arasında el değiştirir. 1101 yılında Danişmentlilerin, 1105 yılında Anadolu Selçukluların, 1399’da ise Osmanlıların eline geçer.
Osmanlı serdarı Hafız Mehmet Paşa karargâhını Harput’tan Malatya’ya taşıyınca halk, evlerini askerlere verir. Malatyalılar için mesele değildir, çünkü herkesin bir bağ evi vardır, bir süre Aspusu mevkiinde kalınabilir.

Savulun Battal Gazi geliyor!

GİTMEK Mİ DÖNMEK Mİ?
Ordu iki yıl içinde vazifesini bitirip de şehri terk ettiğinde içlerinden dönmek gelmez, çünkü yeni Malatya’ya alışmışlardır, burası daha sulaktır, serindir, meyveliktir.
Hâl böyle olunca Eski Malatya metruk kalır, virane olur. Hâlbuki Ulucami, Kanlı Kümbet, Şahabiye-i Kübra Medresesi ve Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı gibi  emsalsiz eserlere sahiptir.
Cumhuriyetle birlikte Yeni Malatya’nın önü açılır, il yapılır (1928). Eski Malatya unutulur, nahiye olur.
1987 yılında Belediye Encümeni’nin kararıyla Battalgazi adını alır (1987) ilçe yapılır.
Parlak mazisine dönmesi kolay değildir ama çaba sarf edilir.

Savulun Battal Gazi geliyor!

CÜNEYYY TARKIN!
Bir dönem ozanlar avul avul dolanır, Battal Gazi menkıbeleri anlatırlar, bazıları kâğıda geçirilir, Battalnâme olarak kalır sonraki yıllara.
Kimi manzum kimi nesirdir, eline kalem alan hangisinde ustaysa.
Bu malzeme senaristlerin de gözünden kaçmaz, Karaoğlan ve Malkoçoğlu ile birlikte Battal Gazi filmleri yapar, iyi de kazanırlar.
Bir bakıma iyi olur, önemli bir ismi gençlere duyururlar. Ancak sinemacılar gişe peşindedir, Ehl-i Beyt’ten olduğu rivayet edilen bir İslam büyüğünün karşısına ha bire prenses (İren, Elenora, Anjela) çıkarır, yarı çıplak vamp kadınlar ile oynatırlar.
Kral Antuan’ın büyücüleri, küflü zindanlar, çivili fıçılar, yılanlı kuyular… Söylemediklerini söyletir, yapmadıklarını yaptırır, kılıktan kılığa sokarlar.
Hayalî bir kahraman olsa mesele yok ama Battal Gazi’nin ismi cismi belli, bilmem hakkımız var mı buna?

Savulun Battal Gazi geliyor!

DESTAN KAHRAMANI
Bilirsiniz destanlar halkın muhayyilesinde yoğrula yoğrula şekillenir. Bu yüzden zaman, zemin kaymaları yaşanabilir.
Önemli olan doğruluktan dürüstlükten yiğitlikten yana olması; din, devlet, millet, bayrak sevgisi vermesidir.
Hüseyin Gazi, evladı resulden bir gönül ehli olup Malatya’ya yerleşen bir Emevi lideridir.
Rum Mihriyayil tarafından hile ile tuzağa düşürülüp şehit edilir.
Oğlu Abdullah Cafer 14 yaşında olmasına rağmen atı Aşkar’a atlar, babasının katillerini tek tek bulur ve hesabını sorar.
Gün gelir seraskerliğe (başasker) getirilir. Kayser ordularıyla yapılan iki savaşta da yararlık gösterir, Malatya Beyi ona çok güvenir.
Kayser, yenilginin intikamını almak için Ahmer (kızıl) komutasındaki bir orduyu Malatya üzerine gönderir. O devirde savaş öncesi müsabakalar olur, Cafer’le, dev cüsseli Ahmer meydana çıkar, vuruşurlar. Abdullah rakibinin kılıcını uçurur. Ahmer, vursun diye boynunu uzatır. Abdullah canını bağışlar.  
Ve aralarında sıkı bir dostluk başlar. Cafer ona “Ahmet” adını takar, o ise Cafer’ e “Battal!”

Savulun Battal Gazi geliyor!

UMMADIK TAŞ...
İki arkadaş, bir ömür Bizanslılarla çatışır, sayısız cenge girer çıkarlar, ne maceralar ne maceralar...
Battal Gazi’nin tevekkülü tamdır, ölümden korkmaz, Ahmed ile omuz omuza verdiler mi ordulara kafa tutarlar. Zor anlarda zekâlarını kullanır ve biiznillah kurtulurlar.
Battal Gazi ganimetten kendisine ayrılan payı dullara, yetimlere yollar. Atları silahları koşum takımlarını ise  dağıtır yoldaşlarına.
Kayser Kanatur’la barış imzalanıp sükûnet sağlanınca Battal Gazi Medine-i Münevvere’ye yerleşir. Server-i âleme âşıktır zira.
Ancak Kanatur sözünde durmaz. Malatya üzerine yürür, yakar yıkar, yağmalar. Battal Gazi derhâl yola çıkar Suriye’den topladığı askerlerle Kanatur’u yener. Kayser canını zor kurtarır Nesih Kalesi’ne kaçar.
Burası zor bir hisardır, kuleleri yüksek, surları kalınca.
Kayser’in kızı odasının camından izlediği Battal Gazi’ye hayran kalmıştır. Kaleye takviye geleceğini öğrenince haberdar etmek ister. Bir kâğıda not yazar, iri bir taşa sarıp atar. Gelin görün ki; o taş, Battal Gazi’nin başına çarpar ve son nefesini verir oracıkta.

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.