Bu işin şakası yok! Olmaz da…

A -
A +

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yunanistan’a en üst perdeden yaptığı ikazı, karşı taraf zamanında ve gerektiği gibi anlayacak mı? Kısacası iş işten geçmeden, bugünkü yanlışları bırakıp, doğru tavrı sergileyecek mi?

 

Askerî tatbikatlar, en basit tarifiyle devletlerin güç gösterisidir…

Bu bakımdan planlanıp uygulandıkları zaman; zemin ve en önemlisi de işlenen temalar bakımından, dost ve düşman unsurlara en yalın mesajı doğrudan ve çarpıcı biçimde verirler. Bu çerçevede, Efes 2022 Tatbikatı da hiç şüphesiz beklenen o net sonucu hasıl etmiştir. Tatbikatın askerî veçhesinin ötesinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sahada, 37 ülkeden temsilci ve gözlemcinin bulunduğu ortamda, yaptığı konuşmanın politik yansımaları daha fazla öne çıktı. Zira Yunanistan’ın, öteden beri iyi komşuluk ilişkileriyle bağdaşmayan birtakım atraksiyonlarına karşı en üst perdeden keskin bir uyarıda bulundu.

Bu noktaya gelinceye kadar, Yunanistan’ın; devletlerarası hukuka taban tabana zıt politikalar uygulamaya yeltenmesinin sebep olduğu birikimler, Türkiye tarafından hep soğukkanlılıkla ve sabırla karşılandı.

Ama neticede sabrın da bir sınırı var değil mi?

Nitekim Sayın Erdoğan’ın şu sözleri sabrın artık zorlandığını net biçimde ifade ediyor: “Yunanistan’ın kışkırtmalarını soğukkanlılıkla karşıladık. Ancak bu sabrımız muhatabımız tarafından yanlış anlaşılıyor. Yunanistan aklını başına alsın. Türkiye kendi hakkını ve hukukunu kimseye çiğnetmez…” Tam burada şu soruyu sorma ihtiyacı doğuyor: Yunanistan daha fazla gecikmeden yani iş işten geçmeden, yapılan ikazı gerektiği gibi doğru anlayıp buna göre de isabetli tavrı ortaya koyabilir mi? Çok zor görünüyor!..

Zira Yunanistan maalesef dış politikasında kendi başına hareket etmiyor. Sürekli olarak birilerinin telkin ve teşvikleriyle yanlışlara alet oluyor. Daha da kötüsü bu şekilde kullanıldığının farkında değil. Ama neticede bunun maliyeti yine kendi sırtına binecek. Bunun idrakinde değil.

Yunanistan’ı ABD kullanıyor…

1947 yılından beri yani Truman Doktrini ile başlayan süreç içerisinde, bu ülke genellikle bize karşı çok şeylere alet edildi. Bu yüzden de, başta Kıbrıs Meselesi olmak üzere, aramızdaki problemler bir türlü çözüm yoluna giremedi. Hâlbuki, komşumuz yanlış telkinlere kanıp Türkiye’ye karşı düşmanca tavırlara tevessül etmemiş olsaydı, bugün iki ülke arasında daha olumlu ve dostane bir atmosfer hâkim olabilirdi. Aynı yanlış telkin ve teşvikler, AB cenahından da geldi. Ve Yunanistan bunlara da fazlasıyla tav oldu amiyane tabiriyle! Eh bu kadar şımartma olunca da, Yunanistan boyunu çok ama çok aşan davranışlarda bulunmaya yeltendi. Dünyada kara suları ile hava sahasını birbirinden farklı ölçeklerde belirlemeye çalışan tek ülke Yunanistan. Bu saçma sapan durumu on yıllardır sürdürmeye çalışıyor. Bu sebeple hemen her gün Ege Denizi’nde it dalaşı denilen olaylar yaşanıyor…

Yunanistan her zamanki mızmız, ikiyüzlü ve gayrı samimi politikasının sonucu olarak, bu haksız ve hukuksuz iddialarını uluslararası mekanizmalara taşıyıp bir sonuç almaya çalışıyor. Buradan bir sonuç alamayacağını Türk makamları her vesileyle kendisine hatırlatıyor. Son zamanlarda hem Dışişleri Bakanı’mız hem Millî Savunma Bakanı’mız defaatle bu meseleyi dünya kamuoyuna açıkladı.

Son olarak da Cumhurbaşkanlığı seviyesinde en keskin biçimde konu tekrar teyit edildi ve Yunanistan’a çok sert bir ikazda bulunuldu: Daha nasıl söylenebilirdi? Erdoğan’ın Efes’te söylediği şu sözler durumun ciddiyetinin resmidir. “Yunanistan’ı pişmanlıklarla sonuçlanacak hayallerden uzak durması konusunda tekrar ikaz ediyoruz. Kendine gel. Türkiye adaların silahlandırılması konusunda uluslararası hakların kendine tanıdığı yetkileri gerektiğinde kullanmaktan geri durmayacaktır. Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetlerimizi, BM uygulamalarına göre uygun şekilde sürdüreceğiz.” Sayın Cumhurbaşkanı olabilecek en keskin ifadelerle Yunan idarecilerini uyarmaya çalışıyor: “Şaka yapmıyorum. Ciddi konuşuyorum…” diyor. “ Sonu felaket olur” diyor. Bütün bu uyarılara karşı Yunan tarafı her zamanki gibi, ağababaları nezdinde şikâyet ve yakınmalarda bulunacak. Türkiye’nin kendisini tehdit ettiğini ileri sürecek. Bu beklenen bir şey.

Bir de başka bir durum söz konusu… Amerika, Türkiye’nin Suriye’de yapmaya hazırlandığı askerî harekâttan fazlasıyla rahatsız. Bunu açıkça dillendiriyor! Bu sebeple Ukrayna’da yaptığı gibi, Yunanistan’ı bize karşı daha fazla kışkırtıp yeni bir kriz çıkarmaya girişebilir. İkili anlaşmalarla, Yunan topraklarında yeni üsler kurarak, bu ülkeyi kendi garnizonuna dönüştürdü âdeta. Bu hazırlıkların Türkiye’ye dönük olduğunu bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan dile getirdi. Niyetler apaçık ortada. Elbette Türkiye bu türden provokasyonlara karşı yeterince dikkatlidir. Bu ikazlar da zaten o sebeple yapılıyor…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.