Fikstür arızalı mı?

A -
A +

TFF 2020-21 sezonu fikstürlerini belirledi. Kimi kulüp beğenmedi, kimi ise sesini çıkarmadı. Peki, bence ne? Siz ligi 11 Eylül'de başlatıyorsunuz. Tamam. Ama diyorsunuz ki ekim ayının başına kadar seyircisiz oynanacak. Sonra mı? Yüzde 30 kapasiteli seyircili maçlar. Tamam da, ilk üç-dört hafta seyircisiz oynanacak maçlar, sonra, yani ikinci yarı oyunlarında seyircili olacak. Adalet bunun neresinde? İlk isyan eden de Galatasaray oldu. Trabzonspor da patlasa hakkıdır. Çünkü bu kâğıt üzerinde önemli oyunlar ikinci yarıda seyircili oynanacak. Bence TFF, bu defaki yanlışı da hiç olmazsa düzeltsin... Zaten hep yapıyor ya... Hani adalet adına...

Galatasaray'ın derdi büyük!
Fatih Terim Hoca yeni bir sınava çıkacak. Yönetim de tabii ki arkasında... Ancak ne var ki, günümüz futbolunda da orta alan sağlıklı kurulamaz ise olmadık dertler açılır başınıza... Hele hele ön tarafta bel bağladığınız isimler de seyirci olurlar ki, sormayın gitsin... Savunma mı? Köprü olmadan karşıdan karşıya geçmeye kalkışırsanız, boğulursunuz bunu biliniz.  

Hatayspor'la buluşma...
Siz bu satırları okuduğunuzda, Allah bir mani vermezse, bendeniz Hatayspor Başkanı Nihat Tazearslan'ın daveti üzerine TSYD tesislerinde bir öğle yemeğine katılacağım. Süper Lig'in yeni takımı, onun yönetimi hakkında sanırım bilgi edineceğiz. Bunları da sizlere gelecek hafta sunarım. Bu arada Başkan'a da bizi de davet ettiklerinden dolayı teşekkür edelim.

Lens'i alanlar kimler ki?
Beşiktaş'ı, daha doğru bir deyişle Sergen'le kol kola takımı yakan Lens, inanmak zor ama alacaklarını öne sürerek kulübü UEFA'ya şikâyet etmiş. Normal mi? Normal bence... Asıl mesele mi? Lens'i kim aldı ise hesap ondan sorulmalıdır. Neden mi? Fenerbahçe gönderiyor... Asıl kulübü istemiyor. Ve sen tonla para ödeyip alıyorsun... Pes yani! Sonra ekranlara çık, bittik diye ağla... Sergen mi? Hâlâ bir on beş dakika oynatırım, mest eder... Ama teknik adamlık başka şeydir... Dilerim ki, Beşiktaş ligin yarısı gelmeden hoca aramaya kalkışmaz...

Şu Larkin işini çözün be!
Anadolu Efes'te, benim evdekileri bile basketbol merakına sürükleyen, hatta koyu Efesli yapan Larkin isimli bir sayı makinesi var. Benim de beklentim idi ki, Türk kafa kâğıdını da verdiler Larkin'e... Yani benim millî takımımda da sayı rekorlarına koşacak diye heyecanlandık. Ama Ömer Onan'ın yaptığı açıklamaya göre bilmem ne nedeniyle Türk statüsünde kasım sonuna kadar forma giyemeyecek. Ama Larkin'e kafa kâğıdını, formasını dostum Tayyip Başkan törenle vermişti. Spor Bakanı'm Kasapoğlu da oradaydı yanlış hatırlamıyorsam. Demek ki, bakanlı bir toplantı olmalı ki, Larkin hemen bizden biri olarak oynayabilsin.

Lisanssız oyuncu kalacak mı?
Merakım odur ki, bugün ayın 3'ü, yani ligin başlamasına sekiz gün kaldı, hangi kulüp transfer ettiği oyunculardan bazılarının lisanslarının çıkarılması ile ilgili engelle tanışacak? Öyle ya, limitler var... Bakalım TFF'nin borusu mu, yoksa kulüplerinki mi ötecek?  

Herkesin sorusuna cevap!
Kadıköy'ün neresine inersek inelim, sporla ilgili neredeyse ortak bir soru var; "Bu Fenerbahçe ne olur?" Haksız da değiller. Daha önceki iki sezonda 30 üzerinde oyuncu transfer eden akıl (!) bu defa da yine on sayısını geçti. Ben buradan bakarak şu cevabı veriyorum; "Bu takımın kadrosunda neredeyse birbirine yakın değerleri olan oyuncu sayısı, bugün için, 16-18 arasını falan geçerse orada oyuncu tercihleri gruplaşmalara yol açar. Eskiden oyuncu değişikliği yok iken yönetimler kaliteli oyuncu sayısının, 11'in yedekleri dâhil, 14'ü falan geçmesini istemezlerdi. Haftaya size Fenerbahçe'nin 1961'de başına gelen Gençlerbirliği maçı felaketi sonrası ne yaşandığını yazacağım. Hani kitapta yazmayan futbol kuralından söz ediyorum.

Kadıköy esnafının derdi şans oyunları...
Arabamız yok. Ehliyet zaten hiç olmadı. Bu nedenle koca Kadıköy'ü sabah akşam yaya arşınlarım. İşte bu yoğun mesaim içinde son günlerde esnafın her türlüsünün beni çevirip bir yalvarışı var ki, sormayın gitsin. Mesele şu: Millî Piyango dâhil, şans oyunlarının sahibi el değiştirmişti. Ve koca Kadıköy'de ne kadar çeşitli iş yapan mekân varsa, hiçbirinde yeni sistem çalışmıyormuş. Bu yüzden de esnaf, kirasını, doğalgazını, elektriğini, suyunu ödemekte zorlanmaya başlamış. Benden yazıp uyarması... Burası Kadıköy, ülkenin kalbinin attığı önemli bir yer...

TRT Müzik!
Hıncal Uluç usta geçtiğimiz hafta TRT Müzik için hayli ağır bir eleştiri yapmıştı. Altını imzalarım. Yahu beyler; benim alaturkam nerede? Neden acaba bir gün Münir Nurettin, bir gün Zeki Müren, bir gün Müzeyyen Senar, bir gün Behiye Aksoy gibileri dinletmezsiniz? Arşivin babası da sizde vardır... Daha niceleri var böyle dinlenilmesine hasret kalınmış. İşte önemli bir eksikliktir bu... Yeni nesli zart-zurta alıştırmak böyle oluyor işte...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.