G.Saray’ın devam vizesi

G.Saray, bu galibiyetle azalmaya yüz tutmuş şampiyonluk şansını en azından bu haftalık da yaşatmış oldu...

G.Saray, iddiasından uzaklaşmaya yüz tutmuşken Antalya deplasmanına gelmişti. Karşısında, Ersun Yanal’ın ‘tam takım, yarım saha’ dizilişiyle oynayan ekibini bulacaktı ve öylesine bir oyun planına karşı Kerem, Halil ve Emre Kılınç tecrübesizler topluluğu olan ileri ucuyla ne yapabilirdi ki? Bir de bu yanlışa Antalyaspor kalecisi Boffin’in ustalığı ve rakip savunmanın yüksek toplardaki üstünlüğü eklenince Fatih Terim’in sıkıntıları daha da büyüyecekti.
Oyunun ilk yarısında ufaklık Emre’nin direğe çarpan şutu acaba bir galibiyet müjdesi olabilir miydi? Ama sözünü ettiğim G.Saray ileri ucu, mahkûmiyetini hâlâ sürdürüyordu. Oyunun 58’inci dakikası oynanırken Podolski gibi Dünya Kupası da oynamış usta bir isim, Şener’den rövanş almaya ikinci defa aklını ve adalelerini verince kırmızı kartla 10 kişi bırakıyordu takımını. G.Saray yine rakibinin yarı alanına tam takım oturmuştu ama ilerideki tecrübesizler sebebiyle tabelaya bir türlü üç puan işaretini koyamıyordu. 63’üncü dakika oynanırken Emreler kenara geldi, Mustafa ve Arda oyun sahasına yürüdüler. Bu, şu demekti; Arda, ustalığıyla sol kenardan, Mustafa da rakip savunmanın göbeğindeki maharetleriyle sanki üç puanın müjdecisi olacaklardı. Nitekim 75’te Podolski’nin teslim ettiği kanaldan Şener geldi ve Mustafa’ya iyi bir servis yapıp tabelanın değişmesinde rol oynadı.
Hemen sonra Halil’in de Babel’e yerini bırakışı bence yine G.Saray teknik ekibinin bir yanlışıydı.
Bu arada Mete Kalkavan için diyeceğim bir çift söz var: G.Saray’ın atanmasına gösterdiği tepkiyi “Valla haklısınız, bu maçı bana bırakın” dercesine tercihler manzumesi sergiledi bize.
G.Saray, bu galibiyetiyle azalmaya yüz tutmuş şampiyonluk şansını en azından bu haftalık da yaşatmış olacaktı.
Bizim eski mahallelerden kalma büyüklerimizin bir lafı geldi aklıma; bu maç hırsına yenilen Podolski’ye mi yazar?

MAÇIN ADAMI: Şener