Hayırlı bayramlar!

A -
A +

Köşenin ilk bölümüne ananevi giriş ile yapmak istiyorum. Tüm İslam âleminin Ramazan Bayramı’nı kutlarım... Bu kutsal günlerimizde kısıtlamalar vardır. Buna asla karşı çıkmayalım. Bu, milletimizin sağlığını koruma adımıdır. Bunu şundan yazdım; bazıları, malum kafalar bundan yakınmaktadırlar. Eh, tersini de yaparsanız, milleti yakıyorlar diye nara atarlar... Büyüklerin ellerinden, küçüklerin de yanaklarından öperim... Allah gazetemize zeval vermesin!

Galatasaray kongresi!
Ve nihayet aba altından sopa gösterenler, arkadan iş çevirenler, önemli bir okul kökenli bu ülkedeki tek kulübün içine nifak sokmak isteyenler emellerine ulaşmışlardır. Mustafa Cengiz başkan kongrede aday olmayacağını açıkladı. Havalara mı uçtunuz, yoksa zil çalıp da oynadınız mı? Eh bize de düşen yeni başkan ve ekibine benzeri günlerin yaşatılmamasını dilemek. Pardon unutmadan; Mısır Çarşısı'nda çok güzel kına satılır!

Burak'ın karşılanışı!
Bir Türk futbolcusunun yabancı ellerde oynadığı takımın taraftarlarınca hem de Fransa'da, kulübe gelir iken alkışlanması, ciddi tezahüratla karşılanması gerçekten son yıllarda yaşadığımız önemli bir gurur vesilesidir. Umarım Lille başta Burak olmak üzere o forma altındaki hem Yusuf hem de Zeki'nin katkılarıyla şampiyon olur... Bu bence ülke futbolunun Galatasaray'ın kazandığı UEFA Kupası'ndan sonraki en büyük zafer olur.

Efes’te bir bilen kararı!
Geçtiğimiz günlerde bir haber geçti alt yazılarda. Anadolu Efes, teknik patronu Ergin Ataman ile iki yıllık yeni sözleşme imzalamış. Eh, bir basketbol kulübünün patronu eski basketbolcu olursa böyle bir doğru sunulur tabii ki... Beklentimiz odur ki, geçen sezon virüse takılan Avrupa şampiyonluğunu kutlayalım...

Alper Pirşen Bey bir şey unuttu!
Aaa demişsinizdir. Mesele şudur: Fenerbahçe Basın Sözcüsü Alper Pirşen, Alanyaspor maçında kural hatası yapıldığı gerekçesi ile başvurularının hem TFF hem de Tahkim tarafından reddedilmesine tepki gösterdi. Tabii ki kulübü adına... Bir de 15 puanlarının gasbedildiğini dile getirdi. Bence UEFA'ya, FIFA'ya, hatta benim bilmediğim başka uluslararası kuruluşlar varsa onların da kapılarını çalınız.

Galatasaray garabeti!
Galatasaray Kadın Basketbol Takımı’nın yıllık faturası ne kadardır bilemem... Ama bildiğim bir şey var ki, o da bu kadronun Pelin Bilgiç ve siyahi gardı Prince dışında oyuncusu olmadığıdır. Yazık yahu! Hafifletin faturayı, rahat ediniz! Bakınız Beşiktaş erkek basketbolda bunu yaptı ve nefes aldı.

Ya Muslera kurtarmasaydı!
Denizlispor maçın ilk bölümlerinde Galatasaray kalesini fena şekilde tehdit etti ve bu sırada da net üç gollük vuruşu Muslera önledi. Şimdi düşünebiliyor musunuz, bunlardan ikisi gol olsaydı neler olurdu? Tam Beşiktaş ve Fenerbahçe mağlup olurken, siz de küme düşmüş bir takıma kaybediyorsunuz. Terim Hoca sahaya dalar idi, içerdeki bazı sarı kırmızı yürekliler de oyundan atılırdı. Şöyle ellerinizi kafanızın arkasında birleştirip düşünün... Ve de bir soru: Acaba neden 57. dakikada üç değişiklik birden yapıldı? Çıkanlar ustalar, girenler ise...

Kadın basketbol takımı mı?
Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı final turunda Galatasaray'ı silip süpürdü. Zaten başka bir sonuç da beklenemezdi. Ben derim ki, bizim erkek ligindeki birkaç takım da bu kadın takımın karşısına çıkıp madara olabilir. Pota altı çok iyi, şutörler bir başka harika, oyun kurucular da öyle... Özellikle biri Ukraynalı, bir diğeri ABD'li iki şutör var ki, ben onların yerinde olsam pas falan düşünmez potayı rekorlara boğarım...

Çebi Başkan konuşmak zorunda mısın?
Beşiktaş Başkanı geçtiğimiz hafta yine akla yatmayan konuşmalar yaptı. Yahu Sayın Başkanlar; Alnınıza silah mı dayıyorlar? Yok tabii ki. Bakınız son Galatasaray yenilgisinden sonra bir yöneticiniz çıktı, hem de kapıda, bir büyük kulübe yakışır şekilde konuştu.

Bazen zar işe yarar, bazen de!..
Emre Belözoğlu Ankaragücü maçının 79. dakikasında, "Maç gitti. Bari bu defa bir zar atayım, oturursa ne âlâ" dedi. O da ne demek mi? Şu demek; Hem Cisse hem Thiam oyuna girdiler. Yani etti mi size üç santrfor! Ama top istemişti bir kere... Ne orta saha, ne savunma kaldı ama zar düşeş idi… Ancak ya sonrası? Sivasspor maçında da aynı zara başvurayım dedi. Yapılan değişikliklerle Fenerbahçe takımı tam çorbaya dönerek maçı ancak tek farklı yenilgiye çekebildi. Devamla; Yahu değerli spor basını, Emre Belözoğlu'nu gerek ekranlardan, gerekse de gazete sütunlarından teknik direktör olarak anons ediyorsunuz.  Var mı bu zatın diploması ? Yok! O zaman başka bir sıfat kondurunuz. Bakınız  bu yüzden Şenol Çorlu'nun diploması sunulmadı mı TFF'ye ...

Ne kadar köfte, o kadar ekmek...
Yukarıdaki başlıkta bulunan "kadar" halk arasında sadece "Ka" olarak kullanılır. Neyse bendenizin anlatmaya çalıştığı Beşiktaş'ın elindeki bu dar kadro ile mücadeleyi son haftaya kadar lider taşıması, sürdürmesi pek rastlanır değildir. Final oyunu da diyebileceğimiz bir maçta geriye iki defa düşerken sadece üç değişiklik yapabiliyorsunuz. Ve bunlardan ikisi orta alan, biri geri dörtlü oyuncusu... Yani, klasiktir, hücum oyuncusu değişikliği çare olarak görülür bu durumlarda. Ama nerede o zenginlik? Şimdi sadece kazanmak yetecek mi? Al sana yeni bir zor soru daha!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.