Bu millî takımla övünmeli mi?
Lüksemburg ile hem de kendi evimizde, 3-3 berabere kaldık. Hem de üç defa geriden gelerek... Bunu boşvermeliyiz! TRT ekranlarından hafta içi öğlene doğru yapılan malum programın baş aktörü böyle dedi. B Ligi’ne çıktık ya... Bu çok önemli imiş... Yahu ayıp be kardeşim! Bu gruptan da bir üst tarafa çıkamazsan tarihî skandal olmaz mıydı? Ama senin takımın, değerinin belki de 50 katı aşağıda olan bir topluluğun karşısında üç defa yenilgiden çıkıp berabere kaldı ise ne mutlu, öyle mi? Ben utandım da, ya siz?
Millî takım açıklandığında Beşiktaş’tan tek bir oyuncu dahi alınmaması dikkat çekmişti. Hatta Beşiktaş tarafı çok ciddi şekilde köpürmüş idi. Ben de oturdum bazı ünlü (!) yorumcular gibi bir senaryo yazayım dedim. Nasıl mı? Efendim, acaba Kuntz eski takımının Fenerbahçe derbisi millî takım bünyesinde bir sakatlık falan yaşama riskini mi düşündü? Bu arada Fenerbahçe’den beş oyuncuyu birden kadroya çağırması nedir? O da yorulsunlar, belki de yıpransınlar da derbiye sıkıntılı çıksınlar düşüncesi mi? Günümüz modası bu! Ben de tüyo vereyim dedim onlara...
Ali Bey, yapma Allah aşkına!
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç gerektiğinde, ya da önemli maçlar için yabancı hakem çağrılmasını uygun görür imiş... Yapma be Ali Bey! Sen bilir misin bu ülkeye eskiden gelen yabancı hakemlerle ilgili yaşanan rezaletleri? Kapalıçarşı’da deri ceket, deri pardösü, deri mont kalmaz idi. Onlar Yeşilköy Havalimanı’nda karşılanır, önce Kapalıçarşı, sonra otellerine bırakılırdı. Ben atletizm pistinden topu götürüp orta yapıldığını gördüm... Hakeme şunu at denildiğinde “başüstüne” deyip rakibini on kişi bıraktığına bilirim. Sen gel bu sevdadan vazgeç Ali Bey! Üstelik de Kulüpler Birliği Başkanı iken...
Dikkat, Kemal Dayı kaybolmasın!
Ekrandayım. Aaaa o da ne? Kemal Dayı ABD’ye gidecekmiş. Orada da devlet erkanı ile değil bazı kuruluşlarla (!) konuşacakmış. Bana ne! Burada asıl önemli olan nedir? Sanırım Kemal Dayı’nın yanında erkanı da bulunacaktır. İşte orada yer alacakların dikkat edeceği önemli bir nokta var. Kemal Dayı oradan oraya giderken kaybolabilir. Eh, Sakarya’ya savaş taşıyan, Lefter’i kaleci yapan, SSK’yı batıran vatandaş ABD gibi bir yerde kaybolursa normal değil midir?
Bu ne övgü be!
Galatasaray özel maçta İstanbulspor’a 2-1 yendi. Skor önemli değil tabii ki... Ama o da ne? Mata göklere uçurulmuş... Icardi penaltıyı gole çevirdiği için Mata’nın yanına yakın... Yapmayın Allah aşkına! Hele bir lig maçı olsun sonra uçurursunuz...
Zeki Müren’e ayıp olmadı mı?
“Sanat güneşi” diye tanınan, bence alaturkanın bir numarası Zeki Müren anıldı... Güya tabii ki... Oysa böyle bir sanat güneşine vefat gene öyle bir anma programları yapılmalıydı ki, unutulmaz olmalıydılar. Ama nerede o televizyonlar... Hatta TRT Müzik bile... Ben mi? Hâlâ anıyorum, gece gündüz...
Voleybolda servis rezaleti!
Biz de oynadık. Hem de liseler arası şampiyonluğu da var defterde. Neyse, bizim Kadın Millî Takımı oyuncusu Hande Baladın’ın yaptığına bakın. Beşinci set oynanıyor. 14-13 gerideyiz. Ve servis atıyoruz. Hande gelip fileye takıyor topu ve maç gidiyor. Eskiden hatalı servis kaçar atma sırası karşı takıma geçerdi. Yani sayı yoktu bu hatada... Bu yüzden de setler 15 sayıda biterdi. Şimdi 25 oldu... Kenardaki teknik adamlar bunu dikkate alarak servis atan elemanlarını uyarmalılar ve de “Topu karşı tarafa geçirin, bakalım sonra ne olacak...” Öyle ya, karşı taraf hata yapar, topu paylaşamaz falan... Sayı da senin olur... Of be! Yandım vallahi ekran karşısında...
Ve Faroe Adaları’nda büyük zafer!
Lüksemburg’un elinden güç bela, hem de kendi sahamızda kurtulan millî takım bu defa da Faroe Adaları’na yenildi. Ben coğrafyadan hep kurul kararı ile bölümler bitirdim. Yani çok zayıfım bu konuda... Bu yüzden de harita bu ülkeyi aradım bulamadım da yardım sayesinde gördüm. Öyle kalabalık imiş ki bu ülke bizim Moda kadar nüfusu bile yok yahu... Düne kadar Kuntz ve ekibini göklerde uçuranlar şimdi de yerin dibine sokuyorlar. Ben ne demiştim peki? Şunu. “Yok muydu başka hoca millî takımın başına getirilecek?” Eleştiri aldım da sonunda yine haklı çıktım...