Piyasaya dolar yağıyor

A -
A +
Yılın en kritik haftasına girdik. Amerika (FED) Türkiye ve Avrupa Merkez (ECB) Bankaları’nın kararları piyasalara damgasını vuracak. FED ve ECB’nin sabit kalması, Türkiye’nin 150 baz puanlık faiz indirimine gitmesine kesin gözle bakılıyor. ABD-Çin arasında birinci faz ticaret anlaşması 15 Aralık’a kilitlendi. Amerika bu tarihte 156 milyar dolarlık Çin ürününden %10 gümrük vergisi almaya başlarsa uzlaşma 2020’ye kalacak. Brexit çıkmazı yüzünden İngiltere 12 Aralık’ta erken seçime gidiyor. Türkiye piyasaları kelimenin tam anlamıyla  göz kamaştırıyor.
2018 kur şokunu kontrollü bir yeniden dengelenme ile atlatan Türk ekonomisinde kırılganlık azaldı. Cari denge 17 ayda 58 milyar dolar açıktan 6 milyar dolar fazlaya geçerken, bankalar ve şirketler 33 milyar dolar dış borç ödedi. Aynı dönemde banka-dışı kesimin açık döviz pozisyonu 45 milyar dolar azaldı. Dış dengedeki düzelme 2018’deki %2.8 olan büyüme hızının 0.7 artıya gerilemesiyle yani ithalattaki büyük daralmayla sağlandı. Ekim 2018’de %24.52 yıllık TÜFE 2019’u muhtemelen %11.5 düzeyinde tamamlayacak. Yılın dördüncü çeyreğinde %6’ya ulaşarak zirve yapacak olan ekonomik büyüme, 2020’de %4 ila %5 arasında oluşacak. Ertelenmiş talep, tüketici güvenindeki artış ve finansman maliyetlerindeki gerileme, büyümeyi ateşleyecek...
Kur şokunun dengelenerek atlatılmasını, ekonominin ‘V şeklinde’ canlanması sağladı. 2020 yılında şirketlerin kârlarını %35 artırmaları bekleniyor. Canlanan ekonomi, faizlerdeki düşüş, öngörülebilirliğin artması kâr büyümesini beraberinde getirecek Borsa İstanbul, yani hisse senetleri gelişmekte olan piyasalara göre %50’nin üstünde iskontolu. Endeksin bu yüzden tahminleri aşan bir yükseliş potasına girmesini bekliyorum. Yeni yılda 140 binleri görebiliriz. Hisse senetleri piyasasına 11 ayda 470 milyon dolar yabancı fon girişi yaşandı. Ancak bu girişin 420 milyon dolarının kasım ayında gerçekleşmesi katılımının daha yeni başladığını gösteriyor. 10 yıllık tahvil faizi %12.5 ile 2018 Ocak ayı seviyesine gerildi, BİST ulusal 100 endeksi hâlen 2008 Ocak ayına göre %10 daha düşük seviyede. İşte bunun için yabancı yatırımcılar Türkiye’ye akın akın gelmeye başladı. Bankalar, Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları, yiyecek içecek sektörü, enerji ve bilişim sektörlerinde büyük yoğunlaşma var. Türk piyasalarında sadece yabancılar değil, yerli yatırımcılar da büyük ölçüde pozisyon alıyor. Bakın ağustos eylül, ekim ve kasım aylarında Türkiye’deki yatırım fonlarının portföy değeri %40 artışla 113.6 milyar liraya yükseldi. Temmuz sonunda bu rakam 81 milyar lira, yılbaşında ise 53 milyar liraydı. Faiz getirisinin azalması, Türk lirasının değer kazanımıyla kurların dengeye kavuşması tasarruf sahiplerini yatırım fonlarına sevk ediyor.
Yeni yatırımcı girişiyle fon adedinde ciddi artışlar var. Yatırım fonlarından alınan yönetim ücretinin düşürülmesiyle azalan maliyetler avantaj oluşturuyor. 
Sermaye Piyasası Kurulu mart ayında yaptığı düzenleme ile para piyasası fonlarının toplam değerinin asgari yüzde 50'sini mevduat ya da katılım hesaplarında değerlendirme zorunluğu getirmış, yönetim ücretini de yarı yarıya düşürmüştü. Maliyeti azaltan kararlar ve ürün çeşitliliğinin artması yatırım pazarının büyümesini sağlıyor. Bankalarda atıl duran para ekonominin çarkları arasına katılıyor. Geçen hafta yerli yatırımcılar bu yüzden 1.4 milyar dolar bozdurarak TL’ye geçti. Faizdeki düşüş kısa vadeli mevduatlardan likit fonlara geçişi destekliyor. Yerli yatırımcı sonunda doğruyu gördü. Felaket senaryolarına sarılmayı bırakarak TL’den kaçışını sonlandırdı, şimdi tasarrufunu yatırım fonlarında değerlendirerek parasına para katıyor...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.