28 Şubat davasının üzeri örtülüyor mu?

A -
A +

28 Şubat post modern darbesi, sonuçları, oluşturduğu tahribat, sebep olduğu yıkım ve mağduriyetler açısından 12 Eylül darbesinden daha tehlikeli ve yıkıcı olmuştur. Eğer 28 Şubat darbesi adam gibi sorgulanıp planlayıcı aktörlerinden yargı önünde hesap sorulabilseydi iddia ediyorum bu ülke AK Parti kapatma davasını, 367 garabetini, 27 Nisan e-muhtırasını, 17-25 Aralık darbe girişimini, Gezi kalkışmasını ve nihayet 15 Temmuz kanlı darbe girişimini yaşamazdı. Çünkü 28 Şubat’ın belirleyici ve karar verici aktörleri ile 17-25 Aralık’ı-Gezi kalkışmasını planlayan-PR’ını ve algı yönetimini yapan aktörler aynı aktörlerdir. Bu aktörlerden biri FETÖ elebaşıdır. FETÖ elebaşı, Amerikan Derin Devleti’nin, Alman istihbaratının ve İsrail’in bir numaralı adamıdır.

28 Şubat darbesinin medya ve iş dünyası ayağını organize eden ve koçbaşı görevi yapan isim de Aydın Doğan’dır. Aydın Doğan da Alman ve İsrail Derin Devleti ile madalyalarla ödüllendirilecek kadar içli ve dışlı bir isimdir. Doğan Medya Grubunun 28 Şubat sürecindeki rolü ve o dönemdeki operasyonel faaliyetlerinden dolayı henüz hesaba çekilmemiş olması 28 Şubat davasının en büyük eksikliğidir.

28 Şubat davasının üzeri örtülüyor mu?

Terörist başı Gülen, 29 Mart 1997’de Samanyolu TV’deki mülakatında; “Bugün Türkiye’yi idare edenler, gerekli performansı ortaya koyamadılar zannediyorum. Ülkemiz kriz içinde. Bu krizi, gücü temsil edenler önlemelidir. ‘Bu hükûmeti değiştirin demek’ daha demokratik olur. Askeriye ‘muhtıra verdi’ diye suçlanmak isteniyor. Askerler isteselerdi; ‘bu böyle olacak’ diyebilirlerdi. Ama böyle yapmadılar ve oturup meseleyi altı saat mülahaza ettiler. Demokratik yollarla problemler çözülsün istediler” sözleriyle REFAHYOL Hükûmeti’nin istifasıyla sonuçlanan MGK bildirisine övgüler diziyor.

Yine 16 Nisan 1997’de Kanal D’de; “Askerlerimiz bir yönüyle yaptıkları şeylerden ötürü bazı çevrelerce antidemokratik davranıyor sayılabilirler. Asker ‘milletimizin güvenliğini sağlama sorumluluğumuz var’ mülahazasıyla davranmıştır. ‘Müdahale etmezsek tarih önünde suçlu oluruz’ mülahazasıyla hareket edilmişse onlar masumdur. Konuya Fakihlerin mülahazasıyla da yaklaşıldığında, içtihat hataları bir sevap da kazandırır” sözleriyle darbecilerin muhtıra vererek ‘sevap’ kazandıklarını iddia edecek kadar onlara destek veriyor terörist başı. Kayıtlarda, FETÖ elebaşının 28 Şubat müdahalesini haklı gösteren ve seçilmiş hükûmeti istifaya çağıran onlarca açıklaması var.

28 Şubat davasının üzeri örtülüyor mu?

‘Refah bunalımı’, ‘Ya uy ya çekil’, ‘Çankaya Devrede’, ‘Gerekirse silah bile kullanırız’, ‘TOBB: Hükûmet hemen bitmeli’, ‘Sivil toplum ayakta’, ‘Gülen de uyardı’ ve 18 Nisan 1997 Cuma günü güya Türk basınının amiral gemisi Hürriyet gazetesinin manşeti. Gazete ‘Beceremediniz artık bırakın’ başlığı ve ‘Fetullahçıların Lideri Fetullah Gülen, önceki gün Kanal D’de yaptığı ilginç açıklamalarda geçmişten örnekler vererek Refahyol’a emaneti iade edip çekilme çağrısında bulundu’ alt başlığı ile FETÖ elebaşının destek sözlerini manşetine taşımıştı.

TBMM Muhtıraları ve Darbeleri Araştırma Komisyonu, Aydın Doğan’a 28 Şubat için ne düşündüğünü soruyor. Doğan’ın cevabı; “Olağanüstü bir dönemdi. Sivil yönetim zaafa düşünce, koalisyon da kendi içinde sağlam değildi, siyasiler yönetemediği için askerler öne çıktı” oluyor. Hürriyet gazetesinin o günlerdeki “Bu defa silahsız kuvvetler halletsin” manşetine çok pişkince “sözler dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı’na ait. Biz resim çekip halkın önüne koyarız. Yorumu halk yapsın” cevabını veriyor. O dönemi olağanüstü hâle getiren sizin medyanızın kesintisiz asparagas haberlerden oluşan yayınlarıydı. Siz askerlerin yanında değil de seçilmiş hükûmetin yanında yer alsaydınız askerler öne çıkabilir miydi?

28 Şubat davasının üzeri örtülüyor mu?

Rahmetli Erbakan’ın hiçbir açıklamasına yer vermezken, Tansu Çiller’in açıklamalarını görmezden gelirken, demokrasinin çanına ot tıkmaya kalkışan, seçilmiş hükûmete ayar vermeye çalışan bir darbe heveslisi amiralin sözünü manşete taşımak zorunda mıydınız? Hani siz demokrasiden yanaydınız? Siz hep kafanıza koyduğunuz ve kurgulanmasında pay sahibi olduğunuz resmi çekip halkın önüne koydunuz. Beyaz TV’deki Med-Cezir programına bağlanan Doğan, 28 Şubat darbesi ile ilgili sorulara şu ilginç cevapları veriyor; “MİT ve Emniyet bizi kullanmış olabilir ama haber kaynağımızın da kullandığı olmuştur bizi. Gazetecilerin hepsinin yazgısında vardır bu.” Ne kadar masumane değil mi?

Aydın Doğan; Refahyol Hükûmetini kastederek “ya onlar beni yakacaktı, ya ben onları. Sonunda ben onları yaktım” sözleriyle medyasının gücü ile neler yaptığını özetliyor zaten.

28 Şubat Darbesi ile ilgili 2011 yılında başlatılan, iki yıllık uzun bir soruşturma sürecinden sonra Haziran 2013’te davası açılan süreçle ilgili son durum şöyle: Tutuklu sanık yok. İddianameyi hazırlayan savcı FETÖ’cü çıktı. ByLock kullandığı tespit edildi. Şu anda cezaevinde. FETÖ kendi kurduğu tuzağın iddianamesini de kendisi hazırlamış oldu. FETÖ’nün hazırladığı iddianameden FETÖ’cülere ve onlara destek verenlere bir zarar gelmesi düşünülemezdi. Güya dava devam ediyor. 6-8 Eylül’de 90’ıncı duruşması görülecek. Karar aşamasına yaklaşıldı. Kesinlikle bu dava yeniden açılmalı. FETÖ’nün kendi hazırladığı darbenin sadece siyasi ve askerî ayağını kapsayan bu iddianame medya ve finans ayağını kapsayacak şekilde yeniden açılmalıdır. HSYK ve Başsavcılar bu oldubittiye göz yummamalı. Bu soruşturma hakkı ile yapılmadan 17-25 Aralık girişiminin-Gezi kalkışmasının ve 15 Temmuz darbe girişiminin perde arkası karanlık kalacaktır.

28 Şubat darbesi yüzünden hayatı karartılan; itilen-kakılan neredeyse bütün özlük hakları ellerinden alınan, işini kaybeden, ‘yeşil sermaye’ etiketi ile zora sokulan-batırılan, operasyon çekilen mağdur bir neslin hesabı ahirete mi kalacak? Suçlular kim?

28 Şubat darbe girişiminin medya ve finans ayağı namusluca araştırılıp ortaya çıkarılsın. FETÖ ve Doğan’ı akıl hocaları generaller mi kullanmış? Onlar mı generalleri  kullanmış? Bu sorunun cevabı adil, tarafsız ve bağımsız bir yargılama ile ortaya çıksın.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.