Aysal'ın mesajı açık; "Ezikliğe son!.."

A -
A +

1"14 Mayıs", 1950 yılından itibaren nasıl demokrasi tarihimizde "çok önemli bir günü" ifade ediyorsa, özellikle Galatasaraylıların şüphesi olmasın ki, 2011 yılından itibaren Galatasaray için de "öyle önemli bir günü" işaret edecektir!.. Ünal Aysal ve yönetimi, Galatasaray'ın uzun yıllardır hasret kaldığı "idari-mâli-sportif reformu"yapacak, "21'inci yüzyıla yakışacak" bir yeniden yapılanma ile "kurumsallaşma yolunda" hızlı ve önemli adımlar atarak, hedefe ulaşacaktır!.. Aysal, "bütün taş koyma"ve "moral bozma"çabalarına rağmen, "güçlü bir ekip ile" yola çıkacağını ve radikal adımlarla "hızlı bir değişimi yapacağını" ortaya koymuş ve "14 Mayıs'tan sonra", Galatasaraylıların "sahalarda da, saha dışında da başlarını dik tutturacak bir başkana ve yönetime sahip olacağını" göstermiştir!.. Onun "Fenerbahçe-Galatasaray ilişkileri" konusunda söylediği sözlerin altı çizilmeli ve Adnan Polat ve yönetiminin "neden gittiğinin asıl sebebi"de, "bu sözlerle birlikte"yeniden analiz edilmelidir!.. "Bu ilişkiler", Galatasaray tarihinin hiçbir döneminde "iki başkanın kanka olması" seviyesine indirilmemiş ve "bir tarafın başkanı, ağzına ve aklına gelen her şeyi söyleme" hakkını kendinde bulurken, öbür taraf başkanının her türlü sözlü tacize karşı "dostluk köprüsü" gerekçesine bağlayarak "susup oturması" Galatasaraylılara yıllardır kendi kendilerine şu soruyu sordurmuştur; "bir taraf Fenerbahçe - Galatasaray dostluğunu umursamazken, öteki taraf acaba başkanların kişisel dostluklarını devam ettirmek için mi böyle yapıyor?.." İşte, "idari-mâli-sportif-yeniden yapılanma ve kurumsallaşma" konularında ileri ve önemli adımlar atacağını açıklayan Aysal'ın "Fenerbahçe ile ilişkiler konusunda" koyduğu net tavır, Galatasaray adına çok önemlidir ve Faruk Süren-Ali Şen döneminden başlayan "Fenerbahçe - Galatasaray başkanları ilişkilerinde" sarı-kırmızılı camiayı üzmeye başlayan ve Adnan Polat-Aziz Yıldırım döneminde tavan yapan "eziklilik"sürecine son verileceğinin açık mesajıdır!.. Aysal ve ekibi "verdikleri sözü tutacak" güçtedir; "Galatasaray'da başkanlık sistemi işler" masallarının bitişi ve "Ben" yerine "Biz"denilecek bir dönemin başlayacak olması, sarı-kırmızılı kulüpteki devrimin "ana" habercisidir; bu rotanın Galatasaray'ı hedefe ulaştıracağından kimsenin şüphesi olmasın ve de Galatasaraylıların gönülleri rahat olsun!.. Anlayana sivrisinek saz!.. "Galatasaray uzmanı, Galatasaray habercisi, Galatasaray yorumcusu" olarak gazetelerinde neler yazdılar, TV ekranlarında ne ahkâmlar kestiler; sonuç "onlar için" tam anlamıyla "hezimet" oldu; 14 Mayıs'taki Galatasaray genel kurulunda yapılacak seçim için adaylık listelerinin verildiği ve kesinleştiği 21 Mayıs saat 18'de bir çoğunun "söylediğinin de, yazdığının da" kelimenin tam anlamıyla "palavra olduğu" ortaya çıkıverdi!.. Bu tablo, "gazeteciliğin şu temel ilkesinin ne kadar doğru olduğunu" herkese anlattı; "gazeteciliği olana bakarak yapın, olmasını istediğinize bakarak değil!.." Onlar, "olmasını istedikleri şeyleri" TV ekranlarında, gazete sayfalarında "olacakmış" gibi yazdılar, söylediler; sonunda ciddi bir mahcûbiyet tablosu içinde ortada kaldılar!.. Elbette "Böyle olmalıdır" diye yazmakta, konuşmakta hürüz, ama "Böyle olmalıdır" diye yazacaklarımızı, söyleyeceklerimizi "Böyle oluyor, böyle olacak" diye yazdık mı, söyledik mi; işte bu duruma düşeriz!.. Bütün bunları "kimler" için yazdım; kendini, ne söylediğini, ne yazdığını bilen anlar; anlamayanlar da Galatasaray yorumcularının, habercilerinin "son 15-20 gündür yazdıklarına, söylediklerine baksınlar"anlarlar!.. Kankalar eşit mi?.. Fenerbahçe-Galatasaray maçındaki hakem hataları için kıyametleri koparan, her türlü cezayı göze alan bir Başkan, basketbolda hakemlerin "faul darbesi"ile yerle yeksan olup, şampiyonluğu kaybeden Galatasaray'ın "genel kurul yaralısı" Başkanı'nın "nihayet uyanıp", birkaç söz söylemesine bile tahammül edemedi; bildirilerle, açıklamalarla cevap yetiştirdi; bu cevaplara karşı, Galatasaray Başkanı, gene "sus pus!.." Demek ki, "Kankalar eşittir ama, bazıları daha eşittir!.." Komediye dönüşen dram!.. Bir federasyon düşünün ki, yıllardır "hakem odalarının önüne kadar gidip, hem de en kritik maçların devre aralarında hakemlere aklına ve ağzına gelen herşeyi bağıra çağıra söyleyen" bir kulüp başkanının, disiplin talimatlarını pas pas eden ve de "spor etiği" ilkelerini çöp sepetine atan bu alışkanlığının önüne geçemiyor; "böyle"bir federasyon olabilir mi?.. İşte gene "aynı olay"ve de gene "komik bir ceza";değişen hiçbir şey yok, Federasyon'un "bu zihniyeti"yüzünden değişmez, değiştirilemez!.. Kaç defa yazdık, Federasyon "istese"yapacağı bir "küçücük" talimat değişikliği ile, bu "riskli, tehlikeli ve de skandal" güç gösterisi sürecini bitirebilir, dahası "başkalarının da bu yola sapmalarını" önleyebilir!.. Yapılacak "şey" şu: Futbol Disiplin Talimatı'nın 12'nci maddesinin 1'inci bendi şöyle der; "Disiplin ihlalinde bulunan bir kişinin, aynı sezon içerisinde bu ihlâli tekrar etmesi halinde, cezasının kesinleşmiş olması kaydı ile sonraki cezası artırılır. Disiplin Kurulu bu gibi hallerde cezayı yarısına kadar artırmaya yetkilidir." Şimdi, bu maddenin bu bendindeki "aynı sezon içerisindeki"ibaresini, sadece "yöneticiler" için "üç sezon içerisinde"ve de "cezayı yarısına kadar arttırmaya yetkilidir"ibaresini de "arttırır" diye değiştiriniz bakalım; "bu şekilde hareket eden" yöneticiler, aynı pervasız tavırlarını sürdürebilecekler mi?.. Tarık ve vefa!.. Galatasaray'ın, 1960'lı yıllarda, Suat'lı, Metin'li, Kadri'li, Uğur'lu "fırtına ve gol rekortmeni"forvetinin "sağaçığı idi"; Tarık Kutver; onunla "büyük bir hız kazanan"gol makinesi bu "WM"forvetini seyretmeye doyamazdık!.. Galatasaray'ın resmi sitesinde "altlarda" ve de "5 satırlık" bir haber; bir fotoğrafı, bir "özgeçmişi" bile konulmamış; yazıklar olsun ve de "Galatasaray'ı hem de kendi resmi sitesinde" böyle bir "vefasızlık" fotoğrafının içine oturtanlar utansın!.. Allah rahmet eylesin, başta ailesi olmak üzere, yakınlarının ve de Galatasaray ile futbol camiamızın başı sağ olsun!.. Püfff!.. "Kanun da kanun" diye tutturanlar, bilmem ki "Godot'yu bekler gibi"bekledikleri kanun çıkıp, yürürlüğe girdikten sonra, statlarımızın içinde, dışında, salonlarda "hiçbir şeyin değişmediğini" görünce mahcûp oldular mı?.. Onca küfür, onca kavga, onca "tahrik edici, hedef gösterici, hakaret edici" kulüp bildirileri, başkan açıklamaları devam, sonuç; Manisa'da tribünde "meşale yakan" bir kadının yakalanıp(!), karakola götürüldükten sonra serbest bırakılmasından başka "elde" ne var?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.