Kararsız Kasımlar!..

A -
A +

Bizler "aynı konuda" bıktık usandık yazmaktan, konuşmaktan, yorumlamaktan, onlar "işi uzatmak için" ellerinden geleni artlarına koymaktan bıkmadılar!.. "İşin uzatması için", ne acıdır ki, "işi uzattıkça uzatmayı görev addeden" ama sonunda "karar aşamasına gelen" bir Federasyonu da feda edip, "vereceği kararı aday olduğunda ifşa eden", üstelik başkanlığı döneminde kulübünü iflâsın eşiğine getirmiş bir kulüp başkanını, futbolumuzun başına getirdik!.. Şimdi, o, artı federasyonu, artı kurulları "işi uzattıkça uzatmaya bakıyorlar"; neden; "Belki Godot gelir de işi çözer" diye; zira Başkanları "ceza yok" dediği hâlde, işin başına gelince ve UEFA ile görüşünce, "kazın ayağının dediği gibi olmadığını anladı", şimdi adının "Yıldırım" olduğunu unutup, "yavaşlıktan" medet umuyor !.. Tahkim Kurulu aylar önce "ilk raporu hazırladı"; sonra "savunmalara göre" ikinci raporunu da bitirmek üzere, "eski" Disiplin Kurulu savunmaları aldı, "yeni" Disiplin Kurulu "bir daha aldı"; hem de "çığır açıp" savunmaları bu defa "sözlü olarak" aldı; eeee, geriye ne kaldı; karar!... Nerede karar; hâlâ Kaf Dağı'nın ardında; neden?.. İşte, çok af edersiniz, zurnanın "zırt" dediği yer orası!.. Ben "bugüne kadar", bunca TV ve radyo konuşmamda, bunca yazımda "Ortada bir suç var" diye yazmadım, dediklerimin özeti "Ortada iddialar var, doğruysa da, değilse de ortaya çıkarılmalı ve varsa cezaları verilmeli, yoksa insanların ve kuruluşların üzerine sürülmek istenen lekeler temizlenmeli" idi; hâlâ da "aynı" noktadayım!.. Ama "işi bu kadar uzatmak" ne anlama gelmeye başladı; "Ortada galiba suç var, suçlular var, kurtarmak için çare aranıyor!.." İşte "işi bu noktaya getirdiğinizde", Türk Futboluna da, Türk Sporuna da, dahası Türkiye'ye de "en büyük kötülüğü yaptınız" demektir!.. Bundan sonra, "Suç yok, suçlu da yok" dediğimizde, kime nasıl inandıracağız?.. "Suç var, suçlu var ama ben ceza meza vermiyorum, ey UEFA, ver istediğin cezayı" dediğimizde, Türk Futbolunu da, Türk Sporunu da "şikenin üstünü örtmek" ile damgalanmayacak mıyız?.. Türkiye'yi "Şikeyi kollayan ve sporun artık evrensel hâle gelmiş kurallarını uygulamayan bir ülke" durumuna düşürmeyecek miyiz?.. Daha dün "Şike suçlarıyla ilgili kanundaki cezaları kuşa çevirdiğimizi" ve "kişileri için caydırıcı olmaktan çıkardığımızı", dahası "şimdi de kuruluşlar için ceza hükümlerini uygulamayarak", adeta "Şike için yeşil ışık yaktığımızı" dünya âlem söylemeyecek mi, yüzümüze vurmayacak mı?.. Nerede kalacak ahlâk, dürüstlük, temizlik, doğruluk, adalet?.. Tablo çok açık ve ortada "üçlü bir kavşak" var: "Ortada suç yok, suçlu da yok" kararı; İyi!.. "Ortada suç var, işte cezaları" kararı; Kötü!.. "Ortada suç var, ceza vermemek için işi uzattım, çareler aradım, bulamadım, ama gene de ceza vermiyorum" kararı; çirkin!.. Soru açık; Yıldırım Demirören, "Clint Eastwood mu, Lee Van Cleef mi, Eli Wallach mı" olacağına artık karar vermeli ve işi "öyle ya da böyle veya şöyle" bitirmeli!.. UEFA, 28 Mayıs'a kadar "karar istiyor"; Federasyon ve kurulları "isterlerse", 28 Mayıs'tan çok önce, 28 Nisan da bile karar verebilir; ama o günlerde "olmaz" zira "play off devşirmesi Süper Final" oynanıyor!.. Daha da "iddialı" konuşayım; Federasyon Kurulları, isterlerse "Süper Final başlamadan bile kararı yetiştirebilirler"; ama "pişirilmiş play off'tan devşirme Süper Final aşına su katmak istemiyorlar"; malûm; "naklen yayıncı kuruluş" meselesi!.. Evet "Suç şahsidir" ama "bir noktaya kadar", işte "o noktada" ve tabii, "eğer suç varsa", yapılması gereken bellidir ve bütün dünya da "bunu" yapıyor, zaten. "Bazı kişileri ve kuruluşları kurtarma" pahasına, bütün kuruluşları, milli takımlarımızı, "Avrupa maçlarında kendini göstermek ve çok daha büyük kulüplere gitmek isteyen" Türk ve yabancı futbolcuları, bu durumdaki hakemlerimizi, futbolun büyük ölçüde düşecek olan gelirleri sebebiyle mağdur olacak bütün spor branşlarını ve sporcularını cezalandıracak olan ve "arkasında nasıl bir uçurumun olduğunu" hepimizin bildiği bir "başka" kapıyı açmayalım; ülkemizi ve sporumuzu "sporun en çirkin suçunun üstünü örtmek" damgasıyla damgalatmayalım!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.