O "tertemiz", ya biz?..

A -
A +

Sahne bir: Galatasaraylı futbolcular, "Şike-Irkçılık-Teşvik Primi" iddiaları, suçlamaları ve kararlarıyla "boğazına kadar çirkefe batmış" ve UEFA'lara kadar uzanan "kirli" bir yolculuğun "pençesine düşmüş" bir futbol ortamında "ucube ve uyduruk bir play-off sistemiyle, sezon sonu ellerinden alınmış olan şampiyonluğu, yeniden yakalamaya çabalarlar" ve "Şampiyon olursak bizi Saracoğlu Stadı'ndan Skorsky helikopterleri ile mi kaçırıp kurtaracaklar" haberlerini de gazetelerde okuyup "gerilim" içinde geceleri "kabuslar" görüyorlar!.. Sahne iki: "Eski" kaptanları, o "kıymeti bilinmeyen" ve tribünlerin önüne "kurban" olarak atılan eski kaptanları, "boğazına Türk Bayrağı" sarmış olarak, Avrupa'nın "en büyük ikinci futbol tepesinin zirvesinde" düğün bayram ediyor, "elinde kupa" şampiyonluk turu atıyor!.. *** Helâl olsun, hak etti; Arda, daha büyük başarıları da hak edecek!.. Türkiye'de yerden yere vurulurken, onun için "Barcelona'da oynayabilecek tek Türk Futbolcusu" diye yazmıştım; hâlâ aynı kanaatteyim!.. Gittiğinin ilk senesinde "bu başarıya ulaşan" bir futbolcu için, ileriye dönük beklentimin gerçekleşmesinin hiç de "sürpriz olmayacağını" düşünüyorum. Arda, "gitmekte çok haklıydı" ve "doğruyu" yaptı!.. Arda, Avrupa gerçeğinde zirveye koşarken, bizler nerelerdeyiz ve ne yapıyoruz?.. Bu ülkede, çok "acı" gerçeklerin, "kirli" bir tablonun içinde yaşarken, "Ne yapılmalı" sorusuna, hâlâ "Ne olacak Avrupa'ya 3-5 yıl gitmeyelim" diye yol gösterenler, öneri getirenler var!.. Şaşıyorum onlara; "böyle" bir karar ve uygulamanın, kulüplerimize, futbolumuza, takımlarımıza, futbolcularımıza vereceği "maddi ve manevi" büyük zararları bir yana bıraktım, asıl "sosyolojik olarak" büyük kitleleri de içine çekecek "dipsiz" bir uçurumu getirip spor ortamımızın göbeğine koyacağını nasıl idrak edemiyoruz?.. "Böyle" bir adım, yılladır gerekenler yapılmadığı için "rekabeti, düşmanlığa dönüştüren" sporumuzu, "o" uçurumun içine iter. Şike operasyonunun, "sorumsuz" yöneticilerin, "krizi yönetemeyen" federasyonların ve "reyting-tiraj" peşindeki medyanın da büyük katkısı ile, rekabeti, düşmanlığa dönüştüren süreci nasıl hızlandırdığını ve milyonlarca insanı nasıl etkilediğini, tribünlerin ne hâle geldiğini, sadece Trabzonspor-Fenerbahçe-Galatasaray üçgenine bakarak çok iyi görebiliriz. Ortam böylesine "tehlikeli" bir hâle gelmişken, şimdi de futbolumuzu Avrupa'ya kapayıp sadece "içeriye hapsedersek", neler olabileceğini nasıl düşünemiyoruz?.. Avrupa maçları, milli maçlar, futbolumuzu, kulüplerimizi, takımlarımızı ve onların camialarıyla, taraftarlarını "başka rekabet sahalarına çekerek" ve içerdeki rekabet-düşmanlık ortamındaki tansiyonu hem de önemli oranda azaltacak en önemli "ilâç" değil midir?.. Bu ilâcın "ne kadar tesirli olduğunu" bugünlere kadar gerek ülkemizde, gerek başka ülkelerde "sosyolojik" bir gerçek olarak yaşamadık mı?.. Eğer düdüklü tencerenin içindeki basıncı düşüren o "küçücük buhar çıkışını" da kapatırsanız, altındaki "giderek sıcaklığı artan" ateşin tesirinin ne olabileceğini düşünen yok mu bu memlekette?.. Sevgili Arda, "Gittin ve kendini de, özel hayatını da, futbolunu da kurtardın"; bilmem ki bizler ne yapacağız?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.