Biz böyleyiz!..

Daha düne kadar "göklere çıkarıyorlardı ve ayaklarını yere bastırmıyorlardı" Samet Aybaba'nın!.. Üç haftada, elindeki "feda" diye diye gerçekten "feda edilmiş" ve de "derinliği, genişliği, yüksekliği kalmamış", dahası "sakatlıklarla boğuşan" bir kadro ile hâlâ "Fenerbahçe'nin üzerinde yer almasına rağmen", birkaç "kötü sonuç geldi" diye Samet Aybaba'ya yazmadıklarını, söylemediklerini bırakmadılar ve "feda uçurumunun başına getirip" bıraktılar!.. Neredeyse "bir fiske" yetecek, "Haydiii, uçurumdan aşağı"; çok yazık!.. Herhalde "bu hak edilmemiş" ve beklenmedik "salvo" kampanyası, ne kadar tecrübeli olursa olsun, Aybaba'yı o kadar şaşırtmış ki, birdenbire "bir lâf" ediverdi; "Galatasaray 4 aydır oynamayan Sneijder'i aldı!.." Peki, sen Beşiktaş'a kimleri getirdin Hocam; Dentinho ve Niang'ı!.. Söyler misin bana, "Kaç aydır oynamıyorlar?.." Acıyorum!.. Hey gidi hey, Fenerbahçe tribünlerinden neler söyleniyor, Aziz Yıldırım için!.. Daha dün, bizler, Fenerbahçe Başkanı için "birkaç cümle eleştiri kaleme alsak", ne telefonlar, ne mailler gelirdi; çoğu tehdit ve küfür dolu!.. Şimdi "en ağır eleştirileri yazıyoruz", tek kelimelik tepki bile yok!.. Dahası, "bizim yazdığımız eleştiri cümlelerinden çok daha ağırlarını", Fenerbahçe tribünleri koro hâlinde dakikalarca söylüyor da, söylüyor; Aziz Başkan'dan "tık" yok!.. Merdivenleri çıkarken kimselere selâm vermeyecek kadar mağrur olursan, merdivenlerden inerken, elinden tutacak kalmaz; işte Aziz Yıldırım'ın çaresizliği tam da burada!.. "İnsan olarak" üzülmemek elde değil!.. Taraf olmanın sonu!.. Anlı ve de şanlı spor (!) basınımızın büyük bir bölümü, "Sneijder ve Drogba'yı getirmemek ama Belhanda'yı getirmek için" elinden geleni yaptı, sonuç tam tersi çıktı!.. O büyük bölümün gözlüğünün camları zaten yıllar yılı hem sadece "futbolu görüyor", hem de "sarı-lâcivert görüyor" ve de okuyucularını da bol bol güldürüyor!.. Üstelik "Bor'un Pazarı'nın geçtiğini" de hâlâ anlamıyorlar!.. Elin oğlu ve biz!.. AB Polis Teşkilâtı Europol, "Dünya Kupası, Avrupa Futbol Şampiyonası, Şampiyonlar Ligi dahil 380 maçta şike yapıldığından şüphelenildiğini ve delillerin bulunduğunu, olaylara 15 ülkeden 420 yönetici, teknik adam, menajer, hakem ve futbolcunun dahil olduğunun tahmin edildiğini", dahası "bir çok ülkenin takımlarının da bu işin içinde olduğunu ve bu ülkeler arasında Türkiye'nin de bulunduğunu" açıkladı, ama "maç, insan ve takım ismi" vermedi. Anlaşılıyor ki, Europol, Türkiye'de olup bitenlerden,Türk Futbol Federasyonu ve yetkili kurullarından çok daha fazla haberdar!.. İlkeliler!.. Futbolumuzda, "ilkeliler" dendiğinde hemen sayılacak "hocalar" içinde özellikle ikisi, uzun yıllardır "bu bakımdan" örnek gösterilmişlerdi!.. "İki istifa olayı", bu iki "ilkeli hoca" için tam bir imtihan oldu; Aykut Kocaman "istifa etti" ve sonra "neler yaptı", Şenol Güneş istifa eder etmez, daha bir gün bile geçmeden Tolunay Kafkas "ne yaptı"; acaba diyorum, Türk Dil Kurumu "ilke" kelimesini Türkçe sözlükten sildi mi?.. Yasak ama yasak değil!.. BBC'ye konuşan Ünal Aysal'ın danışmanı ve Galatasaray Sportif Direktörü Bülent Tulun "Zaten güçlü olan kadromuza Sneijder ve Drogba'yı da ekledik. Sanırım Şampiyonlar Ligi'nde sonuna dek gidip, kupayı kazanabilecek bir takım olduk" demiş!.. "Aç tavuk kendini buğday ambarında sanır" deriz ya, işte o misal; "bu defansla" mı?.. Sonrası Ünal Aysal'a mesaj; hani "Galatasaray Futbolu hakkında Ali Dürüst, Abdürrahim Albayrak ve Fatih Terim'den başka hiçbir yönetici konuşmayacak" talimatını vermiştiniz; yoksa "maaşlı" elemanlarınız, "yönetici" sayılmıyorlar mı?.. İyi haber!.. Spor sayfalarımızda haber; "Galatasaray'a iyi haber; Şampiyonlar Ligi'ndeki rakibi Schalke 04' de kazan kaynıyor!.." İyi olmasına iyi de, ne yazık ki, "Galatasaray Futbol Takımı'nda da mevsim başından beri hâlâ kazan kaynamıyor ve iştah açıcı bir yemek bir türlü pişirilemiyor!.." Bu da "Schalke 04'e iyi haber" değil mi?..