Topa “can veren” adamı kaybettik!..

A -
A +

Can Bartu, Türk futbolunda “hem de çamur deryası sahalarda oynanan maçları resitale çeviren” unutulmaz, unutulmayacak “anıt adamlardan biri” idi!..
FB TV’de zaman zaman onun Fenerbahçe maçları ile ilgili analizlerini dinlerken, “spor yazarlığı hayatımın, en güzel, en keyifli ve en heyecan verici günlerini” hatırlayıp dururdum ekranın karşısında!..
1970 yılıydı; “futbolu bırakıp, jübilesini yaptığı ve yorumcu olarak aramıza katılmaya hazırlandığı” günlerdi. Tercüman gazetesinde idik. “Topa can veren” Can Bartu gibi, “kaleme can veren” rahmetli İslam Çupi, şunları yazmıştı, onun için:
“Futbol Can’a değil de Can futbola çok şey öğretti...Ve futbol Türkiye’de bir gün, topun insanlara kumanda ettiği terör sisteminden, insanların topa hükmettiği bir sanat haline dönüşürse, o zaman hep birlikte bağırınız: ‘Bu ustalığı Türkiye’de ilk defa sahalarda Can tarif etmiş, Can şuurlandırmış, Can gezdirmişti!..”
O, sadece İtalyanların değil, bizim de “Sinyorumuz” idi.
O, “kibri bile kendine yakıştıran, rüküşlükten kurtaran” bir büyülü cazibeye sahipti!..
O, Beşiktaş’a Dolmabahçe Stadı’nın bakla tarlası hâline gelmiş sahasında Beşiktaş’a iki gol attıktan sonra, Spor ve Sergi Sarayı’na gelir, bu defa Galatasaray potasına 32 sayı bırakarak Fenerbahçe’nin “basketbolun yenilmez armadası” Galatasaray’ı hezimete uğratmasını sağlardı… Ve de, o akşam, o salonda, o hezimeti ve “Can Bartu şölenini” seyreden Galatasaraylılar arasında, “spor yazarı olarak” Öcal Uluç da vardı!..
Rahmetli Metin Oktay’ın jübilesinde “efsane santrforumuzla, efsane sol içimiz forma değiştirerek oynarlarken”, dosta, düşmana “bitmeyecek sportif rekabetin nasıl olması ve nasıl muhafaza edilmesi gerektiğini” göstermişlerdi.
İşte, yarınki derbi, “bu havada oynanmalı, bu havada bitmeli; kim kazanırsa kazansın, galiple, mağlup kucaklaşmalı!..”
Kucaklaşmalı ki, Can Bartular, Metin Oktaylar, mezarlarında rahat ve huzur içinde uyusunlar!..
Onu unutmayacağız.
Nur içinde yatsın, mekânı cennet olsun. Ailesine, dostlarına, arkadaşlarına, Fenerbahçe camiamıza, futbol ve basketbol başta spor camiamıza, basın camiamıza başsağlığı ve Allah’tan sabır dilerim.

Bulut mu, Buruk mu?..
Bir tartışma konusu; “Cevap aranıyor; ‘Korkak futbolun’ Erol Bulut’unu mu, yoksa ‘cesur futbolun’ Okan Buruk’unu mu tercih edersiniz?..”
Doğrusu, “Lucescu’nun aldığı milyon avrolara ihanetinin son demlerinin yaşandığı günlerde, millî takıma hoca aranırken”, bana sorsalar; “Hemen Erol Bulut’u getirin, iş başına” derdim!..
Ama son haftalarda o Erol Bulut’a “bir haller oldu”; ortaya “Aykut Kocamanların, Ersun Yanalların kısır, korkak, keyif vermeyen futbolunu Malatyaspor’a getirerek”, o güzelim takımı “gemleyen” bir hoca, çıktı!..
Okan Buruk ise “tam tersini yapan” ve de “her maç oynattığı futbolun üstüne koyan” bir hoca olarak, pırıl pırıl parlıyor!.
İlk satırımda sorduğum soruya, hiç tereddüt etmeden “Okan Buruk” diyorum, ben!..
İnşallah yolundan şaşmaz ve de çok yakında “Büyükler için de, millî takım için de aranan, bulunan” bir hoca ve bütün “genç” hocalara örnek olur!..

Bir garip VAR’ımız var!..
Bir VAR’mız daha oldu. “resmî” açıklama ile “Ev sahibi Rizesporlular bize ofsayt çizgisini çekecek kameranın çalışmasını sağlayacak doğru dürüst bir platform veremediler. Kameramızın önüne insanlar geliyor, onlar gelince de VAR kamerası çizgileri çekemiyordu” denilen ve Rizespor’un durum 3-2 iken, “üst üste iki golü ‘ofsayt şüpheleri’ olmasına rağmen, VAR devre dışı kaldığı için ‘hakem kararı ile’ yiyerek” çok iyi oynadığı maçı hezimetle kapatmasını sağlayan” bir VAR’ımız; “VAR’ı yok eden” bir VAR’ımız!..
Bitmedi, dahası daha da garip bu VAR’ın; “aynı kaleye Rizespor gol attığı zaman çalışan ve golü iptal eden, ama Beşiktaş gol attığı zaman devre dışı kalan” bir VAR’ımız!..
Anlaşılan, “Rizespor’un VAR tarafından sayılmayan golü sırasında, Rizesporlu taraftarlar saha tribüne gelmemişler” ve de “VAR’ın görev yapmasını engellememişlerdi!..
Var mı, “bu tablonun başka türlü” izah tarzı?..
Sevgili kardeşim Hıncal Uluç, tabloyu çok güzel anlattı TV’de de, gazetedeki yazısında da; Rizespor “neden” itiraz etmez, anlamak mümkün değil. Erzurumspor’un “maç tekrarı” isteyen itirazından ders alsalar ya!..
Sevgili Ömer Faruk Ünal’ın anlatımıyla “sonuçta bir şey çıkmayacağı” bilinse de, hiç olmazsa “herkesi ‘aptal yerine koyan’ o resmî açıklamanın” ve de “VAR’ın sağlıklı çalışmasını Rizesporlu taraftarlar bozuyorsa neden maç başlamadan düzeltilmediğinin” ve de “taraflara neden VAR’ın görüntü almasında aksamalar olacağının ve olduğunda bildirilmemesinin” hesabı sorulmuş olur!..

Onlar ve biz!..
Bakınız, işte İspanya’dan bir haber; “Barcelona maçında hakeme yönelik sözlerinden ve hakemin kırmızı kart göstermesini engellemek için elle fiziki müdahalesinden dolayı”, puan cetvelinde ikinci durumdaki Atletico Madrid’de oynayan Diego Costa’ya 8 maç ceza verilmiş. Bu ceza ligin bitimine 7 hafta kaldığı için, “Costa’nın sezonu kapatması” demekmiş!..
“Aynı tabloyu”, biz her hafta TV ekranlarında, tribünlerde seyrediyoruz. Sadece “bu bakımdan yılların sabıkalısı” Emre Belözoğlu’nu seyretmek bile, “onlarla, bizim aramızdaki farkı” hem de “cascavlak” ortaya koyacak cinsten!..
Ben ekran başında utanıyorum; hakemlerimizin, “kendilerini ve hakemliği düşürdüğü” durumdan. Önüne gelen paylıyor, önüne gelen haşlıyor, önüne gelen aşağılıyor; çıkması gereken 10 sarı / kırmızı karttan sadece “ikisi ya çıkıyor”, ya çıkmıyor!..
Cezalar da “kuş kadar” hafif; 2 maç, bilemedin 3 maç, 3 maçı da Tahkim “2’ye indiriyor” sen sağ, ben selamet; hakemliğe ihanet; Emre Belözoğlu “ay-yıldızlı” formaya emanet; yaşasın “böyle” merhamet!..

Şaka!..
Bir taraftan “Galatasaraylıları, Fenerbahçe Stadı’nda izzeti ikram ile dostluk gösterileri ile karşılayacağını” ilan et. Öte yandan maçın hakemi Ali Palabıyık’ı “baskı altına almak için” maça 3-5 gün kalmışken elinden geleni ardına koyma. İşte bizde böyle olur “Bitmek bilmez” denilen dostluğun sahalara yansıması!..
Eskiden “bu ‘Bitmek bilmez’ dostluğa inananlar” büyük çoğunluktu; bilmem ki, “şimdi” inanan var mı?..
Mesela, maçın hakemi Ali Palabıyık inanıyor mu?..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.