Ali Koç, titre ve kendine dön!..

A -
A +

Eleştirilere karşı verdiğin üslup asla bir F.Bahçe Başkanı’na yakışmıyor. Önce eskiyi, sonra etrafınızı suçlamaya başladınız…

Bugün gazetecilik hayatının üçte ikisini “spor servisi şefliğinden genel yayın müdürlüğüne kadar her “etiketli yöneticilik görevlerini yapmış”, dahası “zaman zaman başarılı, zaman zaman başarısız olmuş, zaman zaman etiket ve unvan terfileri almış, zaman zaman istifa etmiş, zaman zaman istifa ettirilmiş, zaman zaman hatta ‘kovulmuş’ bir gazete yöneticisi” olarak, hem de “bugünden önemli bir örnek” verip, “yöneticilik üzerine” bir yazı yazacağım!..
Zaten, bu yazı “örnek vereceğim yönetici üzerine” yazılmıştır!..
Bir kurumda “memur olarak mesleğe ilk adımı atarsınız”, başarılı olursunuz. Sonra yükselir “şef” olursunuz, gene başarılı olursunuz. Sonra “müdürlük” gelir, gene başarılısınızdır; sonra “bu başarılı kariyer” sizi “alkışlarla genel müdürlük koltuğuna oturtur”; aaa, o da ne; ortada ne başarı vardır, ne de o parlak kariyerin izi!..
Ne olmuştur; memurken, şefinizin, şefken, müdürünüzün, müdürken, genel müdürünüzün verdiği görevleri, talimatları harfiyen yerine getirmiş ve bu sürede çok da başarılı olmuşsunuzdur!..
Amma, “karar verici” makama, “genel müdürlüğe geldiğinizde” rüzgâr tersine dönmüş, “genel müdürlük ağır gelmiş”, kaldıramamışsınızdır!..
Haftalardır, kendi kendime soruyorum; “Ali Koç, bu anlattığım tabloyu mu yaşamaktadır; Fenerbahçe Başkanlığı ona ağır mı gelmiştir?..”
Bu sorunun cevabını, kendi kendime, Erman Hoca için, “Toroğlu moroğlu gibiler” diye söz ettiğinizde verecektim; zira bu üslubunuz bir “Büyük kulüp başkanına yakışmayacak” cinstendi, Fenerbahçe camiasını temsil eden bir yöneticiye hiç yakışmayacak cinstendi ve de “spor adamına” hiç ama hiç yakışmayacak” cinstendi!..
Ama gene de “Acele etme, zaman tanı, biraz daha bekle Öcal” dedim.
“Spor aidiyeti ve kariyeri üzerine” yazıyorum; kendi kendinize sorun bakalım; “Fenerbahçe Başkanı olmayan” Ali Koç kim, Erman Hoca kim?..
Yazık; bir Fenerbahçe Başkanı “kendini böyle bir kıyaslamaya sokacak” laflar eder mi?..
Bakınız Sayın Başkan, “göreve geldiğinizin daha ilk ayında” herkesi şaşırtan bir iş yaptınız; “Eskiyi kötülediniz!..”
Elbette biz, o günlerde, “eski” başkanın giderken başkanlık masası çekmecesine bıraktığı ve ‘başarısız olursan ve de başın sıkışırsa sıra ile aç’ diye bıraktığı üç mektuptan ilkini açtığınızı” tahmin edemezdik!..
Bir süre daha geçti; “camia ve taraftar ‘başarı beklerken’ tam tersi bir tablo ortaya çıktı” ve siz “bu defa etrafınızı kötülemeye başladınız”; art arda teknik adamlarınızı kovdunuz, Galatasaray’a, hakemlere, Federasyona, kurullarına hatta VAR’a kadar yüklenmediğiniz kalmadı.
“Giden” yöneticinin “ikinci mektubunda” zaten “bu öğüt” yazmıyor muydu?..
Üzülerek sormak zorundayım, bir gazeteci olarak; acaba, şimdi sırada, içinde “Sen de üç mektup hazırla” diye yazan “üçüncü” mektup mu var; ne dersiniz?
Ben, TV ekranlarında “Erman Hoca’ya dikkatle bakıyorum”; morardığı falan yok!..
Dilerim, “üçüncü mektubu açmaya mecbur kalmazsınız” ve de “başarılı adımlar” ile “Fenerbahçe Başkanlığının ağırlığını kaldırmaya” başlarsınız, böylece “morarmak” fiilini hep beraber unuturuz!..
Eflatun ne demiş bilir misiniz; “Kendini yönetebilirsen, dünyayı yönetecek gücü bulursun!..”
Bu söz, her yöneticinin kulağına küpe olmalıdır, Sayın Başkan!..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.