Aslan’ı Kanarya yönetir mi?..

A -
A +

Galatasaray Lisesi Müdürlüğü’ne, Fenerbahçe Kulübü üyesi olan bir profesörün atandığı” iddia ve haberleri yüzünden Galatasaray’ın sosyal medya gruplarında kıyamet kopuyor.
Yeni müdürün adından sanından (Prof. Dr. Vahdettin Engin) tutun da “Galatasaray Lisesi’nin efsane müdürü şair Tevfik Fikret için” neler yazmış; “Sultan Abdülhamit’e” bakışı neymiş, “bunca yıldır üyesi olduğu Fenerbahçe Kulübü’nden istifası onun nasıl bir insan olduğunu göstermiyor muymuş” yorumlarına kadar “yazılmadık şey” bırakılmadı, iki haftadır. Ama “ortak bir kanı” Var; “değerli bir insan ve hoca olduğu!..”
Kimi; “Ne var bunda değerli bir insan neden lisemize müdür olmasın” diyor ama “kimileri” de “böyle düşünenlere ‘Galatasaraylılık dersi’ vermek için” Vahdettin Hoca’yı bir yana bırakarak söylemediklerini, yazmadıklarını bırakmıyorlar!..
Eeee, işin bir tarafında “lisecilik” var; yeni müdür, Galatasaray Lisesi mezunu!..
Doğal olarak işin bir de “Kulüpçülük” tarafı var; zira, Galatasaray Kulübü Tüzüğüne göre, Galatasaray Lisesi Müdürü, “seçimsiz” yani müdürlüğe atandığı andan itibaren Galatasaray Yönetim Kurulunun “doğal üyesi” oluyor!..
Düşünebiliyor musunuz; “Galatasaray Yönetim Kurulunda bir anlı ve de şanlı bir ‘Fenerbahçeli’ olacak”; Galatasaraylıların “bunu” kabul etmesi mümkün mü; eşyanın tabiatına aykırı!..
Liseciler “Efendim geçen hafta istifa etti ya” diyorlar; cevaplar yığın yığın; özetle; “Hadi canım siz de; ‘kırk yıllık’ F. Bahçeli, olur mu Cimbomlu”; tam bir “Kâni / Yani” hikayesi gibi!..
Neyse, sözü fazla uzatmayayım; aslında “hata” Galatasaray’ın “yılan hikayesine dönen” şu “tüzük değişikliğini” bir türlü yapamaması ve “değişecek” tüzük ile “Kulübün, Lise’nin hegemonyasından kurtarılamaması!..”
2019 yılında “ne işi var” Galatasaray Tüzüğünde “Galatasaray Lisesi Müdürü’nün ‘seçimsiz’ olarak yönetim kurulunda yer alması” maddesinin?..
Galatasaray Lisesi’nde “yüzlerce Fenerbahçeli, Beşiktaşlı, Trabzonsporlu” okumuyor mu; öğretmenleri arasında Fenerbahçeliler, Beşiktaşlılar, Trabzonsporlular, hatta PSG’liler, Monaco’lular yok mu?..
Elbette, “Galatasaray Lisesi Müdürü’nün ‘Fenerbahçeli olması’, müdürlüğü döneminde “kendisinin de katlanamayacağı acı olaylara yol açabilir”; büyük çoğunluğu “Galatasaraylı olan” öğrenciler, her fırsatta “onu hırpalayabilir”; kara mizahtan, melodrama kadar türlü çeşitli senaryolar, Grand Cour’da sahneye konulabilir; onun da sorumlusu “böyle bir tablo içinde bu görevi kabul eden kendisi” ve “Onu “o göreve atayanların” olacaktır!..
Bakalım haber ve iddialar “doğrulanacak” ve “istifa etmiş olsa” da “bir Fenerbahçeli” Tevfik Fikret’in koltuğuna ve Mustafa Cengiz ile Abdürrahim Albayrak’ın yanına oturacak mı?..
Okuyucularım merak etmişlerdir; “Bu konuda sen ne düşünüyorsun Öcal Uluç?”
“Gönlü Galatasaray’dan yana bir spor insanı ve TC vatandaşı olarak soruyorum; “Aslan’ı Kanarya yönetir mi?..”

Acıyana acımazlar!..
Herkes bıktı usandı, en başta da sanıyorum, “bitmek bilmeyen Falcao sorularına muhatap olan” Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz!..
Eee, “Hamama giren terler” hele hele “Hamama coşkuyla, isteyerek ve de ikinci defa girmişse” herkesten fazla da terler; şikâyete de hakkı yoktur!..
Dahası; hem de “Listene Abdürrahim Albayrak’ı koymuş, görev bölümünde ona İkinci Başkan/ Başkan Vekili’ koltuğunu vermiş” isen, her günün yarısı “Hamamdasın” demektir!..
Sevgili Başkan “Aylardır, Falcao ile uğraşıyoruz, arkadaşlarımız canla başla çalışıyorlar” diyorsun; elbette “UEFA ve TFF Mali Fair Play’leri arasına sıkışmışsın, kasada para yok, satmak istediklerin satılmıyor” ve sizler “Falcao gibi” bir “gerçek” dünya starını getirmeye çalışıyorsunuz; elbette uğraşacaksınız!..
Geçen yılın “transfer garabetini” ve de “Şampiyonlar Ligi hezimetini” yaşamamak ve Galatasaray’a da, Fatih Hoca’ya da yaşatmamak için!..
Buraya kadar tamam da, “Abdürrahim gibi bir kardeşimize acımasızlıklar yapıldı” demek, ne demek oluyor?..
Bir Galatasaray Başkanı, “acınacak hâle düşmüş” ve sizden “12 milyon avroluk Falcao masrafından kurtulmak için” yardım isteyen elin Monaco’lu oğluna “Galatasaray’a da, Falcao’ya da, sizlere de ve elbette Abdürrahim kardeşinize de acımamak kozları veren” Abdürrahim Albayrak’ın acınmasını istiyorsa, “bu” kabul edilemez!..
“Falcao kâbusu” Galatasaray’ın yönetimiyle, takımıyla, taraftarıyla üzerine Abdürrahim kardeşin “taraftarlık sırıtışı” yüzünden “bunca süre” düşmese ve kalmasa idi, belki de “Diagne’nin satışı kolaylaşmış” hem de takımın “bütün eksik gedikleri” şimdiye kadar tamamlanmış, Falcao “kaybedilen puanların ‘2’sini atacağı gollerle kazandırmış” olamaz mıydı?..
Sevgili Başkan, “Sen acırsan, sana acımazlar”; zaten her gün yaşıyorsun; acımıyorlar da!..

Ünal Hoca!..
Olmuyor, “perşembe gecesi TV’de seyrettiğim” Trabzonspor’u, gece ekranlarda, ertesi sabah spor sayfalarında “gerçekleri çok acı da olsa söyleyen ve yazan” birkaç istisna dışında “övgülerle ve teşekkürlerle bağrımıza basıyorsak”, artık öğrenmemiz gerekmiyordu ki; yanlış yapıyor ve takımlarımıza da, hocalarımıza da, futbolcularımıza da “iyilik” etmiyoruz!..
O kolu kanadı, hocası, futbolcusu, taraftarı kırılmış AEK, hem de Trabzon’da, Trabzonspor’u evire çevire eliyordu; “bir parçacık şansı olsa” idi!..
Ünal Hoca da, futbolcular da AEK ile oynamadan önce de, oynarken de, “rakiplerini değil, Fenerbahçe maçını düşünüyorlardı” ve neredeyse eleneceklerdi!..
Bir Avrupa maçında “defalarca deneneni ve başarılı olmadığı görüldüğü hâlde gene denemek” ve de “oyuna soktuğu oyuncuyu 36 dakika sonra değiştirmek” Ünal Hoca’nın ne hâlde olduğunu çok iyi gösteriyordu!..
Hoca, “futbolcularını bir yana bıraktım” kendisini bile “AEK maçına konsantre edememiş, hazırlayamamıştı!..”
İnşallah tekrarlanmaz; Fenerbahçe maçının zorluk derecesi “5 üzerinden 3’tü”; şimdi “5 üzerinden 4,5’a çıktı”; hele bir de Abdülkadir Ömür oynayamazsa???..

Armutlar konuşabilseydi!..
Tam bir dramdır; “Mehmet Ekici’nin düştüğü durum!..”
Trabzonspor’dan Fenerbahçe’ye gitmek, Beşiktaş’a gitmemek için yaptıkları spor sayfalarında ve TV’lerin spor programlarında “dizi” olmuştu!..
Sonra… Ne oldu?.. “Gelmek için her şeyi feda ettiği” Fenerbahçe, onu kapının önüne koydu!..
Bütün “genç futbolculara” ders olmalı, Ekici’nin dramı; “Büyük kulüpte onayacağım” hayaline kapılarak “koşa koşa o kapıya gitmek” elbette o gün “düğün bayram” ama ya “acı sonu” düşünüp taşınmamak; işte asıl mesele!..
Ve de… “Olmadan düşmek”; ah armutlar konuşabilseydi!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.