Yanlış taraftasın Hoca'm!..

A -
A +

"Futbolumuzun profesyonelliğe ilk geçiş günlerinde" G.Saray'ın başkanı idi, rahmetli Sadık Giz…  "Galatasaray'ın efsane ve anıt adamlarından biri olan" Gündüz Kılıç için "Ben başkan kaldıkça, bu kulübün kapısından içeri giremez" demiş ve sokmamıştı; o günler ve o günlerdeki olaylar bakımından haklıydı…
Galatasaray camiası da "bu karara saygı göstermişti"; zira "Tüzük çok açık; Galatasaray Başkanı, Galatasaray'ı temsil ediyordu" ve Galatasaray camiasında "Galatasaray'dan daha değerli ve saygı gösterilmesi gereken" başka "Galatasaray damgalı" hiçbir şey, hiçbir kişi yoktu, olamazdı!..
Bugün, "Liseciler'in Galatasaray Başkanı'na karşı açtıkları 'kana kan intikam' kampanyasına "bilerek' ya da 'bilmeyerek' katılanlar" var, camiada, medyada…
"Hatasıyla sevabıyla ölçüldüğünde "sevabı çok ağır basan" bir Başkan'a eleştirilerden çok öte, "onların öncülüğünde reva görülenler" için söyleyeceğim beş kelime var; "insaf, iz'an ve vicdan yoksunluğu!.."
Terazinin bir kefesinde "Galatasaray Başkanı'na ve yönetimine ağır şekilde hakaret eden" Belhanda var… Roberto Carlos'un "İstanbul geceleri flamasını" bugünlere taşıyanlar var… Bir kefesinde de "Galatasaray Başkanı!..
Nedir o "Saha içine kimse dokunamaz" sözleri; "Başkan dokunamaz" ama "Başkan istifa etsin de tüzüğe göre ben de 'seçimsiz başkan olayım" diye yanıp tutuşan" Başkan Vekili hem "söz ile hem de cismen" gelip dokunabilir ve TV'lerde, gazetelerde "Sahaya geldi, futbolcuları topladı, boykotu önledi" haberlerinin kahramanı olur, öyle mi?..
Peki, "o sırada sen neredesin" sevgili Hoca'm; bu görev, bu sorumluluk "asıl" senin değil mi?..
"Şampiyonluğa taşımaya çalıştığın takımının, 8'de 8 yaptığın bir sürecin sonunda" ve gene "geçen sezonki gibi" çöküşü, "6 maçta sadece bir galibiyetle 13 puan kaybediş, hem de düşmemeye çalışan takımlar karşısında", ne demek oluyor?..
Bu tablo içinde, kulüp başkanı gayet halisane "futbolcularını uyararak" "Şeref ve onurlarınızı düşünün, öyle oynayın" diyorsa, "bozulmak, kırılmak, küsmek" neyin nesi oluyor?
Camiaya karşı, üyelere karşı taraftara karşı genel kurullarda, divan kurullarında, tribünlerde ve sosyal medyada hesap sorulan ve hesabı veren, verecek olan "o" değil mi?..
Ne oldu, "başta sen, saha içindekiler uyandı" ve de son 10 haftada Başakşehir'i, Fenerbahçe'yi, Kasımpaşa'yı, Erzurumspor'u, Rizespor'u, Hatayspor'u yenen, Alanyaspor ve Kayserispor ile berabere kalıp, sadece Ankaragücü ve Sivasspor'a yenilen Göztepe, hem de İzmir'de sürklase edildi; kötü mü oldu?..
Ama bazı "büyük" ve "malum" yorumcular (!) bu maçı  ve sonucunu "övgü  dolu ifadelerle" "sadece ve sadece" sana bağladılar; "ışığı tutanı, uyaranı, uyandıranı" yok saydılar, başarıya "ortak bile" etmediler; kahkahalarla güldüm!..
Evet, Galatasaraylısın, hem de büyük başarılara imza atan büyük bir Galatasaraylı. Her türlü sevgiye ve saygıya layıksın. Amma… Kulübün "profesyonel" teknik adamısın, hocasısın!..
Başkan'a karşı çıkacaksan, "imalarla, dokundurmalarla, algı mesajları vereceksen" o görevden istifa eder, "Kulüp ve Divan üyesi olarak" istediğin gibi muhalefet edersin!..
Bilesin ki, "Sen" Adanalı isen, "Mustafa Cengiz" de Gazianteplidir; "teslim olmaz!.."
Nitekim "teslim olmadı" ve hem de kulübün, hatta yönetimin içindeki "bazılarının" kurguladığı "kumpas" üstelik medyadaki yaygaralara rağmen, boşa çıktı. Helal olsun Mustafa Başkan!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.