G.Saray “uçurumda” Genel Kurul yapmamalı!..

A -
A +

Galatasaray Yönetimi'nin "haklı olarak" ‘Genel Kurul’u erteleme kararı almasına kadar, sosyal medyada "Mali Genel Kurul yapılmadan seçimli genel kurul olur mu? Önce Mali Genel Kurul yapılsın, sonra Olağan Genel Kurul" diye kıyameti koparanlar, Başkan Mustafa Cengiz'in "aday olmayacağını" açıklamasından sonra" bu defa ve birdenbire "Seçim 22 / 29 Mayıs'ta yapılmalı" diye kıyameti koparmaya başladılar!..
Neden; zira "Işın Çelebi 'en güçlü aday' olarak" ortaya çıkmıştı. Onun "yeterli imzayı toplamasını, listesini tamamlayıp Divan Kurulu Başkanlığına vermesini ve seçime katılmasını önlemenin peşine düşülmüştü!..
Böylece meydan, Mustafa Başkan da çekildiğine göre, "sosyal medyada, televizyonlarda ve yazılı basına yaptıkları açıklamalarında,' birbirleri için söylenmedik laf bırakmayan" adaylara kalacaktı.
Ben dün sabah saat 08.00 sıralarında bu satırları yazarken, Işın Çelebi henüz "resmî müracaatını yapmamıştı"; saat 18.00'e kadar da "yapabilecek mi" bilmiyorum.
Ama bildiğim bir şey var; "Işın Çelebi adı" anlaşılıyordu ki, üç başkan adayını fena hâlde ürkütmüştü!..
17 Mayıs'a kadar "tam kapanma" içinde olan bir ülkede, "Galatasaray gibi onlarca milyon taraftarı olan bir büyük kulübe, genel kurulda oy verecek üyeleriyle yüz yüze gelinmeyecek bir seçim öncesi geçirecek" ve de belki de "uzatılma ihtimali de bulunan" 17 Mayıs'tan sonra da "yüz yüze toplantılar yapamayacak olan başkan adaylarından birini seçmek" bilmem ki yakışacak mı?..
Ortadaki "seçim öncesi" tablo, âdeta "Alan da kaçan mı" sözünü hatırlatan "nefes nefeslik bir hazırlık sürecini" işaret ediyor.
Bıraktım taraftarı ve camiayı "Galatasaray'ın kaç genel kurul üyesi" acaba "üç başkan adayını" bıraktım "tam olarak" gerçeğini, "şöyle böyle" tanıyor?..
Böyle bir süreçten sonra "seçilecek başkan ve yönetim, Galatasaray'da birlik ve beraberliği nasıl sağlayacak, Galatasaray'ın "önemli idari / mali / sosyal / sportif sorunlarını" nasıl çözebilecek?..
"Doğru olan", ‘Genel Kurul’un "haziranda yapılması" ve de adayların doğru dürüst tertiplenecek yüz yüze toplantılarda, TV ekranlarında, spor sayfalarında bol bol görünerek, konuşarak, Galatasaraylılara, camiaya, üyelere, taraftara ve spor camiasına "kendilerini" tanıtma imkânı bulması" değil miydi?..
Cengiz Başkan'ı kutlarım. Aylardır, "Galatasaray'da başkanlık bayrağını gönül rahatlığı ile devredeceğim bir aday çıkarsa, aday olmayacağım" diyordu. Işın Çelebi "Adayım" dedi, o da sözünü tuttu ve "Aday değilim" açıklamasını yaptı.
Dilerim ki, saat 18.00'e kadar, Işın Çelebi "resmî müracaatını yapmış" olsun!..

Gerçek Galatasaraylı "Öztürk gibi" konuşur!..
Galatasaray'da bir zamanlar "başkan yardımcılığı yapan" ve de zaman zaman "başkan adayı olmaya" da niyetlenen Adnan Öztürk, "Galatasaray'ın bugün içinde bulunduğu durumu" değerlendirirken "Sayın Mustafa Cengiz, çok zor şartlar altında Galatasaray'a hizmet etmiştir ve hak ettiği şekilde onurlandırılarak, teşekkürü sonuna kadar hak etmiştir" demiş.
Sözcü gazetesine yaptığı açıklamada "başkan adaylarına başarılar dilerken" seçim öncesi yaşanan kriz için söyledikleri de çok anlamlı: "Sayın Mustafa Cengiz ve ekibi ile demokratik, insan sağlığını tehdit etmeyen bir ortamda mali genel kurulumuzu yapmalıyız. Kendisine ve ekibine, hak ettiği şekilde teşekkür etmeyi bilmeliyiz. Mali Genel Kurulu müteakiben, seçime hazır bir ortamın oluştuğu anda da, seçimli genel kurulumuzu, camiamıza yakışan bir şekilde yaparız. Mali Genel Kurulu yapmak, camiamıza yeni üye olmuş arkadaşlarımızın da, tartışmasız bir şekilde oy kullanmasını sağlayacaktır. Galatasaray'a yakışan, kriz esnasında bile duruşunu bozmadan, iç çekişmelerin kırıcı olmadığı, mahkemelere gidilmeyen bir yol izlenerek bu dönemi atlatmaktır. Zamana zaman vermeliyiz, asil olmalıyız. Yüzyıllık camiamızda, bir kaç haftanın hesabını yapmanın kimseye faydası yoktur."
Kutlarım Adnan Öztürk'ü… Keşke, o da aday olsaydı!..

Bu geceki maç!..
Beşiktaş "şampiyonluk"; Galatasaray "ikincilik ümidini devam ettirmenin" peşinde!..
"Şampiyonluğu kaybetmesi için inanılmaz gelişmelerin peş peşe gelmesi gereken" Beşiktaş'a "bir beraberlik yetiyor" bu gece…
Galatasaray içinse "galibiyet" tek hedef; "beraberlik", ikinciliği de Kafdağı'nın ardına kaçırır!.. Fatih Hoca, "ikincilik ve Şampiyonlar Ligi elemelerine katılmak için" son kozunu oynayacaktır.
Sergen Hoca, "çok daha rahat", rakibinin "bol hata yapan" defansını "pes ettirmek için" kuracağı 11'ine "Fırsatları değerlendirin" diyecektir!..
Maç öncesi terazim "denge ve beraberlik" ölçüyor; maçı yönetecek hakemlerin de Allah yardımcıları olsun!..

Düşme hattındaki acı gerçek!..
Takım adı vermeye gerek yok. Düşme hattındaki ve hemen üstündeki takımların başına sezonun son haftalarına gelene kadar "kaç hocanın gelip gittiğine bakmak ve saymak" bile "acı gerçeği" anlamamız için yeterli.
Bu tablonun garip ve acayip tarafı ise "aynı" hocaların, hatta "aynı" kulüplerde yıllar ve sezonlar boyu "gel-git-gel" yapmaları!..
Peki, federasyonlar ne yapıyor; bir sezonda "dörtlere, beşlere varan" hoca değişiklikleri için?..
Bu hoca kargaşası içinde "futbolumuzun yerinde bile sayamadığı" ortada değil mi; "Şampiyonlar Ligi puanlama sırasında 11'inciliğe düşmemiz" bir şeyler ifade etmiyor mu?..
Ya "genç ve yıldız adayı" futbolcularımız; "gelen giden hoca fırtınasında" futbolun hangi koyuna sığınacaklar; yazık!..

Şaka!..
Ali Koç, neredeyse takımın tamamını değiştirdi. Sonra hocaları değiştirmeye başladı. Şimdi sıra yönetimi değiştirmeye gelmiş!.. Gazetelerdeki haberlere göre "yepyeni bir liste" yapacakmış…
Hımmm… O da tutmazsa ne olacak ve sıra kime gelecek?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.