Kartal payı Güneş'in...

Öyle deme, güzel maçtı. Diyeceksin doğru dürüst pozisyon yok, 5 gol var.

Bu ligin en "hücumcu" hocası Şenol Güneş, üstelik ev sahibi olduğu bir maça fazlasıyla ihtiyatlı başladı. 

Daha 24.dakikada skor Beşiktaş lehine 2-0 olduğunda hocanın ne yapmak istediği ortaya çıktı.

Eyvallah.

Ama aynı Şenol Güneş, ikinci yarıya Necip'le çıkınca takımın psikolojisini etkiledi.

Çünkü "kontrollü oynamak" başka, "kapanmak" başkaydı.

2-0 oldu mu 2-2?

İlk yarının iki net pozisyonu birbirinin kopyasıydı; birinde Markoviç getirdi, diğerinde Ozan Tufan; her ikisi de Fernandao'ya servis yaptı; birini ıska geçti, birini kaleciye nişanladı Brezilyalı heyula...

Skor hariç bütün istatistiklerde üstün olan Fenerbahçe'de Markoviç'in erken sakatlanıp çıkması, Pereira'nın "ürettiği" Van Persie problemi, Fernandao'nun tutukluğu... hesapları bozdu.

Alper diye bir futbolcu vardı, ne oldu sahi Vitor?

Beş golün dördünün kafayla atılmış olması...Üçünün duran topla gelmesi... İkisinin kendi kalesine atılması... Derbiyi "renklendiren" enstantanelerdi.

Hep iddia ve ısrar ederim; ne idüğü belirsiz beş yabancı yerine, tanınan bilinen biraz pahalı bir yıldız iyidir. Mario Gomez gibi... "En az gayretli olduğu" maçlarından birinde bile 2 gol atıp derbiyi imzalıyor.

Ve...

Şenol Güneş Beşiktaş'ın talihini döndürmeye çalışıyor.

Başarılar hocam!

Halis Özkahya, Ersan Gülüm'ü atamaması dışında fazla hata yapmadı. Maçın ilk golünde Ersan'ın ofsaytını yardımcı hakem kaçırdı.