Hazreti Yusuf’u gören gözler!..

A -
A +
“Bir defasında sormuştum babama. Kim bu Azim Sofu? Her zaman geliyoruz, ziyaret ediyoruz?”
 
Sarıveliler’in Adiller Mahallesini ve oradan yetişen Hak âşığı Azim Sofu’yu anlatmaya yine devam ediyoruz... Herkesin istisnasız ziyaret ettiği kabir Azim Sofu’nun kabriydi… Bir defasında merak edip sormuştum babama. "Kim bu Azim Sofu? Her zaman geliyoruz, ziyaret ediyoruz. Bize akrabalığı var mı?" diye. Babam: "Evlat, âlimin, evliyanın herkese faydası vardır, insanlar onların dirisinden de ölüsünden de istifade ederler..."
Azim Sofu, Adillerdenmiş. Gençliğinde gönlüne ilim öğrenme aşkı düşmüş. Küçükkarapınar’da Fakih Efendi’nin Medresesi’nde okumuş, Sarıveliler’de Kurra Efendi’den okumuş. Daha fazlasını öğrenmek için gayret sarf etmiş. Duymuş ki, Hadim’de Muhammed Hadimî adında bir âlim var. İstanbul’da Murad-ı Münzevî Buharî hazretlerinin talebesi. Silsilesi bu yolla Hindistan ulemasından Muhammed Masum-i Farukî ve İmam-ı Ahmed Rabbanî’ye kadar uzanan bir büyük âlim var.
Âşıka Bağdat sorulmaz derler. İlim aşkı olunca öğrenmek için bileni bulmak gerek. Gözü bir şey görmez olmuş, anne babasını razı edip yola koyulmuş. Hadim'de Muhammed Hadimî gibi bir ilim deryasına talebe olmuş. Yıllarını onun rahle-i tedrisinde feda etmiş...
Günlerden bir gün Muhammed Hadimî hazretleri, geçmiş rahlenin başına açmış Beydavî tefsirinin Şehzade haşiyesini, başlamış anlatmaya... Saatlerce Yusuf Suresini tefsir etmiş. Öğrencileri pürdikkat dinliyor. Odanın içini farklı bir manevi hava kaplamış. Dersi bitirip ayağa kalkınca Azim Sofu’nun o zamana kadar hiç görmediği çok güzel yüzlü bir zat, “Yanımızda mıydın? A mübarek” diyerek kalkmış Muhammmed Hadimî hazretlerini tebrik edip alnından öpmüş. Diğer talebeler dışarı çıkıncaya kadar beklemiş, hocasının yanına yaklaşmış, “Efendim müsaade ederseniz Yusuf aleyhisselamın öptüğü yerden ben de öpmek isterim” demiş. Hocası bakmış, Azim Sofu’da farklı bir durum var, sırlara vâkıf olacak dereceye gelmiş, “Evlat gel önce ben Yusuf aleyhisselamı gören gözleri öpeyim” deyip gözlerinden öpüvermiş...
Azim Sofu, icazet alıp memleketine dönmüş. Ancak insanlar kadr ü kıymetini bilmemiş. Faydalananlar üçü beşi geçmemiş. Ancak insanlar onun kıymetini öldükten sonra anlamışlar. Mezarı Başdere vadisinin ziyaret mahalli olmuş. İnsanlar dirisinden istifade edemedik bari mezarından müstefit olalım demişler. Mevla’m şefaatlerine nail eyleye...
           Prof. Dr. Ali Yılmaz
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.