Yılmaz Öztuna

Hükûmetimiz, dünya barışı havarilerine döndü. Herkesi herkesle barıştırmak istiyor. Irak'ta kan gövdeyi götürüyor. Irak Başbakanı Câferî, sonra Irak Şiileri'nin Sistânî'den sonra gelen lideri Sadr, Ankara'ya gelecek. Güzel öğütler alacaklar. Kendilerine can ve gönülden, samimiyet ve de içtenlikle tavsiyelerde bulunulacak.

Devletler arası savaştan daha kıyıcı olanı iç savaştır. Din savaşından kötüsü mezhep savaşıdır. İç savaşın da, mezhep savaşının da kuralı yoktur. İki taraf, insan ırkının en iğrenç tezahürlerini sergilemekten zerre kadar çekinmez.

Irak'ta Sünnî-Şii savaşının başlaması, dünya barışı için en vahîm, en menfur gelişmedir. Humeynî öğretisi ile Bin Lâdin öğretisi yekdiğerine harb ilân ederlerse, iki taraf da mahv olur. Gezegenimiz, Birleşik Amerika'nın kontrolüne geçer. Acaba hedef bu mu?

Karikatürlü haftalardan sonra HAMAS'la da bir hafta yaşadık. HAMAS konusu sanıyorum Türkiye'de sükûn buldu. Ama Filistin'de şiddet arttırarak sürecektir. Birleşik Amerika ve İsrail uğraşadursun. 19 yıllık tarihinde terör örgütü olarak yaşayan HAMAS, belki 19 yıl çalışılırsa demokratik bir siyasi partiye dönüşebilir. Filistin meselesinin uzun vadeli karakterini kaç defa vurguladık. Clinton bile başaramadı.

HAMAS, Ankara'nın tavsiyelerini dinlemeyecek görünüyor. Bu suretle Filistin meselesinde yeni bir dönem başlıyor. Zira HAMAS, hükûmet kuruyor. Tahran'dan yönetileceği, Şam'daki Muhâberât ve Baas'la sıkı iş birliği yapacağı anlaşılıyor. Bu suretle İran'da Ahmedinecad'ın seçilmesi gibi, Doğu Akdeniz'de de bir oluşum ortaya çıkıyor ki, Washington'a bayram havaları estiriyor. Zira milletlerarası basit kurallara uymayacak bir HAMAS iktidarının, değil Washington ve Tel Aviv'i tatmini, Avrupa Birliği ve Türkiye'de bile tasvibi mümkün değildir.

HAMAS ile iktidar partisi çatısı altında olağanüstü netameli bir dış politika teması gerçekleşti. Dış politikamızda miskinlikten yaka silkmişizdir, bize yaramaz ve yakışmaz.

HAMAS ile İsrail, karşılıklı sert tutum içindeler. HAMAS, ABD ve AB ile İsrail'in terörist örgütler listesindedir. Ankara'da aldığı öğüde uyup İsrail devletini tanıyarak silah bırakmadıkça, İsrail, HAMAS hükûmetini veya-HAMAS'lı bir koalisyonu tanımayacaktır.

HAMAS mensuplarının özel mahiyette AK Parti tarafından Ankara'ya daveti ve Dışişleri Bakanı Sayın Abdullah Gül'le konuşmaları, dünyanın ilgisini çekti. Gerçek bir sürpriz, beklenmeyen bir politik gelişme idi. Birleşik Amerika'da Yahudiler ve İsrail devlet adamları, Türkiye Başbakanı'nın emriyle HAMAS'ın Ankara'ya davetine epey ağır tepki verdiler.

Hafta kapanmak üzere iken dış politikamızda sürpriz, HAMAS liderinin ansızın Ankara'yı ziyaretidir. Ankara, bizim taleplerimize de paralel bulunan ABD ve AB'nin isteklerini Filistin'de seçim kazanan HAMAS'a iletecektir.

Ne oldu da NATO'da stratejik müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri ile Türkiye arasında ilişkiler zayıfladı? Halkımızda Amerika hayranlığının yerini niçin Amerika karşıtlığı almaya başladı?

2007'nin İran yılı olacağını daha geçen yılbaşında yazdım. Karikatür maskaralığı gibi akla gelmez gelişmeler bile, İran'ı gündemin alt sıralarına, hattâ ikinci sırasına düşüremiyor.

Danimarka, karikatür savaşında tek başına kaldı. Müslüman, Hristiyan hiçbir devletten tasvip görmedi. Danimarka ile aynı paralelde bir ülke olan, başında aynı hanedandan hükümdarlar bulunan Norveç bile, Müslümanlardan özür diledi. Kopenhag Kriterlerini hazmetmediği açığa çıkan Danimarka Başbakanı, direndikçe direnmeyi doğru politika sandı. Ama hiçbir ülke onu fikir hürriyetinin şampiyonu kabul ve ilân etmedi.

İkinci Sultan Abdülhamid, dün İstanbul'da, ölümünün 88. yıl dönümü vesilesiyle anıldı. 32 yıl, 7 ay, 22 gün hâkan-halife olmuşsa da, devleti şahsen yönetmesi 30 yıl, 5 ay, 9 gündür.

Dürr-i Şehvâr Sultan, Londra'da 92 yaşında öldü. Bütün Osmanoğulları'na tâziyetlerimi sunuyorum. Sultan, Osman Gazi'den bu yana bütün Osmanoğulları içinde en yaşlısı idi (hayatta kalma rekoru 91 yaş ile İkinci Abdülhamid'in kızı Şâdiye Sultan'da idi.)

İngiltere'nin her çağda en ciddi -adeta yarı resmi- gazetesi The Times (Tayms), Birleşik Amerika'nın İran'a karşı savaş planını açıkladı.

Dünya gündemi iki konuya odaklandı: Karikatür ve İran... İkisi de Müslüman âlemi ile Batı (ABD ve AB) arasında derinlemesine sorunları içeriyor. Biri diğerinden olumsuz içerik taşıyor.

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu yönetim kurulu Viyana'da toplandı. 35 üyenin 27 evet, 3 hayır, 5 çekimser oyu ile İran, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne havale edildi. Suriye, Küba, Venezuela hayır oyu verdiler. Beyaz Rusya, Güney Afrika, Endonezya, Cezayir, Libya çekimser kaldı.

Peygamberimiz, bir buçuk milyar Müslüman için en kutsal kişidir. İslâm dininin kurucusudur. Türk Müslümanlığı'nda, yani İslam'ın Osmanlı'nın yorumlayıp uyguladığı şeklinde, Peygamberimiz'e bilhassa toz kondurulmaz. Her şeyin üzerindedir. Sünni veya Alevi fark etmez.

Tüpraş davası, iktidarla muhalefet arasındaki mal varlığını açıklama konusunu bastırabilir. Türkiye'nin zarara uğramak ihtimali vardır.

İran için sonun başlangıcı değerlerdirmesi mübalağalı bulunabilir. Ancak Amerika'nın İran planının ucu göründü. Bu hususa itiraz mümkün değildir.