Mahalle baskısının tablosu

A -
A +
 
Tam da fethin yıl dönümüydü...
Henüz Ayasofya ibadete açılmamış, hatta kararı bile Danıştay'dan çıkmamıştı.
Acayip bir şey oldu!
Rum ve Yunanların öve öve bitiremediği İBB Başkanı’mız, İstanbul'u borçlu olduğumuz Fatih Sultan Mehmed Han'ın türbesine gitti.
Peşinde 'ajans'ının kamerası vardı.
Ellerini arkadan bağlamış, kasıla kasıla ilerlerken, sol ayağını kaldırıp duvara doğru bir hareket yaptı.
Görüntüden anlaşıldı ki, büyük sultanın eşi Gülbahar Hatun'un türbesine tekme atıyordu.
Rüzgârdan ceket açıldı yalanı falan uydurdular ama her şey ortadaydı.
Üstelik bu görüntü, kendi ajansı tarafından servis ediliyordu.
Nereye ise mesajı!..
***
Bu saygısızlığa tepkiler yükselince PR ajansı yine devreye girdi.
Nasılsa mesaj verilmiş, bu sefer imaj düzeltme çalışması başlamıştı.
Londra ile temasa geçildi.
Aranan hazine Christie's müzayede evinde bulundu.
İBB Başkanı’mız, 25 Haziran'da sosyal medyadan şu müjdeyi verdi;
"Londra'da açık artırma ile satılan, Fatih Sultan Mehmet Han’ın günümüze kadar gelebilmiş üç orijinal portresinden biri olan, İtalyan ressam Gentile Bellini’nin atölyesinden 15. yüzyılda çıktığı tahmin edilen yağlıboya tabloyu İBB olarak satın aldık."
***
Vay, vay, vay!
Bu, iktidara fena goldü!
Ekrem İmamoğlu'nu başkanlığa seçen ittifak bir anda altın bulmuşa döndü.
Hoş, İBB tabloya tamı tamına 935 bin sterlin (o günün parasıyla yaklaşık 8 milyon lira) bayılmıştı ama neyse...
Tarihimiz için feda olsundu...
Tekme ve Yunan medyasına yapılan "Ayasofya'nın açılmasına karşıyım" açıklamalarını unutturacak hamle CHP yandaşlarını bir coşturdu ki, sormayın.
Biz bile inandık kısa süreliğine!
Sonra işin uzmanları sahneye çıktı...
Onlar konuştukça balon söndü.
***
Mesela, sanat tarihi konusunda uzman ve aynı zamanda kendisi de ressam olan bir akademisyenimiz çarpıcı şeyler söyledi.
Bu profesörümüzün ismini yazmıyorum, çünkü birazdan daha özel şeyler anlatacağım.
Önce ne dediğini yazayım, sonra başına gelenleri...
***
Gazetemizin kültür-sanat editörü Murat Öztekin'in röportaj yaptığı profesör özetle şunları söylüyordu;
- Beni birinci derece şüpheye sevk eden şey kavukların ele alınış biçimi oldu. Sanatçının hiçbir resminde de bu şekilde üç boyutlu algılanan bir kavuk yok. O atölyeden çıkan diğer ressamların eserlerinde de böyle bir üslup göremiyoruz.
- İBB'nin aldığı tablo kesinlikle Gentile Bellini'ye ait değil. Bellini'nin atölyesinde öğrencileri tarafından yapılmış olma ihtimali de zayıf. Bu resim, birkaç eskize bakılarak yapılmış potpuri (harmanlama) bir kopyadır.
***
Bunu söyleyen, Türkiye'de resim konusunda otorite sayılabilecek profesörlerden...
Anlattıklarının hülasası, birileri İBB'yi keklemiş, o da bizi.
Buraya kadarını zaten biliyorsunuz.
Peki devamında ne oldu biliyor musunuz?
Bu değerlendirmeyi yapan profesör, birkaç hafta sonra benimle görüşmek istedi.
Buyur ettim.
Perişan olmuş vaziyette, gözyaşlarıyla yaşadıklarını anlattı.
Ait olduğu mahalle 'sen misin bunu söyleyen?' demiş...
Akademisyen çevresi, hatta öğrencileri bile adamcağıza yapmadığını bırakmamış.
O kadar hakarete ve sözlerini değiştirmesi için ağır baskıya uğramış ki, kendisi gibi akademisyen olan eşi bile dayanamayıp evi terk etmiş.
İBB'nin aldığı uyduruk bir tabloyu eleştirdi diye yuvası yıkılma aşamasına gelen profesör, söylediklerine bin pişman edilmiş.
***
"Sizin işiniz insan yetiştirmek ve doğruları öğretmek. Bunu siz söyleyemeyecekseniz, kim söyleyecek hocam?" diye sordum, cevap veremedi.
Tek isteği vardı, ismini ve söylediklerini unutturmak!..
Koskocaman bir profesörün çaresizlik gözyaşlarını izledim dakikalarca.
"Gördünüz mü acı Türkiye gerçeğini?" dedim...
Bu zulüm, bu hakikati örtme baskısı, ülkemizin en büyük belası...
Hem de aydın geçinenlerin eliyle...
Bir azınlık güruh, çok uzun zamandır böyle gücü tutuyor elinde.
Şimdi Erdoğan'ın dirayetiyle mevzi kaybediyorlar ve kim işlerine gelmeyecek bir şey dese topluca linç ediyorlar.
Sorsan hepsi medyada özgürlüğü, toplumda çok sesliliği, üniversitelerde hür düşünceyi bilmem neyi savunur...
O cenahın en büyük yalanı da işte budur.
***
Neyse, tabloya dönelim.
Gözümüz aydın, İBB o tabloyu dün CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun katılımıyla ziyarete açtı.
Bakar bakar iç geçirirsiniz artık.
Çakma tablodaki Fatih'in kavuğuna baktıkça o profesörün anlattıklarını ve başına gelenleri düşünün...
Görün ülkemizdeki asıl tablo neymiş...
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.