Güçlendirilmiş parlamenter sistem de neymiş!

A -
A +
İki yıldır ağızlarında sakız...
Kimi 'iyileştirilmiş parlamenter sistem' diyor, kimi 'güçlendirilmiş'.
Henüz bir dönemini bile tamamlamayan Başkanlık Sistemini yerden yere vurup acilen değiştirmemiz lazım diyorlar...
Bir telaş, bir panik ki, sormayın!
Sanki 50 sene parlamenter sistemi tecrübe etmemişiz, bu sistemin problemli ürünü koalisyonlardan çekmediğimiz yetmemiş de, Türkiye en büyük kötülüğü Başkanlık'ta yaşamış (!)
*
Bunlar ne demeye çalışıyorlar diye epeydir merakla bekliyordum ki, kafalarındakini anlamaya çalışayım, hiç değilse içeriğine ilişkin bilgi edineyim...
İki yıldır ağızlarını doldura doldura konuştukları, hatta "Vatandaşın yüzde 65'i istiyor" falan dedikleri 'güçlendirilmiş' parlamenter sistemle ilgili bir tek ipucu bile bulamadım.
Meğer kendileri de bilmiyormuş (!)
Parlamenter sisteme 'yenilenmiş' biçimiyle dönüşü vadeden ve en çok gündemde tutan İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'e, geçenlerde canlı yayında Fatih Altaylı "Bahsettiğiniz sistem nasıl bir şey?" diye sordu.
Büyük bir umutla kulak kabarttım, "Nihayet" dedim ama heyhat!
"Eski parlamenter sistem gibi düşünülmesin" dedi sadece, ötesi yok.
Hatta kurduğu cümlelerden anladık ki, henüz kendi kafalarında da bir şey netleşmemiş.
Bunlar ayrı çalışıyormuş, CHP ayrı bir şey hazırlamış, Davutoğlu gibi yeni partnerleri bir şeylerin üzerinde kafa yoruyormuş...
Anlayacağınız laga luga...
Akşener, epeyce laf çevirdikten sonra, mevzuyu "Doğru söylüyorsunuz, bunu kamuoyuna anlatmamız lazım" diyerek kapattı.
*
2018'de yaptıkları yeni anayasa çalışmasında -Türkiye'yi 25 bölgeye bölerek özerklik tanımak gibi- HDP'nin istediği her ne varsa en ince detaylarına kadar çalışan ittifak, toplumun önüne en büyük vaat olarak koydukları yeni sistemle ilgili bunca zamandır hiçbir şey yapmamış da, yeni yapacaklarmış (!)
Madem bir şey hazırlamadınız, o zaman iki yıldır niye ekranlarda, grup toplantılarında kafa şişiriyorsunuz?
*
Ben size şu kadarını söyleyeyim;
Bunlar herhâlde, Erdoğan'ın kendi çıtasını yükseğe taşıyarak aslında işini zorlaştırdığı başkanlık sistemini değiştirmeyi, dışarıdan önlerine dayatıldığı için yapmaya çalışıyorlar.
İlk seçimde ezkaza kendi adayları seçilse parlamenter sisteme dönmeyi bunlar da istemeye istemeye hayata geçirmeye uğraşacak.
Çünkü başkanlık sistemi, ülkeyi yönetecek kişiyi belirleme görevini sadece halka veriyor.
Seçilen de vatandaşın dışında kimseye karşı sorumlu olmuyor, başka güç odaklarına eyvallah etmesine gerek kalmıyor.
Gerçekten iş yapmak, Türkiye'ye hizmet etmek isteyen bunu bırakıp da kirli pazarlıkların etkili olduğu parlamenter sisteme dönmek istemez.
Hele süslü lafları bırakıp, getirsinler bakalım çalıştıkları yeni sistemi...
Neyi iyileştirmişler, kimi güçlendirmişler asıl o zaman konuşacağız bunları.
 
****
 
Ha HDP, ha CHP belediyesi
 
Geçen seneki yerel seçimler öncesi az uyarmamıştık...
Nitekim Mehmet Ağar gibi isimler, 90'larda SHP-CHP belediyelerinde karşılaştıkları terör tehlikesine dikkat çekmişti.
İSKİ vurgunu gibi nice yolsuzluklar da cabası.
Gelin görün ki, patates, soğan fiyatları tüm hassasiyetlerin üzerine çıktı.
Ne Pensilvanya'nın tarafı umursandı...
Ne de ittifakın içinde HDP, dolayısıyla Kandil'in yer alması.
Aradan bir buçuk sene geçti.
*
Önce Yalova'daki büyük vurgun patladı.
Güzelim şehir öyle bir yağmalanmış ki, vatandaşa yürüyerek sahil bile kalmamıştı...
Eski Başkan ile birlikte 18 kişi, 21 milyon liralık usulsüzlükten tutuklu.
CHP, hatta Yalova Milletvekili Muharrem İnce bile çıkıp savunamıyor bu adamları, düşünün.
Ataşehir, Esenyurt, Çorlu'da milyonluk vurgun haberleri patlarken, sıra İzmir'in Menemen Belediyesine geldi.
Yönetimin eskisi de, yenisi de CHP'liydi.
Kayıp (!) 171 gayrimenkul ile 18 araç için eski başkan ile tutuklu yeni başkan birbirini suçladı.
Parsadan, ittifakın diğer üyelerinin de haylice pay aldığı, ihtiyacın çok üzerinde personel alımıyla ittifak ortaklarının memnun edilmeye çalışıldığı anlaşıldı.
*
Mesele sadece para değil üstelik...
En nihayetinde Mehmet Ağar'ın dediği yere de geldik.
CHP'li İstanbul Şişli Belediye Başkan Yardımcılarından biri yolsuzluktan, öteki PKK terör örgütüne yardımdan gözaltına alındı.
Bunun ne vahim bir durum olduğu yeterince anlaşılıyor mu?
İstanbul'un göbeğindeki Şişli Belediyesinden PKK terör örgütüne para gidiyorsa bu şu demektir; bu belediyelerin PKK'ya yardımdan dolayı kayyum atanan HDP'li belediyelerden hiçbir farkı yok.
O zaman vatandaşa soralım;
Seçimlerde size vadedilen bu muydu?
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.