Siyaset ile ihanet arasındaki çizgi

A -
A +

Mademki “olmaz” denilenler oluyor…

Size çok uç bir şey söyleyeceğim.

Değil mi ki CHP-İyi Parti ittifakı büyük şehirleri almak için PKK terör örgütünün partisi HDP ve FETÖ desteğiyle amacına ulaştı.

Seçmen de bunda hiçbir beis görmedi ve söz verildiği şekilde HDP’ye belediye şirketlerinde kadrolar açıldı, KHK’lılar işe alındı.

Değil mi ki bu ittifak aynı taktik ve vaatlerle Türkiye’nin yönetimini de almaya çalışacak ve seçmen tabanı bunda da büyük ihtimalle bir beis görmeyecek.

Haydi yine amaçlarına ulaştıklarını varsayalım…

Ya sonra!

           ***

ASLA OLMAZ ama, bir an için şöyle bir senaryo düşünün;

Sonrasında AK Parti de “Mademki…” demiş…

28 Şubat’ta yaşadığı zulme, 15 Temmuz ihanetine rağmen karşılaştığı bu tablo canına tak eden AK Parti tabanı “CHP diktatoryasını” devirmek için ‘ülke ile ilgili bütün hassasiyetlerini bir yana bırakmakta’ bir beis görmemiş…

Hatta HDP’yi sindirebilen CHP ve İyi Parti seçmeninin yaptığı gibi, MHP tabanı da “Önemli olan siyasi sonuç” diyerek bunu göz ardı etmiş ve kapıları ardına kadar HDP’ye açmış!…

Böyle bir tabloda, ülkenin hangi sonuçlarla karşı karşıya geleceğini düşünebiliyor musunuz?

           ***

Senaryoyu ürkütücü ve akıl dışı buldunuz değil mi?

Öyle zaten.

Ama bugün muhalefetin içine düştüğü ve tabanını getirdiği durum işte tam olarak budur.

Merak etmeyin, bu toplumun ülkesinin menfaatlerini siyasetin üstünde tutan liderleri ve seçmenleri var.

Ne AK Parti ve MHP bu zillete sürüklenir ne de tabanları buna en ufak bir müsamaha gösterir.

İşte bu yüzden…

Siyasi hırslar, hiçbir zaman ülkenin güvenliğinin, huzurunun önüne geçmemeli.

Şayet geçiyorsa ona da siyaset denmez herhâlde.

Olan bitene ve olacaklara örnek mi istiyorsunuz?

Diyarbakır Anaları 738 gündür orada!

Not: Şimdi birileri yine “Megri, megri” diye ortaya çıkar. Unutulmasın ki, AK Parti hiçbir zaman HDP ile gizli ya da açık seçim ittifakı yapmadı. Onunla sadece terör örgütüne silah bıraktırma amaçlı masaya oturdu. Olmayınca da zaten gereğini yaptı ve yapıyor.

************

Ne iş mösyö?

Skandalı üç buçuk sene evvel Türk medyasında 4 Şubat 2018 tarihli yazımızda(*) ilk biz gündeme getirmiştik.

Önceki gün Anadolu Ajansı belgelerini yayınladı.

Suriye’nin kuzeyinde çimento üreten Fransız şirketi Lafarge, terör örgütü DEAŞ’ı finanse etmiş!

Hem de Fransız istihbaratının bilgisi dâhilinde…

Aksi zaten düşünülemezdi.

Sadece finansal destekle kalırlar mı?

DEAŞ, buradan temin ettiği çimentoyla devasa tüneller de inşa etmiş.

Tıpkı PKK/YPG’ye verdikleri destek gibi.

Mehmetçik Afrin operasyonu yaptığında karşısına çıkan tünelleri hatırlayın.

Hepsinin altında işte bu karanlık eller vardı.

Şimdi belgeleri çıkıyor ortaya.

           ***

Bölgede bir tek İsrail’e saldırmayan DEAŞ üzerinden nasıl bir oyun kurgulandığını terör örgütü PKK/YPG’nin isim değiştirmiş hâli SDG’nin eski sözcülerinden Talal Silo şöyle anlatmıştı;

  • Rakka’dan çıkarılan DEAŞ’lılar gidecekleri yere ulaştı. Tek kurşun bile sıkılmadı. Ardından Rakka’nın alındığını ilan ettik.

  • Burası anlaşmalı tahliye ettikleri ilk yer değildi, üçüncüsüydü.

Bölgede (daha evvel birbirleriyle çatıştıkları iddia edilen, ancak bütün oyunları bozulan) terör örgütlerinin iş birliği bugün de devam ediyor.

Türkiye ise bütün gücünü ortaya koyarak, güney sınırımızda kurulmaya çalışılan terör devletinin önünü kesti.

Bakın, artık böyle bir tehdidi konuşmuyoruz bile.

Ne zaman konuşuruz, biliyor musunuz?

Fransız’ı, Alman’ı, Amerikalısı bu oyunu oynarken “içimizde” onların sözcülüğünü ve propagandasını yapanlar işbaşına geldiğinde!

Bütün beyanatları, icraatları ortadayken, kimler olduğunu da tekrar etmeyeyim şimdi.

.....

(*) https://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/yucel-koc/600528.aspx

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.