Cumhurbaşkanı Erdoğan, KAAN için geri sayımı başlattı: TSK'ya teslim tarihi için net mesaj verdi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu.

Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan satır başları şöyle:

Bugün itibariyle iktidardaki 23 yılımızı şanla şerefle geride bırakıyor, 24. Yıldan gün almaya başlıyoruz.

3 Kasım 2002 seçimlerinin 23. sene-i devriyesini idrak ediyoruz. İktidardaki 23. yılımızı geride bıraktık. Çok partili demokrasi tarihimizde yeni bir rekora daha imza atmanın gururunu yaşıyoruz. Girdiğimiz tüm seçimlerde desteğini ve duasını eksik etmeyen tüm ferdimize teşekkür ediyorum. Bundan 23 yıl önce milletimizin teveccühüne nasıl mazhar olduysak bugün de aynı gururu, heyecanı yaşıyoruz. Türk milletine hizmet sevdalıyız. Aşkla, şevkle milletimize hizmet üretmeye ve Türkiye'yi büyütmeye devam edeceğiz. 

Büyüyen ve güçlenen Türkiye gerçeğine hem yurt içinde hem de yurt dışında bizzat şahitlik ettik. 

17 Ekim’de İstanbul’da Türkiye – Afrika Ekonomi ve İş Forumu’nun 5.’sini gerçekleştirdik. Kıtayla 2003 yılında 5,4 milyar dolar olan ticaretimiz 2024 yılı sonunda 40 milyar dolara yaklaştı.

Cumhurbaşkanı kabinesi olarak içerde ve dışarda yoğun bir gündemle Türkiye yüzyılını inşa etme mücadelemizi sürdürüyoruz.

Afrika'yla değil körfezdeki kardeşlerimizle de münasebetlerimizi güçlendiriyoruz. 21-23 Ekim tarihleri arasında Küveyt, Katar ve Umman'ı kapsayan körfez ziyaretimiz bu bakımdan oldukça faydalı geçti.

Büyüyen ve güçlenen Türkiye gerçeğine, son toplantımızdan bu yana hem yurtiçinde hem yurtdışında şahit olduk.

CHP'YE DIŞ POLİTİKA TEPKİSİ

Ana muhalefet partisi genel başkanı ülkesini ve hükümetini şikayet etmek için Avrupa kapılarında sabahlarken biz stratejik hamlelerle Türkiye’yi tüm bölgenin cazibe merkezi haline getiriyoruz.

İki alkış almak, bir iki taltif cümlesi duymak, birkaç marjinal tipten destek koparmak uğruna hem başında bulunduğu 100 yıllık partiyi hem de kendisini yabancılar karşısında küçük düşürdü.

SOSYAL KONUT PROJESİ

Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız her iki projemizle ilgili detayları paylaştı, başvurular 10 Kasım 2025 tarihinde başlıyor, kuraları Aralık ayında çekiyoruz ilk teslimatı ise Mart 2027’de Allah’ın izniyle yapacağız.

İstanbul Başakşehir'de Cumhuriyet tarihinizin en büyük sosyal konut projesinin tanıtımını yaptık. Ev sahibi Türkiye diyerek başlattığımız konut projesinde 81 ilimizde toplam 500 bin sosyal konut üreteceğiz.

ALTAY TANKI PROJESİ VE EUROFIGHTER ALIMI 

Bir yandan yerli ve milli savunma projelerimizi süratle devreye alırken aynı zamanda Avrupalı müttefiklerimizle kazan-kazan temelinde savunma iş birliğimizi güçlendireceğiz.

Uzun ve zorlu testlerden başarıyla geçen Milli Muharebe Tankımız Altay’ın kahraman ordumuza ilk teslimatını yaptık.

Hedefimiz 6 ay içinde 250 Altay tankının teslimi.

Yerli ve milli savunma projelerimizi süratle devreye alırken, Avrupalı müttefiklerimizle kazan kazan temelinde savunma işbirliğimizi güçlendireceğiz.

KAAN İÇİN GERİ SAYIM!

Milli muharip uçağımız KAAN'ı belirlediğimiz takvimde Hava Kuvvetlerimizin envanterine inşallah katacağız.

HÜRJET nasıl kendi alanında liderliğe oynuyorsa tüm süreçler tamamlandığında KAAN da aynı şekilde kendi kategorisinde zirveyi zorlayacaktır.

Türkiye, gizli-açık tüm engelleme çabalarına rağmen savunma sanayinde tarih yazmaya devam edecektir.

CUMHUR İTTİFAKI'NDA BİRLİK MESAJI

Cumhuriyet tarihinin açık ara en başarılı kadrosu olarak ittifak ortağımız ve milletimizle beraber Cumhuriyetimizin ikinci asrını ‘Türkiye Yüzyılı’ yapana kadar durmadan, dinlenmeden çalışmaya devam edeceğiz.

TURİZMDE ATILIM!

Anadolu’nun her bir şehri adeta bir açık hava müzesidir ama biz bu eşsiz potansiyeli henüz tam manasıyla değerlendiremiyoruz. Rant hırsı, ihmal veya tedbirsizlik gibi sebeplerle son dönemde yaşanan facialar maalesef sektörümüzün üzerine haketmediği bir gölge düşürdü.

Gerek gözünü para hırsı bürümüş vicdansızlara gerekse bölgemizdeki gerginlik ve çatışmalara rağmen turizm sektörümüzün ilerleyişi sürüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, KAAN için geri sayımı başlattı: TSK'ya teslim tarihi net mesaj verdi.

KARTALKAYA'DAKİ YANGIN FACİASI!

Otel yangını davasının takipçisi olacağız. Mahkeme, Kartalkaya'daki yangın faciasına ilişkin kararını verdi. Umuyorum ki alınan karar yüreklere su serpmişti.

Milletten para kazanan fakat millete hak ettiği hizmeti, güvenliği, konforu sunmakta gerekli özeni göstermeyenlerin tepelerine biniyoruz. Açık söylüyorum bu konuda en küçük bir tavizimiz yoktur ve olmayacaktır.

TERÖRSÜZ TÜRKİYE'DE KARARLILIK VURGUSU 

Terörsüz Türkiye menziline varılınca kazanan 86 milyonun tamamı olacak.

Son 40 yılda çok büyük acılar yaşadık, çok ağır bedeller ödedik, ne ülkemizde ne de komşularımızın topraklarında artık terörün hiçbir çeşidini görmek istemiyoruz.

Kaynaklarımızı eğitime, sanayiye, tarıma, sağlığa, turizme hasılı ekonomik kalkınmaya hasretmek istiyoruz inşallah bunu başaracağız.

İktidar, ittifak ve millet olarak bunu mutlaka gerçekleştireceğiz. İstikbalin mutlu ve müreffeh günlerini birlikte inşa edeceğiz.

Terörle, şiddetle, silahla ve ayrılıkçı gündemlerle hiçbir yere ulaşılamaz, bundan hiç kimseye hayır gelmez.

Ayrılığa düşmeden, birbirimize güvenerek, müştereklerimizi büyüterek, birbirimize empatiyle yaklaşarak parlak yarınlara beraberce yürüyeceğiz.

Kazanan 86 milyonun tamamı olacak.

Sezer Doğru
3 Kasım 2025
Sezer Doğru
'Kendi hatalarının faturasını Türkiye'ye kesemez'! Rekabet Kurumu Başkanı'ndan Ferrero'ya sert eleştiri

Rekabet Kurumu

Başkanı Birol Küle, fındık sektöründeki gelişmelere ilişkin değerlendirmede bulundu.

Sektörde son dönemde yaşanan tartışmaların, yalnızca ticari bir mesele olmadığını belirten Küle,

"Bu konu, üreticinin emeğine sahip çıkma ve adil piyasa düzeninin korunması meselesidir.

" dedi.

Küle, uluslararası basına yansıyan ve Ferrero kaynaklı olduğu anlaşılan son açıklamalarda, Türkiye'nin fındık üreticileri, tüccarı ve piyasa dinamiklerinin haksız şekilde suçlandığını aktararak,

"Ülkemiz 'spekülasyon yapılan bir pazar' gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Oysaki 2024'te Kurumumuz tarafından gerçekleştirilen soruşturma ve neticesinde alınan taahhütler, bunun tam tersini göstermektedir. Dolayısıyla bu yaklaşım, gerçekleri çarpıtmanın ötesinde, Türkiye'nin üreticisine yönelmiş açık bir haksızlıktır."

diye konuştu.

"ALIMI GECİKTİRMESİ FİRMANIN KENDİ TERCİHİ"

Türkiye'de fındık üretiminin, iklim koşulları ve zararlılar nedeniyle bu yıl önemli ölçüde azaldığına işaret eden Küle, "Çiftçi, verim kayıpları yaşamış, buna rağmen özveriyle üretimini sürdürmüştür. Yani ortada iddia edildiği gibi bir 'oyun' yoktur. Çiftçi, doğanın ve piyasanın şartlarına rağmen uyum sağlamaya çalışmaktadır. Arzın azaldığı bir sezonda, üreticinin elindeki ürünü peyderpey satması kadar doğal bir davranış olamaz. Bu sadece Türkiye'ye özgü bir kural değil, ekonominin temel işleyişini bilen herkesin görebileceği, evrensel bir piyasa kuralıdır." değerlendirmesinde bulundu.

#r-1129160#

Küle, şirketin, yanlış stratejisinin faturasını

Türkiye'ye kesemeyeceğini belirterek, Ferrero'nun fındık alımını geciktirmesinin kendi tercihi olduğunu, rakiplerin erken alım yaptığını ve şirketin beklemeyi seçtiğini söyledi.

"ŞİRKETİN PLANLAMA HATASI"

Şirketin, tercihinin sonuçlarını Türk çiftçisine, tüccarına ve Türkiye'nin kurumlarına yıkmaya çalışmasının kabul edilemez olduğunu bildiren Küle,

"Dünya ölçeğindeki bir şirketin planlama hataları varsa o Türkiye'nin sorunu değildir. Varsa hata, bunun muhasebesi kendi içinde yapılmalıdır. Türkiye'yi suçlayarak prestij devşirilmemelidir."

diye konuştu.

Küle, Türkiye'nin fındık üreticisinin "ülkenin alın teri" olduğunu, üreticinin doğayla mücadele ettiğini ve emeğiyle ülkeye değer kattığını ifade etti.

Bugün dünyanın çikolata raflarında görülen pek çok üründe Türk çiftçisinin emeği olduğuna dikkati çeken Küle, "Bu emeği küçümseyen, haksız ithamlarla itibarsızlaştırmaya çalışan hiçbir yaklaşım Türkiye'de karşılık bulamaz." dedi.

"REKABET KURULUNUN SEKTÖRE İLİŞKİN KARAR VE BEKLENTİLERİ NETTİR"

Küle, rekabet hukuku çerçevesinde verilen taahhütlerin belli olduğunu belirterek, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

Rekabet Kurulunun sektöre ilişkin karar ve beklentileri nettir. Kimse, önce söz verip sonra dış basın üzerinden kendi taahhüdünü aşındırma girişiminde bulunmamalıdır. Türkiye'de piyasa tehdit mesajlarıyla değil, hukuk ve kurallar ile işler. Kimse kendini mağdur göstermeye çalışmamalıdır, mağduriyet yoktur.

Türkiye'yi gerekçe gösterip ürün fiyatlarının artabileceği veya içeriklerin değişebileceği yönündeki açıklamalar kabul edilemez. Bu girişimleri fındık arzının sınırlı olduğu bir yılda fındık fiyatlarını baskılama girişimi olarak değerlendirmekteyim.

"PİYASA DÜZENİ MANİPÜLASYONA TESLİM EDİLMEZ"

Küle, ülkenin piyasa düzeninin, hiç kimsenin keyfine göre şekillenemeyeceğine işaret ederek, şunları kaydetti:

Üreticinin emeği korunur. Piyasa düzeni manipülasyona teslim edilmez.

Uluslararası baskı yöntemi işletilemez. Türkiye'nin kurumlarına gölge düşürülemez. Sonuç olarak bir kez daha vurgulamak isterim ki Türkiye pazarında uzun yıllardır faaliyet gösteren Ferrero'nun taahhütlerini eksiksiz biçimde yerine getirmesi, hem ticari etik hem de Türkiye kamuoyu açısından zorunluluktur.

Batıkan Altaş
3 Kasım 2025
Batıkan Altaş
3 Kasım bugün hangi diziler var? Pazartesi akşamı dizileri!

Haftanın ilk iş gününde akşam kuşağını değerlendirmek isteyen izleyiciler, bugün TV’de ne var sorusuna cevap arıyor. 3 Kasım Pazartesi yayın akışı açıklandı. 

PAZARTESİ AKŞAMI HANGİ DİZİLER VAR?

Pazartesi akşamı ulusal kanallar farklı türlerde içeriklerle izleyicinin karşısına çıkıyor. Kanal D’de sevilen dizi Uzak Şehir yeni bölümüyle ekranlarda olurken, TRT 1’de Cennetin Çocukları izleyiciyle buluşuyor. Show TV ise Bereketli Topraklar ilk bölüm tekrarı ekranda yer alacak. 

TV8’de ise MasterChef Türkiye’nin yeni bölümü yer alarak yarışma severleri ekran karşısında toplayacak. 3 Kasım’da dizi ve program çeşitliliği ekranlarda geniş bir izleyici kitlesine hitap edecek.

UZAK ŞEHİR BUGÜN VAR MI, SAAT KAÇTA BAŞLIYOR?

3 Kasım Pazartesi günü Uzak Şehir dizisi Kanal D'de ekrana geliyor. 20.00'de başlayacak ve gece yarısına yakın bölüm sona erecek. Cihan ve Alya'nın hayatını alt üst eden olaylar yaşanırken Boran'ın iyileşip iyileşmediği bu bölüm ortaya çıkacak. 

BU AKŞAM HANGİ DİZİLERİN YENİ BÖLÜMÜ VAR?

Kanal D’nin ilgiyle takip edilen dizisi Uzak Şehir 20.00’de yeni bölümüyle izleyici karşısına çıkacak.  TRT 1’de yayınlanan Cennetin Çocukları ise saat 20.00’de yeni bölümüyle ekrana gelecek. MasterChef Türkiye ise yeni bölümüyle ekranda olacak. 

3 KASIM BUGÜN HANGİ DİZİLER VAR?

3 Kasım Pazartesi 20.00'de ekrana gelen diziler:

TRT 1: Cennetin Çocukları 8. bölüm

Kanal D: Uzak Şehir 36. bölüm

Star TV: Batman Kara Şövalye (film)

ATV: Kuruluş Orhan (tekrar)

Show TV: Bereketli Topraklar (tekrar)

NOW TV: Ben Onun Annesiyim (tekrar)

TV8: MasterChef Türkiye (Yeni Bölüm)

#r-1157178,1157121,1157098#

İrem Öz
3 Kasım 2025
İrem Öz
Fransa Savunma Bakanlığı raporunda Türkiye gerçeği! 'İHA ihracatında dünya liderliğine koşuyor'

Fransa Savunma Bakanlığı’nın Parlamentoya sunduğu 2025 yılı silah ihracat raporu,

Türkiye’nin savunma sanayisinde

 son yıllarda kaydettiği büyük sıçramayı açıkça ortaya koydu.

Rapora göre  Türkiye artık küresel silah pazarında geleneksel devlerle yarışıyor.

"Rekabet ortamı son yıllarda büyük bir değişim geçirdi. ABD, Rusya veya Almanya gibi geleneksel ihracatçıların yanı sıra; Çin, Güney Kore ve Türkiye gibi daha yeni aktörler de silah pazarında her geçen gün daha fazla söz sahibi oluyor." ifadelerine yer veren rapor, bu ülkelerin ürün kalitesini artırarak ve ihracat düzenlemelerinde daha esnek bir model izleyerek küresel ölçekte rekabet gücü kazandığını belirtti.

ANKARA SAVUNMA YATIRIMLARINI HIZ KESMEDEN SÜRDÜRÜYOR

Fransa Savunma Bakanlığı, Türkiye’nin özellikle son on yılda dünyanın en büyük on ihracatçısı arasında “en dikkat çekici ilerlemelerden birini” kaydettiğini açıkladı. "Ankara, silah endüstrisinin gelişimine büyük yatırımlar yapmaya devam ediyor." denildi.

İHA İHRACATI REKOR KIRDI

Bayraktar TB2 ve Akıncı ile küresel pazarda adından söz ettiren Türkiye, Fransa’nın raporuna göre artık savunma sanayiinde bölgesel değil, küresel bir güç.

Raporda şu ifadelere yer verildi:

"Daha sınırlı ölçekte olsa da Türkiye benzer bir ivme içinde ve son on yılda dünyanın en büyük on silah ihracatçısı arasında en dikkat çekici ilerlemelerden birini kaydetti. Ankara, savunma sanayisinin gelişimine büyük yatırımlar yapmaya devam ediyor ve 2024 yılında, 2023’e kıyasla yüzde 80’lik bir artışla yeni bir ihracat rekoruna ulaştı. Bu artışın temel nedeni, özellikle çok sayıda insansız hava aracı (İHA) ihracat sözleşmesi oldu."

TÜRKİYE LEHİNE STRATEJİK TABLO

Fransa’nın raporu, Ankara’nın savunma sanayisinde kendi kaynaklarıyla elde ettiği ivmenin Batı başkentlerinde yakından izlendiğini gösterdi. Türkiye’nin hem NATO içinde hem de bağımsız pazarlarda kurduğu ilişkiler, ülkeyi Avrupa ve Asya arasındaki stratejik köprü konumuna yerleştiriyor.

Muzeyyen Bıyık
3 Kasım 2025
Muzeyyen Bıyık
Ünlü tiyatrocu Ahmet Gülhan hayatını kaybetti

Türk tiyatro ve sinema oyuncusu, tiyatro yönetmeni Ahmet Gülhan 85 yaşında hayatını kaybetti.

#r-1157272#

UMUT OĞUZ DUYURDU

Oyuncu Umut Oğuz sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla haberi duyurdu. Oğuz, "Türk tiyatrosunun en önemli oyuncularından biri, Devekuşu Kabare’nin kurucularından, bilgi deryası güçlü yönetmen,

beni sahnede izleyip oyuncu eden, hayatıma her dokunuşunda kendimi bulduğum efsane adam, manevi babam Ahmet Gülhan’ı kaybettik.

Başımız sağ olsun." ifadelerine yer verdi.

Öte yandan Gülhan'ın eşi Gülümser Gülhan'ın da mart ayında hayatını kaybettiği öğrenildi.

"YUNAN BAYRAĞINI İNDİRTME EMRİNİ BABAM VERMİŞ"

2020 yılında AA'nın sorularını cevaplayan Gülhan, "Tam İstanbullu sayılmayız. Babam Sakarya Savaşıyla, İstiklal Harbine katılmış süvari olarak.

'Atımı bırakmam' diyerek kendi atıyla katılmış.

30 Ağustos'ta Yunanlıları kovalayan 3. Tabur'un çavuşu. Bir de gazi olmuş. 9 gün koştur koştur bütün köyleri yakarak gitmiş Yunan askerleri. Yiyecek yok, ekmek yok.

Atlara kuru üzüm yedirirken onlar da kuru üzüm yiyorlarmış. Bu şekilde İzmir'e inmişler.

Bütün belgesellerde gösterilir, İzmir Sarıkışla'nın tepesindeki Yunan bayrağını indirip Türk Bayrağını çeken manganın emrini babam vermiş askerlerine.

Komutanından emir almadan sen bunu uyguladın diye mahkemeye çıkartılıp ceza olarak 1,5 ay İstanbul'a sürgüne göndermişler.

Kendisi Ürgüp, Kapadokyalı. Askerlikten sonra bir daha köyüne dönmemiş İstanbul'da kalmış" ifadelerini kullanmış.

NASIL KEŞFEDİLDİ?

Keşfedilme hikayesini de anlatan Gülhan ayrıca şunları söylemişti: "Cahide Sonku beni sahnede izleyip ‘Ahmet, oğlum, bayıldım senin oyunculuğuna’ dedi. Biz yeni bir tiyatro kurduk, orada oynamamı istedi. 1967 yılında Haldun Taner, Zeki Alasya ve Metin Akpınar’la birlikte Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nu kurdum. Rıfat Ilgaz’ın Hababam Sınıfı’nı ilk biz oyunlaştırdık. Zeki, Metin ve ben oynadık. O rolleri biz sahneye taşıdık, filmler sonra geldi. Zaman zaman 30, zaman zaman 50, 60 oluyorum. 70’ten yukarı çıkmak istemiyorum ama çıktım."

AHMET GÜLHAN KİMDİR?

1940 yılında İstanbul'da doğan Gülhan; 1967'de Haldun Taner, Metin Akpınar ve Zeki Alasya ile birlikte Devekuşu Kabare'yi, 1978'de Haldun Taner ile Tef Kabare'yi kurmuştu.

Televizyon dizileri ve sinema filmlerinde rol aldı. 1980'li yıllarda TRT'de yayımlanan

Şüpheli Şemsettin dizisinde canlandırdığı Şüpheli Şemsettin karakteriyle tanınır.

Demokrasi Gemisi (1990), Medya Medya Nereye (2000),[8] Matrak Ailem (2004) gibi oyunlar sahneye koydu. TRT kanalı için Şüpheli Şemsettin, Mesela Muzaffer, Hak Dostum (Ramazan programı), Bir Kadın Bir Erkek, adlı yapımları üretti.

2000'li yıllarda

Biz Size Aşık Olduk, Sev Kardeşim, Cümbür Cemaat Ail

e gibi yapımlarda rol aldı.

Sinemada Günahını Ödeyen Adam (1969), Sevgili Bebeklerim (1987), Suluboya (2009), Yeni Hayat (2015), Çalgı Çengi İkimiz (2016), Kardeşim Benim (2016) adlı filmlerde oynadı.

Gözde Nur Bayar
3 Kasım 2025
Gözde Nur Bayar
'Gazze Görev Gücü'nde son durum ne? Bakan Fidan açıkladı

Dışişleri Bakanı

Hakan Fidan

, İstanbul’da Gazze'deki son gelişmeleri değerlendirmek üzere Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya, Katar, Pakistan, Suudi Arabistan ve Ürdün'ün dışişleri bakanları ile toplantı düzenledi.

Bakan Fidan,

"Filistinlilerin gösterdiği irade karşılık bulmalıdır, barışa giden süreç korunmalıdır."

ifadelerini kullanarak, İsrail'in ateşkesi ihlal ettiğini söyledi.

"ATEŞKESİ SABOTE EDEN HİÇBİR EYLEME İZİN VERİLMEMELİDİR"

"İnsani yardımlar depolarda veya kamyonlarda bekliyor."

diyen Fidan,

"Gazze'de ateşkesi sabote eden, barışı baltalayan hiçbir eyleme izin verilmemelidir."

şeklinde konuştu.

GAZZE'NİN YENİDEN İMARI KONUSU MASADAYDI

Gazze’de yeniden toparlanma ve yeniden imar faaliyetleri hakkında da görüş alışverişinde bulunduklarını ifade eden Fidan, şunları kaydetti:

"Özellikle kış aylarının yaklaştığını da dikkate alarak, bu alanda somut adımların hızla atılması gerekmektedir. Gazze’nin yeniden ayağa kalkması, aynı zamanda Filistin halkının umutlarının ve geleceğe dair inancının yeniden yeşermesi anlamına gelmektedir. Toplantıya katılan ülkeler olarak bu konuyu da yakından takip edeceğiz.

Katılımcı ülkeler olarak, Filistinliler arası uzlaşı çabalarının da bir an önce sonuç vermesini ümit ediyoruz. Bu yönde yapılan temasları olumlu karşılıyoruz. Filistinliler arasında sağlanacak birlik, Filistin’in uluslararası toplum nezdindeki temsilini de güçlendirecektir."

'GAZZE GÖREV GÜCÜ'NDE SON DURUM

Gazze'de kurulması planlanan görev gücüyle ilgili konuşan Fidan,

"Uluslararası istikrar gücünün oluşumuyla ilgili, çeşitli görüşmeler ve çalışmalar devam ediyor. Burada ülkelerin üzerinde özellikle durduğu önemli bir konu var: Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla meşruiyet çerçevesi çizilen, görev tanımı yapılan bir gücün oluşturulması meselesi. Bu konuda yapılan birtakım çalışmalar var."

dedi.

"BU ÜLKELERİN ASKER GÖNDERMESİNİN ZOR OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM"

Fidan, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

"Görüştüğümüz ülkelerin ifade ettiği husus şu; bu tanımın içeriğine göre asker gönderip göndermemeye karar verecekler. Yani uluslararası istikrar gücünün (ISF) görev tanımı ve yetkileri ne olacaksa, buna göre ülkeler kararlarını şekillendirecekler. Görev tanımının, asker gönderecek ülkelerin kendi prensipleriyle ve politikalarıyla çatışması durumunda, bu ülkelerin asker göndermesinin zor olacağını düşünüyorum."

"ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMAYA HAZIRIZ"

Bakan Fidan,

"Şarm El-Şeyh’te imza atan dört liderden biriydi Cumhurbaşkanımız. Bu açıkça şunu gösteriyor: Biz barış için elimizi taşın altına koymaya hazırız, her türlü fedakârlığı yapmaya da hazırız. Ancak burada da az önce ifade ettiğim gibi, ortaya çıkacak dokümanların ve çerçevenin bizim de açıkçası destekleyeceğimiz nitelikte olması önemlidir. Dolayısıyla bu konudaki diplomatik temaslarımız ve çabalarımız devam ediyor."

dedi.

Bakan Fidan şu ifadeleri kullandı:

"ABD öncülüğündeki Gazze planının, yerel yönetimin yerine geçecek geçici bir vesayet düzenine dönüşmesine yönelik çok ciddi endişeler dile getiriliyor Sayın Bakan. Bu anlamda, bugün bir araya gelen Müslüman ülkelerin dışişleri bakanları olarak hangi kırmızı çizgiler üzerinde uzlaştınız ki, Filistin halkı kendi kaderini tayin edebilmeye devam edebilsin ve bu hakkı baki olsun?

Öncelikle, hangi doküman hazırlanırsa hazırlansın, hangi girişim yapılırsa yapılsın, birincisi; Filistin meselesinin uzun yıllardır yapılmış ve kabul edilmiş tanımının değişmemesi gerekiyor. Günün sonunda 1967 sınırlarına dayalı coğrafya içerisinde Filistinlilerin bir devlet sahibi olması ve iki devletli çözümün hayata geçmesi, şu ana kadar Filistin sorununun hem uluslararası hukuk hem de pratik açısından tanımlanmış şeklidir. İsrail buna hiçbir zaman razı olmadı, olma yönünde de bir tavır içerisinde değil. Ancak uluslararası toplumun kahir ekseriyetinin kabul ettiği görüş bu, bizim de açıkçası desteklediğimiz görüş budur.

Dolayısıyla, Gazze’de vuku bulan insanlığa karşı suçların sona ermesi ve bir an önce ateşkesin devamının sağlanması, bizim birinci öncelik olarak desteklediğimiz husustur. Fakat bu, umarız geçici bir ara dönem olarak kalmaz. Çünkü Filistin meselesinin genel tanımının, bu süreç bahane edilerek değiştirilmesine izin vermemek gerekiyor. Burada diplomatik ihtimam ve dikkat gerekmektedir."

"YENİ BİR VESAYET DÜZENİNİN OLUŞMASINI KİMSE GÖRMEK İSTEMİYOR"

Gazze’de yeniden yapılanmaya, yeniden inşaya ve nüfusun tekrar yerine dönmesine ihtiyaç olduğunu söyleyen Fidan,

"Halkın yaralarının sarılması önemlidir. Fakat bunu yaparken, sizin de ifade ettiğiniz gibi, yeni bir vesayet düzeninin oluşmasını kimse görmek istemiyor. Gazze’deki yeniden imar, huzur ve güvenliği sağlama yolunda atılan adımların, bu tür bir vesayet düzenine dönüşme ihtimaline karşı ülkelerin çekincelerini dile getirdiğini görüyoruz."

dedi.

Abdullah Aydemir
3 Kasım 2025
Abdullah Aydemir
Tekirdağ'da topraktan servet fışkırıyor! 7 dönümden 3 kilo çıkıyor, kilosu 600 bin TL

Tekirdağ merkez Süleymanpaşa ilçesine bağlı Gazioğlu Mahallesi’nde yetiştirilen safran, bu yıl kilogram fiyatının 600 bin liraya dayanmasıyla "

Altınla yarışan baharat

" olmayı sürdürüyor.

SATIŞLARI GRAM ÜZERİNDEN YAPILIYOR

Trakya’da yeni yeni tanınan safranın üretimi yoğun emek istiyor, her çiçekten yalnızca 3 tel stigma elde ediliyor. Bu nedenle satışlar gram üzerinden gerçekleştiriliyor.

7 DÖNÜM ARSADAN 3 KİLO ÇIKIYOR

7 dönümlük bir araziden en fazla 3 kilogram ürün alınabilen safran, gastronomiden kozmetiğe, tekstilden tıbba kadar birçok sektörde kullanılıyor. Zahmeti ve nadirliği nedeniyle pahalı görünen safran, üreticilere göre aslında "

Emeğin fiyatına denk, hatta ucuz bir şifa bitkisi

" olarak kabul ediliyor.

"YENİ BEREKET SAFRAN"

İki yıldır safran üretimi yaptıklarını söyleyen üretici Ateş Kazımlı, "

Hasat için buradayız ve emeğimizin karşılığını alıyoruz. Safran birçok sektörde kullanılıyor. Özellikle gastronomi ve gıda sektöründe yaygın. Ayrıca ilaç, kozmetik ve tekstil sektöründe doğal boya olarak tercih ediliyor. Sinirleri yatıştırıcı, doğal antidepresan özelliği taşıyor

" dedi.

KİLOSU 600 BİN TL'YE ÇIKACAK

Toplamda 7 dönüme yakın bir alan işlediklerini belirten Kazımlı, "Burasını halka açtık, isteyen gelip safranı tanısın, görsün istiyoruz. Çünkü Trakya’da henüz çok bilinmiyor. İlk sene 100 kilo soğan ektiğinizde yaklaşık 400 gram baharat alırsınız. İkinci sene bu verim iki katına çıkar.

Bu yıl toplamda 7 dönümlük alandan 2,5 ile 3 kilogram arasında ürün bekliyoruz. 2024-2025 döneminde kilogramı 400 bin lira civarındaydı ama bu sene 500 ila 600 bin liraya çıkması bekleniyor.

Gramı 400 liradan başlıyor. Kaliteyi, hasat ve kurutma aşamasındaki özen belirliyor" ifadelerini kullandı.

"BİR ÇAY BARDAĞINA 2 TEL YETERLİ"

Bir diğer yetiştirici Tayfun Çakırlar ise, "İki yıldır hasat yapıyoruz. Bu yıl çiçekleri biraz beklettik, gelen misafirlere de hasat deneyimi yaşatıyoruz. Normalde her gün sabah erken saatlerde topluyoruz. Kilosu 400 bindi, şimdi 500-600 bin liraya kadar çıktı. Ancak bu

kilo kilo tüketilen bir ürün değil. Bir çay bardağına 2 tel yeterli. Tek tek elle toplanan bir ürün olduğu için bana göre pahalı değil, tam tersine ucuz bile sayılır"

diye konuştu.

Sevda Altunbaş
3 Kasım 2025
Sevda Altunbaş
Faiz indirimi için ‘kasım’ detayı! Ekim enflasyonu, TCMB için ne anlama geliyor?

TÜRKİYE GAZETESİ/Ekonomi Servisi-

Türkiye İstatistik Kurumu tarafından bugün açıklanan ekim

enflasyon

u aylık %2,55 olarak, tahminlerin altında geldi. AA Finans anketine katılan ekonomistler, aylık TÜFE’de %2,69 artış öngörmüştü.

Yıllık TÜFE de %32,87’ye gerilerken, rakamalar, dezenflasyon sürecinin devam ettiğini gösterdi. Son durumda politika faizi ile enflasyon makası da 6,63 puan seviyesinde konumlandı.

#r-1157262#

“SIKI POLİTİKA” VURGUSU

Ekim ayındaki son PPK toplantısının ardından TCMB tarafından yapılan açıklamada,

"Kurul, politika faizine ilişkin atılacak adımları; enflasyon gerçekleşmelerini, ana eğilimini ve beklentilerini göz önünde bulundurarak, ara hedeflerle uyumlu biçimde, dezenflasyonun gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirleyecektir. Enflasyon görünümünün ara hedeflerden belirgin bir biçimde ayrışması durumunda, para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır."

denilmişti.

TCMB NE YAPACAK?

Ekim enflasyonunun belli olmasının ardından dikkatler TCMB’ye çevrilirken; yılın son faiz kararı toplantısının 11 Aralık’ta gerçekleşeceği, bu tarihe kadar kasım enflasyonunun da belli olacağı ifade ediliyor.

Analistler, TCMB’nin ekim ve kasım ayına ait her iki enflasyon verisini birlikte değerlendirilerek karar alacağını, mevcut durumda faiz indirimi için alan olduğunu; ancak kasımda enflasyonun daha düşük gelmesi halinde, bunun, faiz indirimi beklentilerine de daha pozitif yansıyabileceğini aktarıyor.

#r-1157261#

POLİTİKA FAİZİ YÜZDE 39,00

Eylül ayı enflasyonunun tahminlerin üzerinde gelmesinin ardından, geçen ayki PPK toplantısında TCMB 100 baz puanlık sınırlı bir indirime giderek, politika faiz oranını %39,50 seviyesine çekmişti.

PPK karar metninde

"Enflasyonun ana eğilimi eylül ayında yükselmiştir. Son döneme ait veriler talep koşullarının dezenflasyonist düzeyde olduğuna ancak dezenflasyon sürecinin yavaşladığına işaret etmektedir. Başta gıda olmak üzere son dönem fiyat gelişmelerinin enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları kanalıyla dezenflasyon süreci üzerinde oluşturduğu riskler belirginleşmiştir."

ifadelerine yer verilmişti

4. ENFLASYON RAPORU

Öte yandan Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) bu yılın 4. Enflasyon Raporunu İstanbul'da açıklayacak. Başkan Fatih Karahan, 7 Kasım 2025 Cuma günü saat 10.30'da İstanbul Finans Merkezi TCMB Yerleşkesinde konuyla ilgili bilgilendirme toplantısı düzenleyecek.

TCMB, yılın 3. enflasyon raporu toplantısında, 2025 yıl sonunda enflasyonun yüzde 25 ile yüzde 29 aralığında olacağı öngörüsünde bulunmuştu. Piyasalar bu toplantıda, tahminlerde olabilecek muhtemel revizyonları da dikkatle takip edecek.

Ömer Faruk Bingöl
3 Kasım 2025
Ömer Faruk Bingöl
Geçimini hanımıyla evde ördüğü çoraplarla sağladı! Abdülaziz Bekkine Eyüpsultan'da yad edildi

Yakın tarihin önemli isimlerinden Abdülaziz Bekkine Efendi'nin Edirnekapı Sakızağacı Mezarlığı'ndaki kabrinde sevenleri dua etti ve Kur'an-ı Kerim okudu.

Ziyaretin ardından gazeteci yazar Mehmet Nuri Yardım'ın moderatörlüğünde Yeni Dünya Vakfı'nın Eyüpsultan'daki Genel Merkezi'nde  "Eyüpsultan'ın Ebedi Sakinleri" kapsamında anma programı gerçekleşti. 

Yardım, Abdülaziz Bekkine gibi büyük şahsiyetlerin kolay yetişmediğini belirterek,

"Nurettin Topçu gibi büyük bir mütefekkiri yetiştiren bir zat"

diyerek onun Türk fikir hayatına olan katkılarını vurguladı.

Abdülaziz Bekkine'nin gençlik yıllarından...

"DEVLET MAAŞ BAĞLAYINCA FAKİR, FUKARAYA DAĞITTI"

Konuşmacılardan Ebubekir Erdem'in Nurettin Topçu'nun en yakın talebelerinden, Abdülaziz Bekkine'nin de Nurettin Topçu'nun hocası olmasından dolayı onu en iyi anlatacak isimler arasında yer aldığı söyleyen Yardım, sözü Erdem'e bıraktı.

Yayıncı Ebubekir Erdem, Abdülaziz Efendi hakkında rahmetli hocası Nurettin Topçu'dan çok şey dinlediğini belirterek,

"Allah ondan razı olsun. Hayatını anlamaya çalıştığım zaman, 'Bugüne kadar niye daha az anladım.' diyerek Allah için kendime kızdım. Çok mübarek, çok özel bir şahıs."

ifadesini kullandı.

#r-1155692#

Kazanlı zengin bir ailenin çocuğu olan Abdülaziz Efendi'nin, İstanbul Mercan'da 1895'te dünyaya geldiğini ve küçük yaşlardan itibaren ilim tahsiliyle meşgul olduğunu aktaran Erdem, şunları kaydetti:

"Abdülaziz Efendi'nin çok özel hasletleri var ve bu babasının da dikkatini çekiyor. Küçük yaştan itibaren Kur'an-ı Kerim ve din ilimlerine alaka duyuyor. Babasının 12'si kız 16 çocuğu var. Diğerlerini çalıştırdığı halde babası, Abdülaziz Efendi'yi pek fazla işle ticaretle meşgul etmiyor, daha fazla ilimle fikirle uğraşmasını istiyor. Babası buradan Ayvalık'tan, Edremit'ten, Marmara Bölgesi'nden Zeytinyağı toplayarak Kazan'a göndererek ticaret yapıyor."

Abdülaziz Bekkine'nin Edirnekapı Sakızağacı Mezarlığı'ndaki kabri

Erdem, Abdülaziz Efendi'nin ailesiyle birlikte 1908 sonrasında Kazan'a dönmek zorunda kaldığını, anne ve babasının vefatı sonrasında kardeşleriyle Bakü ve sonra Batum'a, oradan da deniz yoluyla 1921'de tekrar İstanbul'a geldiğini anlattı.

İstanbul'da babasından kalan han ve dükkanları işletmeye çalıştığını fakat bu işi uzun süre devam ettirmediğini dile getiren Erdem, Bekkine'nin hayatına ilişkin şunları söyledi:

"Çocuk yaşından itibaren yardımsever, fazla dünyevi işlere yönelmeyen bir insan. Babasından kalan hanın gelir ve kiralarını kardeşlerine bırakıyor ve tekrar ders almaya başlıyor. Beyazıt'ta ilk dersini alıyor. Bu yıllarda medresede

Mehmed Zahid Kotku

ile arkadaş oluyor. Birlikte Gümüşhanevi Dergahı'na gidiyorlar. Mustafa Feyzi Efendi'nin elini öpüp dizinin dibine çöküyor ve rahle-i tedrisinden geçiyor. Şeyhini takip ettikten sonra 1922'de

Ramuzü'l-ehadis kitabını anlatma ve okutma icazeti

alıyor. Aynı zamanda da tebliğ vazifesi yapıyor. Son derece yardımsever, dünya ile hiçbir işi olmayan çok özel bir zatı muhterem. 1934'te devlet maaş bağlayınca maaşını kendi harcamayan, fakir, fukara, düşkün, çevredeki herkese yardımla dağıtan özel bir adam. Kendi geçimini hanımıyla beraber evde ördüğü çoraplarla, eldivenlerle satarak sağlıyor."

Erdem, Abdülaziz Bekkine'nin üniversiteye giden gençleri davet ederek onlarla sohbet halkaları kurduğuna işaret ederek, "

Necmettin Erbakan, Nurettin Topçu

,

Sabahattin Zaim'in amcası

gibi isimlerin yanı sıra genç bir lise öğrencisi olan rahmetli

Orhan Okay

ağabeyimiz de yine o rahleye gidenler arasında. Daha çok soru-cevap şeklinde kurulan geniş halkalar sabahlara kadar sürüyor. Kapısı devamlı açık, ışığı hiç sönmeyen gelen herkesle sohbet eden ve bu hizmetine devam eden bir mübarek zat." değerlendirmesini yaptı.

#r-1072407#

"GÜMÜŞHANEVİ TEKKESİ'NİN GÖZDESİYDİ"

Yazar Dursun Özer de Abdülaziz Efendi ve Hasib Efendi'nin dervişi Mehmet Sırrı Tüzer'den, Abdülaziz Bekkine'ye ilişkin dinlediklerini ve sohbetlerde aldığı notlardan çeşitli hatıraları paylaştı.

Gümüşhanevi Tekkesi'nde Şeyhi Mustafa Feyzi Efendi'nin talebesi olan, 6 yıl kaldığı tekkede Hasib Efendi ile de tanışan Abdülaziz Efendi'nin İstanbul'da ilim yolunda ilerlerken yaşadıklarını anlatan Özer, "Abdülaziz Efendi bir kere Gümüşhanevi Tekkesi'nin gözdesiydi, öyle boş biri değil. Müthiş bir zekası var. Abdülaziz Efendi'nin kerameti yanında zekası da müthiş." diye konuştu.

Konuşmacıların soruları cevaplamasıyla devam eden program, katılımcıların hatıra fotoğrafı çektirmesiyle sona erdi.

Ebubekir Erdem

 

Ali Tüfekçi
3 Kasım 2025
Ali Tüfekçi
Heybeliada’da statü muamması! Tartışmaların odağındaki Ruhban Okuluna yıllar sonra ilk giren Türkiye Gazetesi oldu

KORAY ERDOĞAN -

İstanbul Heybeliada’daki

Ruhban Okulu

, Türkiye’nin çözümsüzlüğe terk edilen konularından biri. 1971 yılında kapatılan okul, geçen yıl restorasyona alındı. Tadilat çalışmasında sona gelindi. Ancak okulun ne olacağıyla ilgili tartışma sürüyor. Mesele, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump’ın görüşmesinde de gündeme geldi. Erdoğan “Üzerimize ne düşerse yapmaya hazırız” mesajı verdi.

Türkiye’de bir kesim okulun açılmasından yana. Bir kesim Lozan Antlaşması ve laiklik ilkesi gereği bunun mümkün olamayacağını söylüyor.

Bir kesim Batı Trakya’da ilahiyat fakültelerinin kurulmasına izin verilmediğini hatırlatarak mütekabiliyet istiyor. Patrikhane’ye tavırlı bir kesim de “casusluk okulu” diyerek toptan karşı çıkıyor.

Biz de bu tartışmaların gölgesinde yarım asırdır sessizliğin hâkim olduğu Heybeliada Ruhban Okulunu ziyaret ettik, yıllar sonra kampüsü ve sınıfları görüntüledik, yetkilileri dinledik.

#r-1157214#

SENEYE TAMAM

Aya Triada Manastırı Başrahibi ve Aravissos Piskoposu Kassianos (Vasili Nikolar), okulun geleceğine dair sürecin şu aşamada Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ile yürütüldüğünü söyledi. Restorasyonun 2026’da tamamlanmasının planlandığını aktaran Kassianos “Okulun açılmasından önce bazı şeylerin tamamlanması gerekiyor. Millî Eğitim Bakanlığı’nın ardından şu anda Yükseköğretim Kurulu ile görüşmelere devam ediyoruz. Önceliğimiz, okulun ne olarak eğitim-öğretim hayatına başlayacağına karar verilmesi ve gerekli prosedürlerin tamamlanması” dedi.

BUTİK ÜNİVERSİTE MODELİ

Daha önce Türk ve Yunan basınında devlet üniversitelerine bağlı bir enstitü, vakıf üniversitesi çatısı altında bir ilahiyat fakültesi ya da meslek yüksekokulu gibi formüllerin konuşulduğuna yönelik haberler çıkmıştı. Kulislerde en güçlü seçeneğin “özel statülü bir üniversite modeli” olduğu konuşuluyor.

Piskopos Kassianos bu konuda “Özel statülü bir üniversite seçeneği üzerinde görüşmeler sürüyor. Ancak özel üniversite açmak için gerekli prosedürlerin de Ruhban Okulu özelinde hazırlanması gerekiyor. Ruhban Okulu’nun kuruluşundan itibaren öğrencilerinden ödeme alarak onları okuttuğu bir ortam olmadı. Şu anki restorasyon projesi kapsamında yer alan odalarda öğrenciler konaklayacak, günde üç öğün yemek yiyecekler ve burada eğitim alacaklar. Bu öğrencilerden ödeme alınmayacak. Bu da diğer özel üniversiteler gibi bir kurum olamayacağı anlamına geliyor” değerlendirmesini yaptı.

#r-1157215#

YABANCI ÖĞRENCİ ALINACAK MI?

Kassianos, YÖK’ün normal bir özel üniversite için istediği açılış şartlarının Ruhban Okulu’nun işleyişiyle uyumlu hâle getirmesi için de görüşmelerin sürdüğünü belirtti. Kassianos yurtdışından gelecek öğrenci ve akademisyenler konusunda şu açıklamalarda bulundu: “Bu okul uluslararası nitelikte eğitim verecek bir kurum. 1971’e kadar da Türkçe dersler dâhil olmak üzere geniş müfredatıyla birçok din adamı yetiştirdi. Burada okuyacak her öğrenci elbette Türkiye’nin dili, dinî bayramları, millî değerleri ve kültürü hakkında bilgi sahibi olmalı.

Okulda çalışmaya başlayacak akademisyen ve öğrencilerin tamamının güvenlik soruşturmalarının Türkiye Cumhuriyeti’nin ilgili kurum ve kuruluşları tarafından yapılması bizi mutlu eder.

Biz de okulumuzda okuyacak öğrencilerimizi ve çalışanlarımızı bu yönden tanımak isteriz.”

AKADEMİSYEN İHTİYACI

Kassianos, Heybeliada Ruhban Okulu’nun bir butik üniversiteye dönüşmesi durumunda akademisyen ihtiyacının nasıl karşılanacağıyla ilgili sorumuza da “Yabancı akademisyenlerin burada kesinlikle çalışması gerekiyor. Yurt dışından eğitim için gelecek akademisyenlerin çalışma ve oturma izni gibi konular da ayrıca düzenlenmeli. Burası eğer bu şekilde açılırsa butik bir üniversite olarak çalışacak, az öğrenci kontenjanıyla din adamı yetiştirecek. Yakın zamanda Patrik Bartholomeos’un Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesini bekliyoruz. Sürecin bundan sonra daha da netleşeceğine inanıyoruz” cevabını verdi.

Eski hali

#r-1157217#

YANDI, YIKILDI, KAPANDI

Heybeliada Ruhban Okulu’nun bulunduğu arazi, 9. yüzyıldan beri Aya Triada Manastırı’na ait. Manastır idarecileri bir okul yaptırmak için 1772’de dönemin padişahından izin aldı. Okul, 1821’de çıkan yangın sebebiyle ancak 1844 yılında açılabildi. 1894’teki büyük İstanbul depreminde bina tamamen yıkıldı. Sultan II. Abdülhamid’in izniyle okul yeniden yapıldı ve 1896’da açıldı. 2 bin 360 metrekare alana yapılan bina inşaat masraflarını üstlenen Pavlos Stefanovic’in isminin Yunanca baş harfi (Pi sembolü) şeklinde tasarlandı. Kurum, Osmanlı arşivlerinde Papaz Mektebi, Rum Milletine Mahsus İlm-i Kelam Mektebi, Ruhban Mektebi ve Büyük İsa Kiliseleri Teoloji Okulu gibi ifadelerle tanımlandı.

Millî Eğitim Bakanlığı’nın 1951 tarihli yönetmeliğinde ise “Heybeliada Rum Rahipler Okulu” ifadesi kullanıldı. Lozan Antlaşmasıyla yabancı okulların Türk eğitim sistemine uygun çalışmasına karar verildi. 1971 yılında Anayasa Mahkemesi kararıyla kapatıldı. Kararın ardından manastır içerisinde sadece “Heybeliada Özel Rum Erkek Lisesi” eğitim-öğretim hayatına devam etti. 1991’de Bartholomeos patrik olunca okulun açılması girişimlerine başladı. Kuruluşundan bu yana bin civarında mezun veren Ruhban Okulu, 35 yıldır tartışılıyor. Piskopos Kassianos “Patrik Bartholomeos 1991’de göreve geldiğinde ben bir öğrenciydim. İlk konuşmasında oradaydım. O konuşmada Ortodoks dünyasına ve Türkiye’deki azınlık toplumuna verdiği tüm sözleri tuttu; o sözlerden sadece bu kaldı. En büyük ümidim bu okulun tekrar açılması ve koridorlarında öğrencilerin seslerini duymak” diye konuştu.

SINIFLAR HAZIR

Restorasyon öncesi fotoğraflarla karşılaştırıldığında yapının durumunun tamamen değiştiği, hem lise hem üniversite için restore edilen sınıfların, sıraların son durumunun eğitime hazır olduğu görülüyor. 100 binin üzerinde esere sahip kütüphane ve taş koridorlar, yarım asırlık bir boşluğun ardından yeniden canlanmaya hazırlanıyor.

#r-1157212#

Cüneyt Akçatepe
3 Kasım 2025
Cüneyt Akçatepe
Uzmanı uyardı! Bir ayağınız diğerinden büyükse dikkat

Genelde tek bacak ya da tek kolda yavaş yavaş artan bir şişlikle kendini ifade eden

lenfödem

hastanın geçirdiği bir ameliyat, burkulma, ayak parmaklarına mantar ya da enfeksiyon sonrasında ortaya çıkabilir. 

PANTOLON BİR BACAĞI SIKIYORSA…

Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Cafer Abbasoğlu, "Ayakkabı-çizme bir ayağa dar geliyorsa, pantolon bir bacağı sıkıyorsa, aynı yüzük bir ele olurken diğerine olmuyorsa hastalar mutlaka bir kalp damar uzmanına başvurmalıdır" dedi.

VÜCUT DİRENCİ DÜŞENLERİ TEHDİT EDİYOR

Vücut direncinin düşmesinin önemli bir etken olduğunu belirten Abbasoğlu, "Enfeksiyon ya da travma sonucu lenf düğümlerinin zedelenmesi ve doku içinde lenf sıvısının birikmesiyle ortaya çıkan şişlik aynı zamanda bu bölgeyi enfeksiyonlara hassas hale de getirir. Doppler ultrason ile yaptığımız muayenelerde lenf yollarındaki genişlemeyi kolaylıkla görüyoruz. Özellikle vücut direnci düşük hastalarda, ayak parmaklarının terlemesi, kaşınması sonrası bölgeye enfeksiyon ya da mantar yerleşebilir. Lenf yollarını daraltan bu enfeksiyon hastaların 40 derece ateş ve hayati tehlikeyle hastaneye yatmalarına da yol açabilir" dedi.

BELİRTİLER NELER?

Özellikle kalp hastalarının ayak bileklerini çalıştıracak hareket ya da yürüyüşleri ihmal etmemesi gerektiğinin altını çizen Cafer Abbasoğlu, "Meme kanseri ameliyatları sonrasında koltuk altındaki lenf bezleri de alındığı için kollarda şişme ortaya çıkabilir. Bu da lenfödemdir ve tedavi edilmelidir. Yaz mevsiminde şişlikler daha da artabilir. Bu hastalar, parmak aralarının terlemesi ya da ıslak kalması, ayakkabı vurması, sinek-böcek ısırıkları, ayakta kesiklerin oluşması gibi durumlara karşı dikkatli olmalıdır. Bu durum lenf yollarında enfeksiyona yol açabilir. Kızarıklık ve şişlik daha artar. Piknik ya da tatilde ayaklarınızı vurulma, çizilme ya da ıslak kalmaya karşı koruyun" dedi.

LENFÖDEMDE TEDAVİ YÖNTEMİ

Hastaların konforunu bozmadan düşük enerjili laser- oksijen tedavisi ile sonuç aldıklarını belirten Abbasoğlu, "Bu tedavi, hücrelerin enerji üretim merkezleri olan mitokondrilerde oksijen kullanımını artırarak doku onarımını ve iyileşmeyi destekler. Böylece ödemli bölgelerde hücre yenilenmesi ve iyileşme süreçleri hızlanır. 6 farklı renkteki düşük enerjili laser uygulaması ile hastanın düzgün çalışmayan lenf düğümleri ve tıkanmış lenf yolları genişletilirken buradaki lenf akışı normale döndürülüyor. Mikrosirkülasyonu iyileştirerek dokulara daha fazla oksijen ulaşmasını sağlar ve ağrıyı hafifletir. Bu sayede hastalar hem fiziksel rahatlama yaşar hem de günlük aktivitelerinde daha aktif hale gelir. Hasta arka arkaya gerçekleşen 10 günlük tedavide daha seanslar devam ederken bile şişliğin indiğini görüyor. Son zamanlarda dünyada hızla yaygınlaşan bu tedavinin herhangi bir yan etkisi yok. Her yaştan herkese uygulanabilir. Her mevsimde yapılabilir. Tedavisi olmadığı söylenmiş, sadece çorap verilip gönderilmiş ancak çözüm bulamamış hastalar da bu yöntemle ayaklarını, kollarını rahatlıkla eskisi gibi kullanabilir. Hemen tedavi sonrasında şiş bacakta 2 cm’e varan incelme görüyoruz. Sonrasında hareketli olur, çoraplarını giymeye devam ederse incelme de devam eder. Tedavinin çalışma prensibinde Laser ışınları kana emdirilerek kan hücrelerini etkilemesi sağlanıyor. Yani seanslar bitse de aslında iyileşme ve koruma süreci sürüyor. Bu arada hasta tansiyon ya da şeker hastası ise tedavi sonrasında bu hastalıkların oluşturabileceği olumsuzluklardan da korunması gerekir. Yani tansiyonunu ve şekerini kontrol altında tutmalıdır. Eğer sürece dikkat ederlerse hastalık tekrar etmeyecektir" dedi.

#r-1131683#

Melin Öztürk
1 Kasım 2025
Melin Öztürk
Avrupa Ligi zaferi de olan kariyer bitti! 26 yaşında futbolu bıraktı, fotoğrafçı oldu

Tottenham Hotspur

'lu eski kaleci

Alfie Whiteman

, Mayıs 2025'te Manchester United'a karşı kazandıkları UEFA Avrupa Ligi şampiyonluğundan birkaç hafta sonra emekli oldu. Henüz 26 yaşında olmasına karşın yeşil sahalara veda kararı alan Whiteman,

artık fotoğrafçılık yapıyor. 

Fotoğraf: Alfie Whiteman Instagram

WHITEMAN'IN FUTBOL KARİYERİ

İngiliz ekibinin altyapısına 2015 yılında katılan Whiteman, İsveç ekibi

Degerfors

'ta kiralık olarak top koşturduktan sonra Tottenham'a döndü. 2020 yılında

Jose Mourinho

döneminde ilk defa A Takım'la maça çıktı. 2024'te

Ange Postecoglou

yönetiminde UEFA Avrupa Ligi kazanan kadroda yer almasına rağmen forma şansı bulamaması ve

sezon sonunda kulübün kendisini serbest bırakması

üzerine bambaşka bir mesleğe yönelmeyi seçti.

https://x.com/SpursOfficial/status/1984214241742610572

"GENÇ YAŞLARDAN İTİBAREN İÇİMDE 'BU KADAR MI' HİSSİ VARDI"

Futbolun kendisini mutlu etmediğini fark ettiğini vurgulayan Whiteman, "

17-18 yaşlarındayken, pansiyonda yaşarken içimde 'Bu kadar mı?' diye bir his vardı. Antrenmana gidiyor, eve dönüp oyun oynuyordum. O zaman bile mutlu olmadığımı anlamıştım

" ifadelerini kullandı.

"FUTBOL KISA BİR KARİYER"

Futbol kamuoyunda şaşkınlık yaşatan kararının ardındaki nedeni paylaşan Alfie Whiteman, "

Ne kadar başarılı olursanız olun futbol kısa bir kariyer. Artık bu alanda kalmak istemediğimi biliyordum. Gerçekten keyif aldığım, üretici insanlarla çevrili olduğum bir iş yapmak istedim. Onlardan ilham alıyorum

" şeklinde konuştu. 

Fotoğraf: Alfie Whiteman Instagram

 

Gökhan Karataş
1 Kasım 2025
Gökhan Karataş
Avustralyalı iki askerin 109 yıl önce denize attığı mektuplar ortaya çıktı!

Batı Avustralya eyaletine bağlı Esperance bölgesi yakınlarındaki Wharton Plajı’nda Brown ailesi, karaya vurmuş cam bir şişenin içinde iki farklı mektuba rastladı. Şişedeki mektupların, 27 yaşındaki Er Malcolm Neville ile 37 yaşındaki Er William Harley tarafından,

15 Ağustos 1916’da

kaleme alındığı tespit edildi.

Askerlerin,

“HMAT A70 Ballarat”

adlı gemiyle

12 Ağustos

1916’

da Adelaide kentinden ayrılarak Fransa’daki Batı Cephesi’nde bulunan 48. Avustralya Piyade Taburu’na takviye sağlamak üzere yola çıktığı belirtildi.

NEW YORK POST

Neville’ın bir yıl sonra savaşa giderken hayatını kaybettiği, Harley’nin ise savaştan sağ çıkanlardan olduğu ancak 1934’te kansere yenik düşerek memleketi Adelaide’de toprağa verildiği kaydedildi.

"MEKTUP BULAN KİŞİDE KALABİLİR"

Neville, şişeyi bulacak kişiden mektubunu annesi Robertina Neville’ye ulaştırmasını isterken, Harley annesi hayatta olmadığı için mektubunun bulanda kalabileceğini yazdı. Annesi için kaleme aldığı mektupta Neville,

“Gerçekten çok iyi vakit geçiriyoruz. Yemekler şimdiye kadar gayet güzel, sadece bir öğünü denize dökmek zorunda kaldık.”

ifadesini kullandı. Neville, bindikleri gemi denizin dalgalarıyla sürekli sarsılsa da mutlu ve morallerinin yüksek olduğunu belirtti.

NEW YORK POST

#r-1154414#

"DENİZİN ORTASINDA BİR YERDEYİZ"

Mektuplarında, Harley

“Büyük Avustralya Körfezi’ndeyiz

” notunu düşerken Neville de “

Denizin ortasında bir yerdeyiz

” yazdı.

Harley’nin torunu Ann Turner, mektupların bulunmasının ailesi için oldukça şaşırtıcı olduğunu belirterek,

“İnanılmaz... Büyükbabamızın mezarından bize ulaştığını hissediyoruz.”

dedi. Neville’ın akrabası Herbie Neville ise “Görünen o ki (Neville) savaşa gitmekten mutluydu ama ne yazık ki hayatını kaybetti.” ifadesini kullandı. 

#r-1155996#

Çağıl Sütçü
31 Ekim 2025
Çağıl Sütçü
İnovaLİG 2025’in şampiyonu Hayat Kimya, 1 milyar TL’lik Ar-Ge yatırımıyla inovasyona odaklandı

İnovaLİG 2025’te “

İnovasyon Döngüsü

” kategorisinde birincilik ödülünü kazanan

Hayat Kimya

, Türkiye’de geliştirdiği yenilikleri dünyaya ihraç ediyor. Kocaeli’deki ödüllü AR-GE merkeziyle inovasyonu tek çatı altında toplayan şirket, her yıl 500’e yakın araştırma projesi yürütüyor ve farklı kıtalardaki tüketici ihtiyaçlarına yönelik ürünler geliştiriyor. 200’e yakın çalışanı, 74 patent başvurusu ve 100 bini aşkın kullanıcıyla yürütülen çalışmalarla Hayat Kimya, inovasyonu yalnızca bir üretim modeli değil, “insanı merkeze alan bir yaşam felsefesi” olarak konumlandırıyor.

İnovaLİG 2025’te “İnovasyon Döngüsü” kategorisinde birincilik ödülünü kazanan Hayat Kimya, Kocaeli’deki AR-GE merkezini gazetecilere açtı. Şirket yöneticileri, merkezin çalışma sistemini ve yürütülen projeleri basın mensuplarıyla paylaştı.

AR-GE İÇİN 1 MİLYAR TL'LİK BÜTÇE

2016 yılından bu yana faaliyet gösteren AR-GE merkezi, Hayat Kimya’nın farklı ürün kategorilerindeki araştırma faaliyetlerini tek çatı altında topluyor.

Her yıl yaklaşık 500 proje yürütülen merkezde, bugüne kadar 74 patent ve 90 tasarım başvurusu yapıldı.

Hayat Global AR-GE’den Sorumlu Başkan Yardımcısı Dr. Fikret Koç

, merkezin yalnızca ürün geliştirmeye değil, teknoloji üretimine de odaklandığını belirtti. Koç, “Tüketicilerden gelen geri bildirimleri düzenli olarak takip ediyor, bu verileri yeni projelere dönüştürüyoruz. Amacımız, sürekli gelişen bir araştırma sistemi kurmak” dedi. Koç ayrıca, 2024 yılında AR-GE’ye yatırımlar hariç

yaklaşık 1 milyar TL bütçe ayrıldığını aktardı.

Koç, sözlerine şöyle devam etti:

"Kullanıcının geri bildirimi ve kullanım deneyimi dikkatle izleniyor. Bu veriler bir sonraki inovasyonumuzun ilham kaynağı oluyor. Fikirden ürüne, üründen tekrar fikre uzanan canlı bir inovasyon ekosistemi içinde sürekli gelişiyoruz. Tasarlanan yenilikçiliğin iyi uygulanabilir olması ve son kullanıcıya ulaşması gerekiyor. Bu nedenle sürekli gelişimi hedefleyen, sürdürülebilir sistemlere dayalı, sektörün gerçeklerine uygun, tüketicilerin ihtiyaçlarına cevap veren bir yenilikçilik anlayışı ile çalışıyoruz. Özetle, tüm bu inovasyon yolculuğunun doğuşundan tüketiciyle buluşmasına kadar olan tüm süreç, AR-GE ve pazarlama ekiplerimizin ‘birlikte düşünme ve birlikte üretme gücü’ ile mümkün oluyor”

Aysel Aydın - Fikret Koç

Hayat Strateji ve Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Aysel Aydın

da merkezin çalışma yöntemlerine ilişkin bilgi verdi. Aydın, farklı ülkelerden uzmanlarla ortak çalışmalar yürüttüklerini belirterek, “Geçtiğimiz dönemde Japonya, Kore ve Çin’den gelen uzmanlarla ortak araştırmalar yaptık. Türk tüketicilerinin beklentilerini farklı kültürlerin bakış açısıyla değerlendirdik” ifadelerini kullandı.

"Sadece mühendislerle değil jinekologlar, pediatristler, moda tasarımcıları, psikologlar ve sosyologlarla sürekli fikir alışverişi yapıyoruz."

diyen Aydın, "Biz AR-GE merkezimizde bilimle duyguları buluşturuyor; inovasyonu insana temas eden bir deneyim yolculuğuna dönüştürüyoruz." diye de devam etti.

Her yıl yürütülen 500’e yakın tüketici araştırma projesinin 181’inin doğrudan inovasyon araştırması olduğuna dikkat çeken Aydın, şu ifadeleri kullandı:

"Bugün Türkiye’de her 10 evin 9’unda en az 1 Hayat ürünü bulunuyor. Globalde ise faaliyet gösterdiğimiz ülkelerde yüzde 60 ila yüzde 90 arasında bir penetrasyona sahibiz. 2025 yılında toplam tüketici araştırmaları için 260 milyon TL yatırım yaptık. Bu yatırımların her bir kalemi, ‘insanı daha iyi anlamak’ için atılmış adımlar. İnsanı odağına alan bu inovasyon anlayışıyla, 5 kıtada 100’den fazla ülkede milyonlarca kullanıcıya ulaşıyoruz."

AR-GE'DE KADIN ORANI YÜZDE 52

AR-GE merkezinde yaklaşık 200 kişi görev yapıyor ve çalışanların yüzde 52’si kadınlardan oluşuyor. Merkezdeki çalışmalar, Türkiye’nin yanı sıra Rusya, Cezayir, İran, Nijerya, Pakistan, Vietnam ve Fas gibi ülkelerdeki tüketici ihtiyaçlarına göre şekilleniyor.

Hayat Kimya

, ev bakım, bebek bakım, kişisel bakım, kişisel sağlık, temizlik kâğıtları ve evcil hayvan ürünleri kategorilerinde

Bingo, Molfix, Molped, Papia ve Familia

gibi markalarla faaliyet gösteriyor.

Günay Çağrıcı
27 Ekim 2025
Günay Çağrıcı
Apple’dan 5 milyon dolarlık meydan okuma: Açığı bul, ödülü kap!

Apple

, siber güvenlik alanındaki en iddialı adımlarından birini atıyor. Şirket, bug bounty (ödüllü açık bulma) programını yenileyerek bireysel ödemelere ek olarak bonus sistemi başlatıyor. Yeni düzenlemeyle birlikte, özellikle

“felaket düzeyinde”

güvenlik açıklarını bulan araştırmacılar için

ödül miktarı 5 milyon dolara

kadar çıkabilecek.

#r-1151366#

Gelecek aydan itibaren yürürlüğe girecek sistemde, Apple ayrıca

Lockdown Mode’u aşabilen açıklar veya beta sürümlerde keşfedilen güvenlik hataları için ek ödüller verecek

.

Apple Güvenlik Direktörü Ivan Krstic, programın 10 yıl önce yalnızca davetli araştırmacılara açık olduğunu, 2020’den itibaren halka açıldığını hatırlatarak, bugüne kadar 800’den fazla araştırmacıya toplam 35 milyon dolar ödül dağıtıldığını söyledi.

Yeni sistemle birlikte Apple, tek tıklamalı WebKit açıkları ve kablosuz bağlantı üzerinden yapılan yakın mesafe saldırılarını da program kapsamına aldı. Ayrıca “Target Flags” adlı yeni uygulamayla araştırmacılara, açıklarını hızlı ve kesin biçimde kanıtlayabilecekleri bir “capture the flag” yarışma ortamı sunulacak.

"AHLAKİ BİR SORUMLULUĞUMUZ VAR"

Krstic, şirketin yalnızca az sayıdaki kullanıcıyı değil, tüm ekosistemi koruma vizyonuna sahip olduğunu vurguladı:

“Casus yazılımlar az kişiyi hedef alıyor olabilir ama gazeteciler, teknoloji şirketleri ve sivil toplum kuruluşları bu araçların kötüye kullanıldığını defalarca belgeledi. Bu insanları savunmak bizim için büyük bir ahlaki sorumluluk.”

Apple ayrıca, güvenlik çalışmalarını desteklemek amacıyla bin adet iPhone 17’yi sivil toplum kuruluşlarına bağışlayacağını ve yeni “Memory Integrity Enforcement” sistemiyle iOS’taki en sık istismar edilen açık türlerini etkisiz hale getirmeyi hedeflediğini açıkladı.

Yeni sistemin, özellikle aktivistler, gazeteciler ve politikacılar gibi hedef alınma riski yüksek kullanıcıları koruması bekleniyor.

Türkiye Gazetesi
10 Ekim 2025
Türkiye Gazetesi