Hindistan evliyâsındanve Silsile-i aliyye denilen büyüklerden olan Abdullah-ı Dehlevî hazretleri, Resûlullah Efendimizi çok sever, ismini işitince kendinden geçerdi.
Bir gün su istedi hizmetçisinden. Hizmetçi suyu verirken “Allah'ın Resûlünün sevgisi, nûru ve feyzi üzerinize olsun” dedi.
Bu duâya çok sevindi...
Kalktı ve öptü hizmetçinin alnından.
Mübârek odasından bâzen çok nefis “kokular” yayılırdı.
O zaman talebeleri;
“Herhâlde Resûlullah’ın mübârek rûhu yine hocamızı ziyârete geldi” derlerdi.
● ● ●
Bu büyük velî, Resûlullah Efendimize olan muhabbet ve hasretten, dayanamaz hâle geldi.
O aşkla çok ağladı!
Sonra da uyuyakaldı.
Resûlullah’ı gördü rüyâsında. Büyük bir muhabbetle huzûruna vardı. Sevgiyle sarıldılar birbirlerine.
● ● ●
Bir gün “Efendim, bedbaht olmanın alâmeti nedir? diye sordular bu büyük zâta.
Cevâbında;
“İlmi olup da amel yapmamak ve ameli olup da, ihlâsı olmamaktır” buyurdu.
Ve ekledi:
“Üçüncü alâmetiyse bir velî sohbetine kavuşamamaktır. Zîra bir ‘Allah adamı’nı tanımamak, kötü bahtlı olmanın en büyük nişânıdır.”
Abdüllatif Uyan'ın önceki yazıları...