Başkent Notları

A -
A +
Elmanın dibi göl, armudun dibi yol...
 
Türkiye’nin, şüphesiz ki kronik ve tipik çıkmazlarından biri “resmî tarih ile “gerçek tarih” arasında yaşadığı sıkışma… Düne kadar okullarda ezberletilen resmî tarih, birtakım ideolojik kalıplarla örülmüş, övgü ve yergilerle bezenmiş, masalsı anlatımı ağır basan, işin özüne değil de safsata kısmına öncelik veren bir anlayışa sahipti. Maalesef yeni neslin, tarihimizi televizyon dizilerinden kurgulanmış formatlarla öğrenmesi de kanayan ve acil neşter vurulması gereken toplumsal yaralarımızdan bir başkası.
Yakın dönemlerde arşivlerden çıkan belgelerin ışığında gerçeklerin objektif şekilde gözler önüne serilmesi ile birlikte resmî tarih albenisini kaybetti ve yeni bir dönemin adımları atıldı. Bildiğimiz birçok olayın aslında bize anlatıldığı gibi cereyan etmediği, ithamlara maruz kalan ve küçük düşürülmek istenen ecdadımızın ne kadar kudretli olduğu, ancak gerçek tarihin akışı içinde anlaşılabildi. Resmî tarihle gerçek tarih arasındaki tartışmalara son örnek ise Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP lideri Bahçeli’yi hedef alan, “İstibdat” polemiği üzerinden, devlet adamı Abdülhamid Han oldu.
“İstibdatçılık”la suçlanan Abdülhamid Han, 3 kıtada hüküm süren Osmanlı İmparatorluğunun “Hasta Adam” diye nitelendirildiği bir dönemde 30 yıldan fazla tahtta kalırken, ABD Yahudilerinin, Düyûn-u Umûmiye borçlarının ödenmesi karşılığında Filistin’de toprak verilmesi talebini elinin tersiyle itti. Balkanlarda izlediği ince diplomasi ile Osmanlı’nın toprak kaybını engelledi. Hicaz demir yolunu yaparak Almanların, Arapları kışkırtmasını önledi. İmparatorluğu süresince Osmanlı’nın bir avuç toprağını dahi vermeyen böylesine bir Padişah’ın, tarih eğitim alan İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener tarafından çirkin bir şekilde malzeme yapılması, CHP’liler başta olmak üzere malum çevrelerin(!) buna çanak tutması, siyaseten yanlış bir hamle olarak kayıtlara geçti.
Ecdadımızın kemiklerini sızlatan bu olayla ilgili yorumu okuyucularımıza bırakırken şunu da söylemeden geçemeyeceğiz:
Resmî tarih, Akşener’i de mi oyuna getirdi? Basiret bağlanması mı oldu? Yoksa “Laf ola beri gele” diye düşünerek baltayı taşa mı vurdu?
Akşener, merhum Başyazarımız Yılmaz Öztuna, değerli tarihçilerimiz İlber Ortaylı, Kemal Karpat, Halil İnalcık gibi Türkiye’nin ve dünyanın sayılı hocalarının objektif bakışlarını dikkate alsaydı, belki de içine düştüğü girdaptan kurtulabilirdi, ne dersiniz?!.
 
 
Hayal gücü!
 
CHP Genel Başkanı bir gazete röportajında dosyaların önünde poz vermiş. Bu dosyaları kendisine gelen, "Çözülmesi gereken problemlerle dolu dosyalar” olarak nitelendirmiş. İktidara geldiğinde hepsini çözecekmiş! 
Bu arada, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesine yönelik sahte belge, bilgi ve yalanlarla hakaret etmekten sürekli tazminat ödemeye doymayan Kılıçdaroğlu’na yine 1 milyon liralık tazminat yolunun göründüğünü de hatırlatmak isteriz...
Demem o ki: Bunlar, başına iş açan o malum çevrelerden gelen dosyalar olmasın?!.
          ***
Biliyorsunuz, Kılıçdaroğlu’nun meşhur sloganı, "Geliyor gelmekte olan”… Meral Hanım’ın yeni sloganı ise, "Az kaldı"...  Önümüzdeki yıl yapılacak seçimlerde ola ki, “millî irade” muhalefeti sandıkta hezimete uğratırsa şimdiden farz ederek bu iki sloganı birleştirebiliriz: “Geliyor gelmekte olana az kaldı!..”
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, bir süre önce “6’lı Masa”nın önünü kesmek için herkesi şaşırtan, “Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş Cumhurbaşkanı adayı olursa kazanır” açıklamasını yaptı. Önceki gün de bu stratejik öngörüsünü(!) daha da ileri seviyeye taşıdı: “Yavaş yüzde 60 oyla seçilir...”
Şimdi gelelim zurnanın zırt dediği yere… Mansur Yavaş geçenlerde Van’da esnaf ve vatandaşlarla sohbet ederken, biri, “Selahattin Demirtaş’ı istiyoruz” deyince, “İnşallah” karşılığını verdi.
Acaba, bunu duyan Özdağ, nasıl bir tepki gösterdi? Doğrusu merak ediyoruz…
Atalarımız ne güzel dile getirmiş: Gözler az gördüğü, kulaklar az duyduğu ölçüde “hayal gücü” artar…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.