Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın günübirlik davetlisiydik. Arnavutluk’taki Avrupa Siyasi Topluluğu zirvesi için. AB üyesi olan-olmayan 50’ye yakın ülkenin, Başbakan ya da devlet başkanının iştirak ettiği zirvede;
Yıldız ülke Türkiye idi, dünya lideri Erdoğan’dı.
Güvenliğinden, savunmasına, refahına kadar… Avrupa’nın en ihtiyaç duyduğu bir dönemde.
Cumhurbaşkanımıza ve ülkemize büyük ilgi vardı.
Barış diplomasinde gösterdiğimiz üstün başarı…
Dünyanın en kaotik hâle geldiği bir dönemde…
Türkiye’ye duyulan ihtiyaç bizi gururlandırıyor.
Bu tablo aynı zamanda;
Ülkemizin 22 yılda nereden nereye geldiğinin de bir göstergesi… Tiran Uluslararası Havalimanından çektiğimiz, gördüğünüz bu fotoğraf zaten konumumuzu çok güzel anlatıyor. Cumhurbaşkanlığımızın TUR uçağı en başta, şanlı al bayrağımızı simgeleyen kanatlarının altında ise diğer ülke yöneticilerin uçakları sıralanmış durumdaydı… Çok kutuplu bir aşamanın eşiğine gelinen; bu fâni dünyada, bu vefasız dünyada, bu acımasız dünyada, Türkiye’nin büyüklüğünün, yerküreye yansıması ne güzel!
Terörsüz Türkiye sürecinde geldiğimiz nokta…
"İmkânsızları" başarmanın bir hikâyesidir:
Devletimiz, milletimiz, huzurumuz açısından, refahımız, güvenliğimiz, bekamız açısından,
İçinde bulunduğumuz coğrafyanın barışı açısından…
Terör örgütü PKK’nın bir nevi samimiyet testi…
Silahların bırakılması aşamasına geldik, şimdi... Millî İstihbarat Teşkilatımız riskli bu süreci, olağanüstü çaba, güçle sonlandıracaktır inşallah…
Böylece, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi:
Doğuya, güneydoğuya huzur gelecek. Ticari hayat, sosyal hayat canlanacak. Çobanlar yaylalarda güvenli bir şekilde yaşayacak. Halayların çekilmesi, sevinç çığlıklarının atılması, halkın duyduğu heyecan memnuniyet verici...
Erdoğan’ın sözleriyle konuyu kapatalım isterseniz:
“Bölgeye gelen bu huzuru, bu refahı Tayyip Erdoğan kendi için istemiyor, ülkesi için istiyor, bölgesi için istiyor. Ülkemin dört bir yanında da artık huzur, tam anlamıyla hissedilecek. Şehitlerimizin manevi hatırasına, şehit yakını ve gazilerimizin haklarına halel getirmeden terörsüz Türkiye’ye kavuşacağız.”
Bir de hatırlatma yapalım isterseniz… Bu süreçten önce AK Parti’nin yaptığı anketlere değinerek.
Halkın yüzde 70’ten fazlası Terörsüz Türkiye’ye tam destek vermiş. Bunun yansımalarını da meydanlarda görüyoruz… Halay çekerek yapılan kutlamalarda…
TRT dizi tarihinde bir ilki daha gerçekleştirdi. Tabii platformunda yayınlanan Siyah Bere ile… Savaşın tam ortasında çarpıcı bir hikâyeyi anlatan,
Bu dizinin özelliği dünyanın tek tank dizisi olması.
Geçtiğimiz hafta seyirciyle buluşan dizide;
Mehmetçiğin cesaretini, savaşçı ruhunu, zorlu şartlara rağmen kaybetmedikleri insani yönlerini dile getiren dizide,
Rol alan sanatçıların performansı müthiş.
Özellikle de askerî eğitim alarak başrolü paylaşan; Tank Komutanı Volkan Astsubay rolündeki İlhan Şen ile Psikolog Nilgün rolündeki Özge Gürel’in…
TSK her imkânını seferber etmiş:
40 M60T tank, 2 adet ATAK helikopteri, 1 Sikorsky helikopteri, 10 adet KİRPİ, 2 Ambulans KİRPİ...
Final sahnesinde ise millî tankımız ALTAY yer alacak.
Dizinin MSB’de düzenlenen tanıtımına biz de katıldık. Tüm dünyada risk ve tehditlerin arttığına, kritik bir dönemden geçildiğine dikkati çeken,
Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler Paşa…
Tankçılarının önemini şu sözlerle vurguladı:
"Ordumuzun göz bebeği, savaş meydanlarının şövalyesi, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin 'çelik kolu' tankçılarımız da en üst teknolojiye sahip sistemleriyle stratejik bir güç unsuru olarak faaliyetlerimizde başat rol oynuyor."
TRT Genel Müdürü Prof. Dr. Zahid Sobacı da;
Proje ile TSK’nın sahadaki başarısı ve kabiliyetini yansıttıklarını söyledi.
Emeği geçen herkese teşekkür ederken…
Dizinin ekranları kilitlemesini, reytinglerde başarılı olmasını temenni ediyoruz. Vatan borcunu tank komutanı yetiştirerek yerine getiren bir asker olarak...
Yolsuzluk suçundan tutuklanan İBB yöneticilerine…
Sus payı olarak gelecek vadediliyormuş…
Bazı medya yayınlarında yer alan iddialara göre; milletvekilliği, bakanlık verilerek…
Bol kepçe ünvan dağıtılarak;
"Yeter ki konuşmayın, açık vermeyin, ifşa etmeyin diye…"
Bir zamanlar sinemamız arabesk furyasına kapılmıştı.
Meşhur olmanın yolu kodesten geçiyordu. Mesela…
Hapishanelere düşen garibanlar şarkı söylüyor. Sesleri güzel olduğu için ellerinden tutuluyor… Çıkınca da ünlü olarak hayatlarını sürdürüyorlardı. Paraya para demiyorlardı, zenginlikte zirve yapıyorlardı. CHP’nin ikbal projesi bana bunları hatırlattı.
Cezaevleri ikbal kapısı olursa…
İlk seçimde aday olacaklar da bir yolunu bulup… Soluğu içeride alabilirler, Allah göstermesin?!.
***
NOT: Genç okuyucularımızın 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramını kutlarım.
Akif Bülbül'ün önceki yazıları...