Terörsüz Türkiye projesinin mimarlarından,
Cumhur İttifakının ortağı Devlet Bahçeli…
Siyonist rejimin İran’a saldırısını değerlendirirken…
Çok dikkat çekici bir üslup kullandı:
"İran'a yapılan operasyon, bir yönüyle Türkiye'ye verilmiş sinsi mesajdır. Türkiye Yüzyılı'na mühür vuracak kutlu hedeflere, terörsüz geleceğe ve ayağa kalkan diriliş ruhuna karşı dolaylı tepkidir."
Yani özetle katil Netanyahu’nun zihnini okudu.
Kısaca izah edelim isterseniz:
Gazze’deki soykırıma ve kana doymayan, küstahlıkta sınır tanımayan, cahillikte yarışan, Cihanşümul Osmanlı’yı yanlış algılayan;
Trump’ın Orta Doğu’daki maşası, kuklası Netanyahu…
"Vadedilmiş topraklar" üzerinden hayal kuruyor…
Fırat-Dicle arasındaki toprakları hakkı olarak görüyor.
Filistin, Suriye, Ürdün, Irak’ın yanı sıra…
Şanlıurfa, Diyarbakır, Adıyaman başta olmak üzere...
Bölgedeki birçok ilimiz "Arz-ı Mevud" kapsamında;
Hatta hatta Akdeniz’in bir bölümü de…
Netanyahu, ütopya ve ütopik düşünce peşinde.
Gerçekleşmesi mümkün olmayan bir yokluk içinde…
Tekrar Bahçeli’ye dönecek olursak…
Olayın vahametini çok güzel özetliyor:
"İsrail'in durdurulması hem millî güvenliğimiz hem de bölge barış ve istikrarı adına tarihî bir sorumluluktur."
Bu sözler 86 milyonun kulağına küpe olmalı…
Terörle mücadelede ikili davranan,
Yavru Vatan konusunda bize destek vermeyen,
Kaçak göçmenlerle ilgili dezenformasyon yapan,
Kardeş ülke İran’a da birkaç söz söylemek gerekir ama…
Şu kritik aşamada gerek görmediğimizi hatırlatalım?!
Buna rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan devreye girdi.
Barış Diplomasisini kullanarak liderlerle görüşüyor.
Bir an evvel saldırıların durdurulmasını istiyor.
Bir hatırlatma ile konuyu noktalayalım:
İran’ın saldırısında 10/20 vatandaşını kaybetti ya..
Feryad-ı figan ediyor, İsrailli yöneticiler:
“Siviller vuruldu. Dünya buna sessiz kalamaz" diye…
Şimdi tam sorma zamanı bu soruyu?
Gazze’de katlettiğiniz 52 bin Filistinli insan değil mi?
Ölen bebekler, çocuklar insan değil mi?
Aç susuz bırakılan ölümle pençeleşenler insan değil mi?
İran’da bombaladıklarınız insan değil mi?!.
1973 yılında Akıncı’da Baraka üzerine kurulmuştu.
Merhum Devlet Adamı Turgut Özal’la kimliğini kazandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile zirveye çıktı TUSAŞ…
Artık, Savunma sanayinin öncü kuruluşlarımızdan biri.
ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN, MKEK gibi…
En son Endonezya’ya 40 KAAN üretimi yapacak,
Tarihî bir anlaşmaya imza attı, 10 milyar dolarlık…
Ne kadar övünsek, ne kadar sevinsek azdır.
Millî Muharip Savaş Uçağımız KAAN’la…
Bu tür uçak üreten dört ülke arasına girdik.
Ülkemiz, milletimiz adına gurur duyuyoruz.
Daha birçok projeye imza atan TUSAŞ’ı kutlarız.
Emeği geçen teknisyeninden mühendisine kadar...
Bölgede ve Dünyada istikrar unsuru olan Türkiye…
Bu tür projelerle dosta güven veriyor.
Düşmanlarımızı da korkutuyor.
Ama bizim tek bir hedefimiz var:
Bekamızı korumak, ülkemizin güvenliğini sağlamak.
Ve dünyanın huzur, barış ve istikrarına katkı vermek.
Özgür Özel Bayburt’ta konuştu.
İBB yolsuzluğunu iftira olarak nitelendirdi.
Devletin savcılarını da yaftaladı:
“Erdoğan’ın siyasi savcıları” diye…
Ortada iddia var, belgeler uçuşuyor.
Hâlâ iftira demek neyin nesi?
Herhalde Özgür Beyin edebi bilgisi kuvvetli.
Bilip de bilmezlikten geliyor.
Yani tecahülüarif yapıyor?!
***
Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ile görüştü.
Meramını söyledi, sakini olduğu cezaevinden:
"Lütfen mitinglerimize katılın. Siz olmadan mitinglere katılım düşük oluyor.”
İmamoğlu’nun bu teklifi merhum Demirel’i hatırlattı.
Meydanlarda sık sık söylerdi:
“Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.”
Eğer işin altında bir hinlik/cinlik yoksa…
Bay Kemal böyle bir tuzağa düşer mi?
Önümüzdeki günlerde yaşayıp göreceğiz.
Aslında atalarımızın bir sözü daha var:
"Denize düşen yılana sarılır” diye...
Sakın yanlış anlaşılmasın…
Kemal Beyin bu benzetme ile bilgisi yok.
Böyle bir pozisyona girmek haddimizi aşar.
Anlatmak istediğimiz şu:
Güç duruma düşenler kurtulmak için…
Her türlü çareye başvururlar.
Düne kadar tukaka dediklerine…
“El uzat, bizi kurtar" diye yalvarırlar!
Akif Bülbül'ün önceki yazıları...