Sırmalar sarsam koluna
İnciler dizsem yoluna
Fırtınalar dursun yana
Yol ver Türk'ün bayrağına
(Ahmed Cevad)
1992 yılında ilk ayak basmıştım.
Can Azerbaycan topraklarına.
Sovyet esaretinden yeni kurtulmuşlardı.
Zulmün pençesinde;
Soykırıma uğramışlardı.
Kimlikleri yok edilmek üzereydi.
Yüce dinimizden koparılmışlardı.
Yıkılmışlardı, hayata küsmüşlerdi.
Yaşıyorsa Allah selamet versin.
O zaman rehberimiz Şefika Hanım…
Çektikleri eziyeti özetlerken ağlamıştı:
“Türkiye’den tek beklentimiz var.
“Türklük şuurunu, İslamiyet’i bize yeniden aşılayın!”
İçimiz burkuldu, yüreğimiz kavruldu, canımız yandı…
***
Aradan 31 yıl geçti, yine Azerbaycan’dayız.
Tarım Bakanımız İbrahim Yumaklı’nın davetiyle.
Türk Devletleri Teşkilatı’nın Tarım Zirvesi vesilesiyle.
Ülke yönetiminin merkezi Bakü’de.
Bakan Bey’in programı çok yoğundu.
Zirve, ikili görüşmeler, toplu görüşmeler,
Kabuller, ziyaretler, incelemeler…
Müthiş bir performans sergiledi.
Koşuşturmaktan yorgun düştü.
Ama hiç dert yanmadı.
Gardaşlarıyla olmaktan çok mutluydu.
Dikkatimi çeken bir husus:
Bakan Yumaklı dört mevkidaşı ile muhatap oldu.
Tarım Bakanı'nın yanı sıra:
Ekoloji, Su İşleri, Gıda Kurumu Başkanları…
Bunlar da bakan statüsündeler.
Yönetim sistematiği açısından mı,
Verimlilik yönünden mi böyle düşünülmüş?
Doğrusu bir kanıya varamadık!
***
Azerbaycan demek İlham Aliyev demek.
Azerbaycan’ın her şeyi.
Azerbaycan halkı ona saygıda kusur etmiyor.
Gönüllerde bambaşka bir yeri var.
Karabağ zaferi, Ermeni çetelerin imha edilmesi,
Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilişkileri,
Devlet adamlığını iyice perçinlemiş.
***
Azerbaycan 10 milyon nüfusa sahip bir ülke.
Bakü’nün nüfusu 4 milyonun üzerinde.
Aliyev, Bakü’ye özel önem veriyor.
Eski Bakü, Sovyetlerin izini taşıyor…
Birkaç katlı devasa uzun binalar…
Yeni Bakü ise modern mimariyle donatılıyor.
Ankara, İstanbul’da olduğu gibi:
Geometrik şekillerden oluşan gökdelenler,
Lüks konutlar, göz kamaştıran yapılar yükseliyor.
Dünyanın marka otelleri yerini almış.
Eski ve yeninin iç içe girdiği bir şehir.
Giderseniz Hazar kıyılarını mutlaka görün.
Denizin içine kadar giren platformlar, parklar,
Yeşille mavinin kavuştuğu noktalar,
Ayrı bir renk katıyor Bakü’ye…
Âdeta Dubai, Hazar’a taşınmış gibi.
Eşsiz bir manzarayla karşı karşıyasınız.
Gündüzleri sokaklarda pek kimse yok.
Ama şehrin eski merkezi Targovi meydanı…
Tıklım tıklım günün her saati.
İnsanı büyülüyor:
Hem duruşuyla hem hareketliliğiyle.
Görkemli yapıları, ticarethaneleri, kafeleriyle,
Sokakları arşınlayan cıvıl cıvıl gençleriyle.
***
Bakü’ye gidilir de “İçeri Şehir” görülmez mi?
Tarihî yapılarla kuşatılmış, surlarla örülmüş...
Turistlerin akın ettiği bir bölge.
Köşkleriyle, şatolarıyla bir tarihi yansıtıyor.
Bakü’de en büyük sıkıntı trafik sorunu.
Lüks araçlarla dolu bulvarlar tıkanıyor.
Cadde ve sokaklara ulaşabilmek çok zor.
Alternatif güzergâh yapılmamış.
Hangi yöne giderseniz gidin.
Bulvarlardan geçmek zorundasınız.
10 dakikalık mesafe 30-40 dakika sürüyor.
Bakü’ye en yakın şehir Gence.
Buraya sanayi bölgesi yapılıyormuş.
Bu iki il haricindeki bölgelerde ise,
Doğru dürüst tarım yapılmıyormuş.
Halk da geçim sıkıntısı çekiyormuş.
Manat değerli bir para birimi.
1 Manat 16,5 lira civarında.
Ülkede asgari ücret 347 manat.
5 bin 800 liraya denk geliyor.
Devlet memurlarının maaşı
700-1.000 Manat arasında…
Bizim asgari ücretin biraz üstünde.
Azerbaycan petrol ve doğalgaz zengini ama…
Bu zenginlik halkın refahına tam yansımıyor.
Tek hâkim İlham Aliyev’den beklenti yüksek.
Hayat şartlarının iyileştirilmesini istiyorlar.
***
Savaş Ganimetleri Müzesi’ne gelince…
Şehrin simgesi olmuş,
Geniş açık alanda harp malzemeleri sergileniyor.
Vurulmuş tanklar, düşürülmüş uçaklar,
Paramparça edilmiş askerî araçlar,
Püskürtülmüş füzeler, silahlar, mühimmatlar.
Sinsi ve kalleş Ermeni ordusuna ait hepsi.
Karabağ mücadelesinde ele geçirilmişler.
Azeriler akın akın geliyor.
Her bir adımda öğrencilere rastlanıyor.
Millî duyguları kabartan,
Millet-vatan sevgini kalplere işleyen,
Bir atmosfer sizi teslim alıyor.
Satırlarımız yetmediği için,
Ancak bu kadarını anlatabildik sizlere...
***
NOT:
Türkiye ve Azerbaycan’ın haklarını korkusuzca her platformda savunan Milletvekili Ganire Paşayeva’ya Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Nur içinde yatsın.