ABD Başkanı Biden adaylıktan çekildi ya...
Gerekçesi neydi?
Demokratların ve ülkenin birliğini korumak…
Peki bundan sonraki planı ne?
Gazze ve Orta Doğu’ya barış getirmek?!
Büyük fedakârlık, şık bir davranış…
Her babayiğit, her fâni yapamaz.
Katil Netanyahu’nun sırtını sıvazlayarak,
Sürekli silah ve mühimmat yardımı yaparak,
40 binden fazla Filistinlinin katledilmesine,
Yüz binlerce Gazzelinin yerlerinden edilmesine,
Aç, susuz evsiz barksız bırakılmasına,
Uluslararası sözleşmelerin çiğnenmesine…
Göz yumarak bu noktaya gelmek,
Nedamet duymak, vicdanının sesine kulak vermek…
Öyle kolay bir iş değildir.
Ancak Biden yapabilirdi, o da yaptı?!.
Hitler’in bile yanında solda sıfır kaldığı,
“Soykırımcı”yı Temsilciler Meclisi’nde konuşturmak,
Bile bile yalanlarına ortak olmak,
Hezeyan dolu cümlelerini şevkle dinlemek,
Saniye saniye tempolu alkış tutmak da
Barış girişimlerinin bir parçası olsa gerek.
Başka türlü nasıl izah edilebilir ki!?
Siz bakmayın, “Biden’in akıl sağlığı yok.
Garip garip hareketler yapıyor…” diyenlere.
Yerine gösterdiği yardımcısı Harris de
Yanardöner takımının başka bir parçası…
Netanyahu ile yaptığı görüşmeye yönelik…
İçeride başka konuşuyor, dışarıda başka:
“Siyonistleri küstürme desteklerini al,
Çaktırmadan, Müslümanların oyunu kap!’’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın deyimi ile:
Akıl tutulması yaşıyorlar.
Yüzleri kızarmıyor, utanmıyorlar.
***
Filistin Devlet Başkanı Abbas’a gelince…
Bir şey söylemeye gerek var mı?
Büyük bir ayıba imza attı.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un,
‘Kürsüden hitap’ davetine cevap vermedi…
Netanyahu’ya karşı altın fırsatı kaçırdı.
Bu, Türkiye’ye karşı ilk sabıkası değil zaten!
Geçtiğimiz yıl Çin’i ziyaret ettiğinde…
Uygur Türklerini terörist ilan etmiş,
Doğu Türkistan zulmünü övmüştü.
Özür dilemenin bir anlamı var mı?!
Nasreddin Hoca dostlarıyla sohbet ederken…
Hiç tanımadığı bir adam yanına gelir.
Adamın elinde bir mektup vardır.
Elindeki mektubu Hocaya uzatarak sorar:
"Hocam, bu mektubu bana okuyabilir misin?"
Nasreddin Hoca, mektubun Farsça yazıldığını anlar.
Adama nazikçe cevap verir:
"Ben bu mektubu okuyamam, başka birine okut."
Adam, Hocaya tekrar sorar:
"Hocam, benim mektubumu neden okumuyorsun?"
Hoca, adama yine cevap verir:
"Bu mektup Farsça yazılmış. Ben Farsça bilmiyorum.
Onun için okuyamadım."
Adam, Hocaya ukala bir şekilde çıkışır:
"Böyle Hoca mı olur? Bir mektubu okuyamadın.
Başındaki kavuktan utan!"
Nasreddin Hoca, bir anda…
Kavuğu kendi başından çıkarıp adamın başına takar.
Neye uğradığını şaşıran adama;
"Keramet kavuktaysa al sen oku" der.
Bu fıkrayı niye anlattık?
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’den dolayı!
Bursa’da konuşurken galeyana geldi.
Gencin taşıdığı küfeyi sırtına aldı.
Erken seçim çağrısı yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a meydan okudu:
"Sen milletin sırtına yüksün. Milletin sırtından in.
Getir sandığı, küfeyi biz taşıyacağız."
Küfenin içini de tıka basa doldurdu:
Emeklilerle, asgari ücretlilerle, çiftçilerle,
Köylülerle, şehirlilerle velhasıl milletle…
Küfe, iktidar getirecek, ülkeyi selamete çıkaracak!
Kıssadan hisse… Eğer bu küfe:
Türkiye’yi düze çıkaracaksa,
Refah seviyemizi yükseltecekse…
Halkımız zenginleşecekse…
Kim ‘hayır’ der ki, hiç kimse…
Ama maharet küfede değil ki!
Nasrettin Hocanın kavuğu misali…
Meselelerin üstesinden planla, programla,
Akılcı yöntemle, pratik zekâ ile gelebilirsiniz...
Ekip çalışmasıyla sonuca ulaşabilirsiniz.
Bu işi de ancak liderler başarabilir.
Bilmem anlatabildik mi?
***
CHP ve Özgür Özel’in ruh hâlini çok güzel tasvir ediyor, Devlet Bahçeli:
"Siyasi ve ekonomik söz ve eylemleri çelişkiler yumağıdır. Dişe dokunur hiçbir plan, proje ve teklifleri yoktur. Tek yaptıkları bol keseden atıp tutmaktır. Bu kimliksiz ve köşesiz partinin; Siyasi kozmik odası işgale uğramış, güvenlik duvarları yıkılmış, karar ve irade bünyesi, çoklu organ yetmezliğiyle komaya girmiştir.’’
CHP’li belediyeler kıyameti koparıyor.
Prim ve vergi borçlarının tahsiline ilişkin…
"Borçları AK Parti’den devraldık" diyorlar.
Evet bir noktada doğru…
Yeni kazanılan birkaç belediye açısından.
Ama bir noktada da çok yanlış ve abartılı…
Mesela İzmir yıllar yılı CHP’de.
Şişli de aynı durumda… Adana da öyle.
Bu şekilde çok belediye var…
İşi polemiğe döküyorlar, halka oynuyorlar.
Hizmetlerin engelleneceğini söylüyorlar.
Sizin hizmetlerinizi kimse engelleyemez…
Suya ve toplu taşımaya yapılan son zamlar…
Bunun en güzel örneği!..
Sosyal demokrat belediyecilik,
Halkçı belediyecilik bu olsa gerek?!.