SAKLAMBAÇ!

Sesli Dinle
A -
A +

Merhum Üstat Necip Fazıl…

 

Ne güzel söylemiş ‘Kafiye’ şiirinde:

 

çok ve yok
yok ve çok
aç ve tok
tok ve aç
tut ve kaç
saklambaç"

 

     ***

 

Bu mısralar neden aklımıza geldi.

 

6’lı Masa'nın içine düştüğü acizlikten.

 

13 Şubat’a az kaldı ya,

 

Hepsi taktik savaşına daldı.

 

Başkanından, parti yöneticilerine kadar…

 

Birbirlerine atıp tutuyorlar.

 

Söylenmedik laf kalmadı.

 

Hakaretler diz boyu.

 

Seviyesizlikte sınırlar aşıldı

 

Herkes amacına ulaştıktan sonra…

 

Sözde çarklar devreye giriyor:

 

“Sana demedim, ona dedim.”

 

“Sizin partiyle ilgisi yok.”

 

“Sözlerim yanlış anlaşıldı.”

 

“Aramızı bozmak isteyenlere kanmayın.”

 

Sonu gelmeyen -riyakâr-dil dökmeler…

 

İşin içinden “sözüm ona” sıyrılmalar.

 

Hepsi yalancı pehlivan gibi.

 

Minderde birbirlerine elense çekiyorlar.

 

Punduna getirip tuş yapmaya kalkışıyorlar!

 

Kaos, karambol, tuzak, mizah

 

Ne ararsan var;

 

Tekmili birden gözler önünde…

 

     ***

 

Masadaki herkes potansiyel aday…

 

Dışarıdan isimler havada uçuşuyor.

 

Ama ortaya bir isim konulamıyor.

 

“Çok ve yok”, “yok-çok” misali.

 

Kılıçdaroğlu -gönülden- talip,

 

“Beni seçin” diye çırpınıyor.

 

İsmimde uzlaşılırsa itiraz hakkım yok” diyor.

 

Meral Akşener, başka plan peşinde.

 

İmamoğlu’nu, Kılıçdaroğlu’na karşı fişekliyor.

 

Geleceğe yatırım yapıyor.

 

Biri  ‘aç kurt’ gibi bekliyor.

 

Diğeri de ‘tok’muş izlenimi verip,

 

Makam derdine düşüyor.

 

İki zıt birleşenin:

 

“Aç ve tok”, “tok ve aç” kısır döngüsü.

 

6’lı Masa'dakiler -zaferden- çok ümitli.

 

Rahat ve pervasız hareket ediyorlar.

 

Halk bunlara prim verecek,

 

Sevgisini, hayranlığını sandıkta gösterecek.

 

Millî irade Erdoğan’dan -köşe bucak- kaçacak

 

Cumhur İttifakı'nın oyları onlara akacak.

 

Yani “tut-kaç” tezgâhı…

 

Oysa unuttukları bir şey var:

 

Halk bunları ebe yapıp sobelerse…

 

Şaşırıp kalabilir, çanak-çömleği de kırabilirler.

 

Bizden dile getirmesi…

 

Saklambaç oyunu:

 

Görünmez risklerle dolu,

 

Belli olmaz sağı solu.

 

 

 

 

DOST DEDİĞİN BÖYLE OLUR!

 

 

Durup dururken nereden çıktı?

 

Konsoloslukları kapatma işi…

 

Terör tehdidi varmış da ondan!

 

Elde istihbarat yok, belge yok.

 

Ciddiyet yok, muhatabını uyarma yok,

 

Amaç:

 

Tehdit üzerinden korku salmak,

 

Dünya kamuoyunda itibarımızı zedelemek,

 

Turizmi, ekonomiyi, istikrarımızı baltalamak.

 

Peki bu işin arkasında kim var?

 

İçişleri Bakanı Soylu’ya göre ABD…

 

Ve özellikle de Ankara Büyükelçisi Flake...

 

Bakan Soylu ne dedi Flake’e:

 

“Pis ellerini, maskeli, sırıtan yüzünü

 

Türkiye’nin üzerinden çek!..

 

Ama Flake ne yaptı?

 

Özür dilemek yerine gitti, İstanbul’a..

 

Nitze Savaş Gemisi önünde poz verdi:

 

"Türkiye ve ABD iyi birer müttefik” dedi.

 

Daha önceleri neler söylemişti?

 

Göreve başladığı ilk günlerde…

 

Ülkemize övgü üstüne övgü sıralayarak:

 

“Türkiye, dünya sahnesinde büyük oyuncu.

 

Türkiye güvenliğimizi güçlendirdi.

 

Gün içinde birçok kez duyduğum ezan sesi,

 

paylaştığımız değerlerin hatırlatıcısı.”

 

Ve de:

 

“Hiçbir şey beni burada olmak kadar mutlu edemezdi!”

 

Flake’e bir hatırlatma yapalım, isterseniz:

 

Mutlaka çok sevdiği Hazreti Mevlâna’nın bir sözüyle:

 

“Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol!..”

 

 

 

 

ÇARŞI-PAZAR, DEĞMESİN NAZAR

 

 

Bakan Nureddin Nebati…

 

Devlet adamlığının ötesinde:

 

Tam bir halk adamı;

 

Güler yüzlü, hoşsohbet,

 

İnsana pozitif enerji veren, içimizden biri.

 

Hafta sonları çarşı-pazar dolaşıyor.

 

Vakit bulduğu zamanlarda.

 

Piyasaları kolaçan ediyor.

 

Hanımefendi ile birlikte, bazen de yalnız…

 

İşte böyle bir günden bir anı:

 

Vatandaş karşısında görünce soruyor Bakana:

 

Nebati sen misin?

 

Evet benim…

 

Peki korumanız niye yok?

 

Korumam var.

 

Hani, göremedik, nerede?

 

İşte, hanım…

 

Bu davranış, -kendine, halka- güvenin ifadesi

 

Diğer Bakanlarımızı tabii ki bilemiyoruz.

 

Ama Nureddin Bey’in formülü güzel.

 

Vatandaşla kucaklaşma açısından...

 

Darısı diğer Bakanlarımızın başına.

 

Başka ne diyelim ki?!

 

 

 

 

İRONİ KÖŞESİ!

 

 

Kılıçdaroğlu, Gençlik Festivalinde müjdeyi verdi:

 

Konuştuğu salonda binlerce "Bay Kemal" varmış!

 

Halkımız Bay Kemal’i nasıl biliyor?

 

Bir söylediğinin aksini söyleyen,

 

Yalan belgelerle iftira atan,

 

Devlet kurumlarını basan,

 

Toplumun her kesimini tehdit eden.

 

Çarkçı Kemal, Gafçı Kemal, Lafçı Kemal…

 

Sayın Kılıçdaroğlu:

 

Binlerce gence yazık ediyorsunuz?

 

Onların istikbali ile oynuyorsunuz?

 

Sizin gibi olurlarsa, Allah muhafaza:

 

Başları dertten de, tazminattan da kurtulamaz!..

 

Bunlarla da helalleşmeniz suya düşer!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.