VİCDANSIZ-SİZ

A -
A +
Kamu Denetçisi Fatma Benli Yalçın
Çok değerli, önemli bir davaya öncülük etti.
Gazze ile ilgili hazırlanan özel raporla.
Dünyanın en büyük açık hava hapishanesiyken, Yerkürenin en büyük çocuk mezarlığına dönen Gazze’de yaşanan soykırımı, vahşeti, işkenceyi, Ölümü, yıkımı, yerinden sürülmeyi, Soykırımcı İsrail’i, katil Netanyahu’yu Belgeleriyle gözle önüne sererek...
Bu köşede defalarca işlediğimiz, Gazze’deki dramı bir kez de, Fatma Hanımın hissiyatından dile getirelim:
“Bir insan bir bardak temiz su içmeden kaç gün hayatta kalabilir ya da bir çocuk bir parça ekmek yemeden ne kadar dayanabilir?
Anestezi olmadan kolu ya da bacağı kesilen çocuklardan biri benim çocuğum olsaydı ya da anestezi olmadan sezaryen olan kadın bir yakınım olsaydı, ben bu acı ile nasıl başa çıkabilirdim?.. Elektrik kesintileri sebebiyle kuvözden çıkarılan prematüre bir bebeğin veya ağır yara almış bir çocuğun sağlık hizmetleri sunulamadığından ölmesini beklemek zorunda kalmanın çaresizliğini tam olarak hangi cümle ifade edebilir ki?”
Fatma Hanımın beklentisi ise;
Bu soruları ‘vicdan sahibi’ herkesin kendi vicdanına sorması. Vicdan insanın fıtratında vardır, ruhun mayalanmasıdır.
Netanyahu, Biden, Macron, Sunak ve… İsmini bile saymaya gerek görmediğimiz diğerleri...
Tek ortak noktaları; gaddarlık…
Bunlarda vicdan aramanıza gerek yok zaten. Kötülük sarmış bedenlerini, ruhları şeytanlaşmış?! Kalpları mühürlü, kulakları sağır, gözleri kör. Hiç feyiz almamışlar, nasiplenmemişler.
İçlerinde bir parça vicdan bulunsaydı,
En büyük insanı yardımı gönderen Türkiye’yi, İnsanlık için mücadele veren Erdoğan’ı örnek alırlardı da iş bu noktaya gelmezdi.
Barış ve huzur egemen olurdu.
Herkes refah ve mutluluk içinde yaşardı.
Uçakla atılan yardımların bile can aldığı…
Ateş çemberiyle kaplı bu coğrafyada.
İnşallah bu satırları okudunuz sıralarda, ateşkes için önemli bir adım atılır da... Mübarek ramazanda biraz olsun acılar diner. Bütün temenni ve beklentimiz bu yönde.
Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan…
ABD’den dönerken ne dedi:
“Gazze vicdanlara ağır bir yük!”
 
PAYİTAHT İLE BAŞKENT
 
Cumhur İttifakı'nın her iki adayı…
Murat Kurum, Turgut Altınok…
Seçim çalışmalarını başarı ile yürütüyorlar. AK Parti ve MHP teşkilatları tam kadro sahada.
Karşı cephede ise;
Ekrem İmamoğlu için tehlike çanları çalıyor. Mansur Yavaş da kısır döngüde debeleniyor.
Sebebi ne?
DEM faktörünün ağır basması, milliyetçi oyların kaçma tehlikesi, çok başlı yönetim çıkmazı, Kılıçdaroğlu’nun devrede olması, “Kapı meselesi ”,“bedelli askerlik”le ilgili İmamoğlu, Özel’in küçük sürçülisanları!
Ve parti içi kritik hesaplaşmalar…
     ***
İstanbul’a bir göz atalım:
Kaybetme ihtimali kuvvetlenince,
Murat Kurum, hedef tahtasına konuldu...
Eğer seçilirse emanetçi olacakmış. Belediyeyi Cumhurbaşkanı yönetecekmiş. Emanetçiye hiç oy verilir miymiş!.. İmamoğlu’nun esas rakibi Erdoğan’mış. 
Umudu sahaya çıkmasına bağlamışlar. AK Parti böyle bir tuzağın farkında.
Erdoğan sahaya indiğinde;
Hizmet ve proje odaklı propaganda yapacak.
İmamoğlu çekmek istediği minderde yalnız kalacak. Hesabı ters yüz olacak...
Ankara’da durum nasıl?
İstanbul’un benzeri operasyon yapılıyor. Yavaş, yüzde 60-65’lerle seçilirmiş! Şu an bile en az fark yüzde 20’ymiş.
Turgut Bey’le konuştum, bakın ne diyor;
“Sahada durum hiç böyle değil... En iyi anket sahada yapılır. Biz öndeyiz. İşte size örnek:
Ankara’nın merkezidir, Ulus ve Kızılay. Herkesin uğrak yeridir. Her yaştan, her statüden insan gelir. Vatandaşlara soruyoruz, ‘kimi istersiniz’  diye… Yarısından fazlası bizi destekliyor. İnşallah 31 Mart gecesi de sonuç böyle olacak..."
Merhum Ahmet Hamdi Tanpınar’ın "5 Şehir" isimli eserinde geçen;
Payitaht İstanbul ile Başkent Ankara’da...
Şimdilik siyasi tablo böyle…
 
DEĞER Mİ HİÇ?
 
Uzun süredir aklımdaydı, ancak fırsat bulabildim. Bir GSM şirketinin logosu var. Reklam kuşaklarında da dönüyor:
“…değerli hissettirir” diye…
Birçok soruyu beraberinde getiren slogan.
Bu firmanın hattı yoksa sizde, değeriniz tartışılır!
Beş parmağın beşi bir değil misali…
Bir de tersten bakalım olaya;
Bir insan ahlaksız, soysuz, hırsız, yankesiciyse, şiddet yanlısı, tacizci, tecavüzcü ise;
Kızartıcı suçlardan hüküm giymişse,
Aboneliği kapınca itibarlı mı oluyor? Toplumdaki statüsü değişiyor mu?
Değerine değer mi katıyor?
O zaman suçluları mahkûm etmek yerine devlet, hepsine o firmadan hat versin. Serbest kalsınlar, suçtan ari olsunlar…
Toplum da rahatlasın, onlar da…
Hem yeni cezaevleri yapmaya gerek kalmaz. Hem  adalet camiasının işi kolaylaşır?!.
 
          ADAYNAME
 
İlçelerin birbirinden ünlü Yeşil Bursa
Benden başka sana başkan yakışmaz
Boşuna yorma kendini, BOZBEYLİ
Kapacağım koltuğu yine nasip olursa
     ***
Nilüfer’den gelirim sağlamdır yerim
Çıktım karşına bir daha AKTAŞ
Artık o koltuk bana emanet sayılır.
Eşyalarını topla seni sandıkta yerim!
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.