Kötü enflasyonun iyi tarafı...

A -
A +

Enflasyon dönemleri, kişilerin harcama eğilimlerini artırıyor ama diğer yandan tasarrufu da öğretiyor. Özellikle sabit gelirliler için. Basit bir anlatımla, serbest meslek sahipleri hizmetinin karşılığını, üreticiler ürünlerinin fiyatını artırıyor ama ücretli çalışanlar zam dönemini beklemek; beklerken de enflasyonun gelirini tahrip etmesine katlanmak zorunda. İşte bu nedenle paranın değerini koruma kavgası her zamankinden çok daha önemli. Son 2-3 yıl öncesine kadar bu koruma işi 'maaşını al, dövize yatır, ihtiyacın oldukça harca' şeklindeydi. Dövizdeki artış enflasyonun gerisinde kalmaya başlayınca alışkanlıklar değişti. Dövizin yerini altın aldı. Bir yıllık getirisi yüzde 90'ı aşan altın zaten Türk insanının en geleneksel yatırım aracıydı. "Yastıkaltı" denince akla gelendi. Şimdi ise dev fonların, hisse senedinden vazgeçmeyenlerin de vazgeçilmezi oldu. Artık birçok insan 'her ay başında 1-2 gram alıyorum' diyor. Yani tasarruf peşin, harcama sonra. Bu, aslında tam olması gereken davranış şekli. Enflasyon ahlak dâhil her şeyi bozuyor. Eskiden 'söz senetti' şimdi yazılı senet bile bir işe yaramaz hâle geldi ama kötülüklerin anası enflasyon, tasarrufu da öğretti sonunda...

 

Bu gerçek, 31 Ekim Dünya Tasarruf Günü dolayısıyla yapılan bir araştırmanın da konusu oldu. İstinye Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Caner Özdurak, halkın yüksek enflasyon, bu enflasyonun belini kırmak için uygulanan sıkı para politikaları, yine bu etki ve tepkinin sebep olduğu dalgalı piyasalar sebebiyle köklü bir değişim yaşadığına dikkat çekiyor. Bu değişimde ise temel hareket noktasını, finansal piyasalarda riskin bir kenara bırakılıp daha sağlam, daha az riskli ve enflasyondan daha iyi koruyan yüksek potansiyelli alanlara yönelme oluşturuyor. Artık insanlar fonları öğrendi. Fonların hangi enstrümana göre hareket ettiğini duymaya, bilmeye, öğrenmeye; öğrenmeyle birlikte de onlara yönelmeye başladı. Şimdi artık fonlar, altın ve yüksek faiz ilk 3 tercih arasında...

 

Üniversitenin yaptığı araştırmada sayısal veriler de tespit edilmiş tasarruf konusunda. Bir de onlara bakalım...

 

Aileler artık bütçelerini geçmişe göre çok daha sıkı kontrol altında tutuyor. Halkın yüzde 54'ünün tasarrufu var, yüzde 63'ü ise harcamalarını kontrol altında tutuyor. Yani daha dikkatli harcıyor.

 

Eskiden harcamalarından geri kalanı biriktirme alışkanlığı vardı. Şimdi ise şartlar zorlasa da önce gelirin bir kısmını gram altın gibi küçük küçük de olsa tasarruf ediyor, kalanını harcıyor.

 

Borsa... Halka arzlarda görülen yüksek getiriler sebebiyle küçük yatırımcıyı çeken Borsa İstanbul, artık bu yatırımcıları kaçırıyor. Yaklaşık 2 milyon yatırımcı piyasadan çekilmiş, kalan yatırımcı sayısı 6,6 milyon kişi. Çünkü toplamda hisse senetleri enflasyondan korumaktan epey uzak kaldı.

 

Gözdemiz yastıkaltı. Hiç değişmiyor. Yüksek faize rağmen insanlar varlığını elinin altında tutarak kendisini daha güvende hissediyor. Bu güven hissi, fiziki altın alımını son 10 yılın zirvesine ulaştırdı.

 

Yani özetle insanlar oynaklıktan yoruldu, gelirinin geçinmesine yetmeyeceği endişesini taşımaktan yoruldu. Bu nedenle en fazla kazandıran altını daha da yükseltecek talebine devam ediyor. Tabii bir de fonlarla esnek vadeli mevduat... Ve bütün bunların en önemli getirisi de tasarruf alışkanlığındaki artış. Ekonomi bilimi, gelirin yüzde 15'inin tasarruf edilmesini tavsiye ederken, bu oran bizde bir dönem yüzde 10'lara kadar düşmüştü. Şimdi yeniden yüzde 13'lerde...

 

İyi gidiyoruz galiba. Kötü enflasyonun iyi tarafı...

 

 

 

Canan Eraslan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.