Hepimiz Covid-19 ile çok büyük bir şey yaşadık. Milyonlarca kişi öldü, milyonlarcası ağır kalıcı hasarlar yaşıyor. Ortaya çıkmasa da her insanda kötü izler bıraktığı muhakkak. Bu salgının yenilerinin hazırlandığına dair iddialar güçlü şekilde dillendiriliyor. Bu salgının sadece bir sağlık pandemisi olduğunu hiç kimse iddia edemez. Pandemiyle birlikte her şey değişti. Kendimize bakışımız, evlerimizin önemi, ne kadar tasarruf ettiğimiz, hayatımızı nasıl yaşadığımız... Hatta nasıl alışveriş yaptığımız bile...
Altın, dünya için her zaman 'güvenli liman' oldu. Ne zaman bir gerilim ortaya çıksa dünya ülkelerinin merkez bankaları altına sarıldı. Bireyler fiziki altın alıp evlerinde sakladı. İşte dünyanın var oluşundan bu yana en kıymetli madenlerden olan altın, pandemiyle birlikte daha bir parladı.
2020 yılının kasım ayında ortalama 450 lira olan gram altın -geçtiğimiz haftalarda 6 bine dayanmasını saymazsak- bugün 5 bin 450 lira seviyelerinde yani. 5 yılda 12,1 katlık artış var. Başka yatırım araçlarında kolay kolay görülemeyecek bir fark. "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler (Buradaki pastanın makarna olduğunu öğrendik hepimiz sanırım)" misali, altın bu kadar hızlı yükselip herkesin alamayacağı bir maden hâlini alınca, sıradaki devreye girdi. Yani gümüş... Altın alamayan bireysel tüketiciler gümüş külçeler almaya başladı. 2015-2017 döneminde 1 lira civarındaydı. Pandemide gümüşün de yıldızı parladı ve 2020 kasımında 6,5 lira olan gümüş bugün 65 liraya ulaştı. Yani 10 katlık artış. Ve yatırım uzmanları gümüşün yolunun daha uzun olduğunu ifade ediyor...
Sırada ise metalin iletkenliği gerektiğinde en iyi madenlerden olan bakırın rakamına baktığımızda Kasım 2020'de 3 lira olan fiyatını bugün 5 liraya taşımış durumda. Yani 1,6 katlık bir artış...
Tabii ki 'yatırım tavsiyesi değil' ama güneş panellerinden uzay mekiklerine, elektrik tellerinden bilgisayar devrelerine kadar sayısız yerde kullanılan bakırın yatırım aracı olarak 'gözde' olması çok da uzak değil gibi görünüyor. Bunun en önemli göstergeleri arasında da Amerika ve Çin'in bakıra olan ilgisi bulunuyor. Her iki ülke de çeşitli ülkelerden bakır ithalatını artırıyor. Özellikle Çin, maden ya da hurda bakır olarak alımlarını yüzde 50 artırmış durumda. İki ülke arasında kıymetli madenler, nadir toprak elementleri başta olmak üzere zaten var olan çekişme ve restleşmeler gündemde hep sıcak...
Güç savaşı büyük. Görünen o ki kıymetli madenlere en çok sahip olanlar, gücünü en fazla artıracak olanlar... Bireysel alıcılar için de böyle.
Canan Eraslan'ın önceki yazıları...