Türkiye’de turizmin atağa kalkması ekonomi gazeteciliğinin başlangıcı ile eş zamanlı sayılabilir.
Bu nedenle bizim kuşak gazeteciler turizmin dününü ve bugününü bizzat yaşayarak takip etti.
Sektör; otellerin yapılması, Türkiye’nin turizmde atağa geçmesi ile birlikte Türkiye tanıtımı ve turizmin iletişimi konusunda ortak dil arayışında oldu.
Bir ortak yapı bir türlü oluşturulamadı. Otellerin bile tanıtımının yapıldığı Londra Metrosu’nda güzelliklerimizi tanıtan afişleriçok fazla göremedik.
Ortak dil ihtiyacı 2019 tarihinde Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın (TGA) kurulması ile önemli ölçüde giderildi.
TGA, Türkiye’nin iç ve dış turizm pazarında bir marka ve cazibe merkezi hâline gelmesi için çalışmaları ortaklaştırdı.
Kıt kaynakların birleştirilmesi güçlü kampanyalar yapma şansı yakaladı.
Orta ve uzun vadeli iletişim/pazarlama stratejileri geliştirilmesini sağladı. Şeffaf bir çalışma yürüttü.
Sosyal medyada ne yapılmış, hangi kampanya gerçekleşmiş, bu kampanyaların geri dönüşü nasıl olmuş bilgilerini isteyen herkese sunuldu.
Yıllardır eksikliği duyulan konuyu çözme şansı sektörün içinden geldiği için Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’a nasip oldu.
Bakan Ersoy’un ilk projelerinden biri olan TGA’ya sektörden bazı isimler önce biraz mesafeli durdu.
Ama bugünlere geldiğimizde TGA seçimlerine olan ilgi bu işin tuttuğunun açık göstergesi olarak kabul edilmeli.
Evet, TGA seçime hazırlanıyor. Üstelik yönetim (kamu temsilcileri hariç) tümüyle değişecek. Çünkü TGA’da ancak bir yıl görev yapılabiliyor.
Şimdi, önümüzdeki dönem iletişim stratejilerine yön vermek isteyen sektörden isimler adaylık için kolları sıvadı.
21 Aralık’ta yapılacak seçimler için adaylık başvuruları başladı. Otelciler, yeme içme sektörü ve acenteler aday olabilecek.
Adaylık bölgelere ve sektörlere göre şekilleniyor. Adaylık başvuruları ve seçimlere ilişkin ayrıntılı bilgiler yayınlandı.
Başvurular direkt bakanlığa veya 81 İl Kültür ve Turizm Müdürlüklerine elden teslim yoluyla şahsen veya vekil aracılığıyla yapılabilir.
Bu arada belirtelim ilk adaylar ortaya çıkmaya başladı. Duyuruyu da TÜROB yaptı.
21 Aralık’taki seçimler kapsamında TGA Yönetim Kurulu’na Marmara Bölgesi’ni temsil etmek üzere; Hizmet İhracatçıları Birliği (HİB) Yönetim Kurulu Üyesi, HİB Konaklama ve Seyahat Hizmetleri Komite Başkanı, TÜROB Başkan Yardımcısı Hediye Güral Gür, HİB tarafından aday gösterildi.
İstanbul Ticaret Odası Oteller Meslek Komitesi ise Komite Başkanı, TÜROB Üyesi ve Seres Hotel Yönetim Kurulu Başkanı Mahir Özbek’i aday olarak belirledi.
Hemen belirtelim TGA Yönetim Kurulu’nda konaklama sektörü temsilcileri, coğrafi bölgelere göre seçiliyor.
Bu arada duyuruyu yapan Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin de,“Bu dönem TÜROB olarak TGA Yönetim Kurulu için doğrudan bir aday göstermeyi planlamamıştık. Ancak Hizmet İhracatçıları Birliği’nden ve İstanbul Ticaret Odası’ndan gelen bu değerli önerileri memnuniyetle karşıladık” diyerek başkan yardımcısı Hediye Güral Gür’e açık destek vermiş oldu.
Yine İTO’da Oteller Meslek Komitesi’ndeki etkin rolüyle tanınan Mahir Özbek’in de İstanbul’un konaklama sektörünün sesi olmak için aday olması olumlu karşılandı.
Bazı bölgelerde TGA için ön seçim çalışmalarının yapıldığı bilgisi geliyor. Bazı bölgelerde ise çekişmeli seçim yarışlarının haberlerini alıyoruz.
Özetle sektör TGA’yı benimsedi. Böylece gelecek stratejilerinin ortak belirlenmesi adımı atıldı. Bakan Ersoy da içinden geldiği sektöre önemli bir kurum kazandırmış oldu.
Keşke otomobil almadan önce Nevhan Gündüz ile konuşsaydım
Türkiye’nin yeni nesil şirketlerinden biri Orge Elektrik CEO’su Nevhan Gündüz, Orge Elektrik Yenilenebilir Enerji Bölüm Başkanı Mehmet Tahir Özsoy ve E-Mobilite Bölüm Başkanı Ahmet Birleştirici ile İstanbul Fuar Merkezi’ndeki “EV Charge Show” sonrası buluştuk.
Önce yaklaşık 50 yıl önce şirketin temellerini atan ödüllü iş insanı Nevhan Gündüz’ün babası Orhan Gündüz’ü sordum:
-Çok iyi çalışmaya devam ediyor, selamları var.
Bugüne kadar çok sayıda metro, hastane, otel gibi nitelikli projenin elektrik taahhüt işlerine imza atan ve 2012’de halka açılan şirketin nasıl gittiğini soruyorum hissedarlar adına.
Çünkü yıllar önce Nevhan Gündüz ile Ankara’ya bir etkinlik için giderken mola yerinde hissedarlardan biri şöyle seslenmişti:
-Nevhan Bey sizi takip ediyoruz. Şirketi iyi yönetin.
Şaşırmıştım o günlerde… Fırsat bulmuşken nasıl yönettiklerini bu yüzden sordum.
Nevhan Gündüz cep telefonundan Borsa İstanbul verilerinin aktarıldığı uygulamaya girip bilgi verdi:
-Bugünlerde 6 milyar lira dolayında seyrediyor. Halka açıldığımızdan bu yana şirketimizin değeri 180 kat artmış durumda.
Sonra Orge Elektrik’in tamamen yerli mühendislikle geliştirdiği elektrikli araç şarj sistemleri ile ilgili bilgiler alıyorum:
-Kısa vadede bölgesel üretici, 2030 itibarıyla ise Avrupa’da ilk 10 şarj tedarikçisinden biri olacağız.
Aylar önce otomobilimi değiştirecektim. Teknoloji gazetecilerinin başarılı ismi Hakkı Alkan ısrarla elektrikli otomobil almamı önerdi.
Hatta kendi TOGG otomobilini gönderip bir süre kullanmamı istedi.
Kafama yatmıştı… Ancak şarj meselesine takıldım. Ve vazgeçtim…
Tam sırasıydı… Şimdi şu şarj meselesini öğrenmenin tam zamanıydı… Bu sistemi kurmak kolay mıydı? İşte Nevhan Gündüz’ün cevapları:
* Biz şarj işinde yerli eksikliğini gördük. Üretim tesisimizi kurduk. Yazılım geliştirdik ve maliyetleri aşağı çektik.
* Bu yatırımlar sayesinde iç pazarda etkin olacağız. Avrupa pazarında güçlü bir Türk markası olarak konumlanacağız.
* Sarj konusunda iki model geliştiriyoruz. Bir ev tipi… İkincisi otoyol, akaryakıt istasyonu ve filo merkezlerinde kullanılacak.
* Size evlerde, yazlıklarda kullanılan ürün hakkında bilgi vereyim... Bunu kurmak 400-500 dolar civarında. Bizim anlaşmalı olduğumuz bayilerde 500 dolar ödeyip başvurduğunuzda, 500 dolar da kurulum ücreti ödüyorsunuz. Onlar size keşif için, otoparkınızdaki elektriği kontrol etmek için geliyor ve ürünün kurulumunu gerçekleştiriyor.
* Siz zaten elektrikli otomobili, eş değerinden çok daha uygun fiyata alıyorsunuz. Dolasıyla bu yatırım otomobilin alım fiyatının içinden çıkıyor.
* Eğer elektrikli bir araç kullanıyorsanız ve günlük 50 kilometre yol yaparsanız, 365 günde 18 bin 125 kilometre yol yaparsınız.
* Fosil yakıtlı arabayla yaptığınızda kilometre başına ortalama 3,5 lira yakarsınız.
* Bu da 63 bin liradan fazlaya denk gelir. Elektrikli arabayla yaparsanız 45 kuruş civarı, yani 8 bin liradan biraz fazla olur.
* Yakıttan büyük tasarruf yaparsınız. Ayrıca elektrikli araçta bakım da yoktur ve yaklaşık 50 bin liralık bir farktan bahsediyoruz.
Bu arada devreye Ahmet Birleştirici giriyor ve ekliyor:
-Ben 40 binde bakım yaptırdım, 7 bin lira ödedim. Filtre değişimi yok, yağ yok, hiçbir şey yok. Ayrıca elektrikli araç olduğu için gazdan çektiğinizde kendisi gazı kesiyor. Frene ben hiç basmıyorum. Fren balatalarımda da hiçbir sorun yok.
Son noktayı Mehmet Tahir Özsoy şu sözlerle koyuyor:
-Apartmanlarda kullanımla ilgili şunu da söylemek isterim. Yazılımımızla ilgili şöyle bir özellik var. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı otopark yönetmeliği çıkardı. Eğer kat yönetmeliği için 50+1’i tamamlarsanız herhangi lisanslı bir yerle çalışmanıza gerek yok. Yöneticiniz size bunun masrafını yansıtabilir.
Anlatılanlardan sonra ‘elektrikli otomobil almayarak hata mı ettim’ diye düşündüm. Siz ne dersiniz, siz olsaydınız ne yapardınız?

