Geçen hafta sonu iki günlüğüne arkadaşım Umut Öztürk ile Frankfurt ve Heidelberg’e gittik. Frankfurt’a en son 2013’te kitap fuarı için gitmiştim. 2004’ten beri çeşitli defalar gittim Frankfurt’a. Eskiden beğenirdim ama şimdi görüşlerim değişti.
Altyapısı güçlü bir ülke olan Almanya’nın beşinci büyük kenti Frankfurt... Fuar merkezi ve Avrupa Birliği Merkez Bankası orada. Önceden modern gelen binalar ve altyapısı artık gözüme eski geliyor. Sokaklarının kesinlikle elden geçmesi lazım. Binalar eskimiş. Römer Meydanı peri masalıydı, eser kalmamış. Toplu taşıma demode olmuş ve modernize edilmesi şart.
Ancak daha önemli bir gelişme var. Almanya’da Alman kalmamış... Metro ve tramvaylarda Alman'a çok az rastladım desem abartmış olmam. Her yer Iraklı, Suriyeli, Yemenli, Afrikalı, Afgan dolu. Yemek yediğim birkaç yerde garsonlar hep Afgan'dı.
Merkez tren garı Hauptbahnhof’da çok vakit geçirirdim. Oradaki kitapçıda bir saat geçirirdim. Şimdi hem kitap sayısı azalmış hem de incik boncuk çoğalmış. Ölü gibi olmuş. Dükkân sahipleri genelde göçmenlerin ellerine geçmiş. Tren garının etrafında sokakta yatanların sayısı bayağı var. Sorunca hükûmetin gösterdiği yerlerde kalmadığını söylüyorlar. Elbette bizim Türkler şehrin birçok yerinde dükkân sahibi. Kelimenin gerçek manasıyla Almanya’da Almana rastlayamadık!..
Türkiye’de aşırı göçmen var diyenler, gelip Frankfurt’u görsünler. Merkel döneminde Almanya 890 bini Suriyeli olmak üzere toplam 1 milyon 100 bin mülteci almış. Alman nüfusu aşırı yaşlı olduğu için şehrin her yerinde göçmenler çalışıyor. Zaten onlar olmasa ekonomik olarak zorlanacaklar.
Suriye’de Esad devrilince ülkelerine dönmek isteyen Suriyeliler olmuş. Alman devleti dönmesinler diye mücadele ediyor. Özellikle sağlık çalışanlarının dönmemesi için vize ve oturum kolaylığı dâhil her türlü konforu sağlıyorlar.
Almanya’da da Ümit Özdağ kafasında faşistler var. “Almanya için Alternatif Partisi” göçmenleri kovmak için her şeyi deniyor. Ancak Almanya’nın yıllık 400 bin göçmene ihtiyacı var. O yüzden ekonomisi dinç ve canlı. Göçmen gelmediği an iş gücü sorunu başlıyor. Ümit Özdağ Almanya’da yaşasa kovalayıp dükkânını basacağı milyonlarca mülteci bulur...
Berlin, Hamburg gibi şehirler için de aynısı söyleniyor. Bundan 10 sene önce ile şimdi arasında uçurum oluşmuş. Almanlar sanki yer yarılmış içine girmiş. Yani yakında Alman hükûmetinde Afgan, Suriyeli, Iraklı bakanlar görürsek kimse şaşırmasın...
Türklere gelince onlar her yerdeler. Vatansever Türklerin işi zor, çünkü Alman devletine o tür isimler giremezler. Cem Özdemir gibi hain ruhlu olursanız tüm kapılar açık.
Öte yandan Frankfurt’a 45 dakika uzaklıktaki güneybatı Almanya’da bulunan Heidelberg’de ise Türkler dışında yabancı yok gibi. Kaldı ki Türkler de artık Almanya’da yabancı sayılmazlar. Heidelberg üniversiteler şehri. Müthiş bir tarihi var. Alman Rönesansı’nın başladığı yer. Her yer tarihî binalarla dolu.
İkinci Dünya Savaşı’ndan bombalanmayan nadir yerlerden biri Heidelberg. Masalsı bir tarafı var. Özellikle kiremit rengi binaları çok etkileyici. Şehri ikiye bölen Neckar Nehri olağanüstü. Hayatta canlı gözle görülmesi gereken yerlerden biri. Buraya gelince Frankfurt’la arada uçurum var.
Alman ekonomisi fena değil ama üç yıldır bütçe açığı veriyorlar. Çin arabaları Alman ekonomisini olumsuz etkilemiş. Bizim kadar enflasyon yok elbette ama üç yıl önceye göre her şey yüzde 40 oranında zamlanmış. Ersan Şen bu yazdıklarımı okuyunca, “Almanya batıyor” diye dalgasını geçer. Batmıyor ama eski şaşaalı günler yok...
Türkiye az gayret etsin emin olun daha fazla cazibe merkezi olur. Avrupa gibi Almanya da yorgun ve bitkin...
Cem Küçük'ün önceki yazıları...