Avrupa’dan demokrasi(!) incileri...

A -
A +

Kendisini demokrasinin merkezi olarak gören Avrupa Birliği ifade özgürlüğü konusunda berbat bir sınav veriyor. Bunun en bariz örneği İsrail. Dün Avrupa Parlamentosu’nda yer alan Sol Grup Milletvekili Per Clausen, Strazburg kentinde devam eden oturumlarda Gazze'ye yardım götüren gemiye yönelik saldırılar ile İsrail'in saldırılarını genişletme planına ilişkin oturum yapılması taleplerinin oy çokluğuyla reddedildiğini bildirdi.

 

Per Clausen, Sol Grup'un Özgürlük Filosu Koalisyonu'na ait "Conscience" gemisinin Gazze'ye insani yardım ulaştırmak üzere yola çıktıktan sonra Malta açıklarında insansız hava araçlarının saldırısına uğraması, Yeşiller/Avrupa Özgür İttifakı'nın ise İsrail'in Gazze Şeridi'ne geniş çaplı saldırılar başlatma planı hakkında oturum yapılmasını önerdiğini aktardı.

 

Gazze’de olan bitenleri bile konuşamayan bir Avrupa Parlamentosu var! Nerede ifade özgürlüğü? Nerede serbest düşünce?.. 

 

Bu arada Başbakan Binyamin Netanyahu, kabinenin "Hamas'ı yok etmek ve kalan rehineleri kurtarmak" için "güçlü bir operasyon" düzenlemeye karar verdiğini ve Gazze'nin 2,1 milyonluk nüfusunun "korunmak için taşınacağını" söyledi. 

 

Askerlerin Gazze'nin ne kadarını ele geçireceğini açıklamadı ancak bölgeye "girip çıkmayacaklarını" vurguladı. BBC'ye konuşan bir üst düzey Hamas yetkilisi, İsrail'in kararının ardından ateşkes ve rehinelerin salıverilmesi konusunda yeni görüşmeler yapmanın "anlamsız" olduğunu söyledi.

 

Düşünün İsrail Gazze’ye girecek ve bir daha çıkmayacak. Toplu katliama devam edecek. Yazık!.. 

 

Öte yandan Fransa İçişleri Bakanı Bruno Retailleau, üniversitelerde başörtüsünün yasaklanması yönünde çağrıda bulundu. Bu çağrı ülkede infiale yol açtı. Canlı yayında yaptığı açıklamada, "Evet, başörtüsü üniversitelerde yasaklanmalı" diyen Retailleau, İslam’ı ve Müslüman kadınları açıkça hedef alan ifadeleriyle skandal bir çıkışa imza attı.

 

Fransa’nın RMC kanalında yayınlanan Les Grandes Gueules programına katılan bakan, “Klasik İslam’a uymayan bir anlayışı var. Bu anlayış, kendi değerlerini dayatıyor ve kadının statüsünü aşağılıyor” ifadelerini kullanarak üniversitelerde dinî sembollerin tamamen yasaklanmasını savundu.

 

Retailleau, başörtüsü yasağı talebinin “Müslümanları hedef almak” anlamına gelmediğini savunsa da kullandığı söylem, Fransa’da inanç özgürlüğüne yönelik yeni bir saldırı olarak yorumlandı. “Siyasal İslam inanç sahiplerinin inancını bozuyor, bunu ayırt etmemiz faydamıza olur” diyen bakan, laiklik kisvesi altında Müslüman kadınların kamusal alandaki varlığını sorguladı.

 

Fransa’da milyonlarca Müslüman yaşıyor ama okullarda başörtüsü yasaklanmak isteniyor. 

 

Retailleau’nun açıklamaları, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un kısa süre önce yaptığı “inanç özgürlüğü ve tüm dinî topluluklara saygı” açıklamalarıyla taban tabana zıt bir çizgide duruyor. Yükseköğretim Bakanı Philippe Baptiste, kamu çalışanlarının tarafsız olması gerektiğini savunsa da öğrencilerin dinî sembollerle ifade özgürlüğüne sahip olduğunu belirterek Retailleau’ya karşı çıktı.

 

Fransa, kamu çalışanlarına yönelik başörtüsü yasağını 2004 yılında devlet okullarındaki öğrenciler için de genişletti. 2010 yılında kamusal alanda peçe kullanımı tamamen yasaklandı ve yasağa uymayanlara 1.500 avroya kadar para cezası uygulanmaya başlandı. Aynı dönemde okul gezilerine katılan başörtülü annelere de yasak getirilmiş, ancak bu uygulama 2013'te Danıştay tarafından iptal edilmişti...

 

Avrupa, demokrasi konusunda berbat bir sınav veriyor. Daha ne kadar sınırları zorlayacaklar, onu da önümüzdeki günlerde görürüz...

 

 

 

 

 

Cem Küçük'ün önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Fani 7 Mayıs 2025 07:06

Kuralları güçlüler koyar garibanlar uyar, şimdi olduğu gibi her zaman geçerlidir.