Dış politikada yeni dönem başlamıştır

A -
A +
 
Türkiye içeride ve dışarıda uğraştığı tüm sıkıntıları çözüp bir an önce hedeflerine doğru son sürat gitmek zorunda. Bunun yolu ise içeride “Devlet Baba” değil, “Devlet Ana” yüzünün gösterildiği bir reform sürecidir... 
Başkan Erdoğan, yol haritası çizilen ve uygulamaya geçirilen reformlarla ilgili her fırsatta açıklamalarda bulunuyor. Onun gibi tecrübeli bir siyasetçi ve devlet adamı, önüne çıkan fırsatları, sezgileri ve elindeki verilerle tartar, analiz eder ve hangisi olumlu yönde ivme kazandıracaksa uygulamaya koyar. Hep böyle olmuştur, Türkiye’nin Avrupa yolculuğunda geçen dönemlere kıyasla muazzam bir yolun katedildiği süreç bile tespitlerimizi kendi başına ispatlamaya yeter.
Peki yazarlara, aydınlara, gazetecilere bu dönemde düşen görevler nelerdir?..
Biliyorsunuz ki bizler, kamuoyu adına hakikatin izini sürmek, gerçekleri ortaya çıkarmak, iyiye gideni teşvik etmek, kötüye gidene dur demekle mükellef kalem erbabıyız. 
İsmet Özel’in kitabına başlık olarak seçtiği gibi, “Zor Zamanda Konuşmak” görevimiz.
Gerek koronavirüs pandemisi, gerek küresel ekonomik gerileme nedeniyle sıkıntılı bir sürecin içinden geçiyoruz, bu yadsınamaz. Ancak Türkiye her sorunu aşacak güçtedir.
Her kriz içinde fırsat barındırır derler, elhak doğru. Türkiye 15 Temmuz’u yaşadı. Batı’nın tavrını gördük. Ne yazık ki FETÖ’yü tam olarak kınayamadılar. Amerika YPG’ye binlerce tır silah verdi. Eleştirdik, itiraz ettik. 
Batı’yla başka sıkıntılarımız da oldu. Bize savunma sistemi vermedikleri işin gittik S-400’leri Rusya’dan aldık. Haklıydık da. Köprünün altından çok sular aktı. Bizim şimdi uzay çağını, post-sanayi devrimi dönemini konuşmamız gerekiyordu. Pandemiyle beraber oluşan yeni süreci tartışmamız gerekiyor. 
Başkan Erdoğan’ın da böyle düşündüğünü biliyorum. O yüzden reform kavramının altını kalın harflerle çiziyor. Göreceksiniz ki önümüzdeki dönemde yargıdan ekonomiye değin genişçe bir yelpazede köklü dönüşüm-değişim safhalarına gireceğiz... 
Başkan Erdoğan, AB'den Türkiye'ye verilen sözlerin tutulması çağrısında bulundu ve şöyle dedi: “Bize ayrımcılık yapmamasını, en azından ülkemize yönelik aleni düşmanlıklara alet olmamasını bekliyoruz. Kendimizi başka yerlerde değil Avrupa'da görüyor, geleceğimizi Avrupa ile kurmayı tasavvur ediyoruz..." 
Ama Erdoğan bunun devamında da şunu söyledi: 
“Müttefiklik ilişkilerimizi aktif olarak kullanmak arzusundayız. Rusya ve İran gibi köklü ilişkilerimizin olduğu ülkeleri asla göz ardı edemeyiz. İslam ülkeleriyle kimi zaman birlikte kimi zaman ayrı ayrı çok derin ilişkilerimiz var, Suriye'den Libya'ya kadar toprak bütünlüğü temelinde çözümler için çalışıyoruz. Hiç kimsenin Türkiye'yi yalan argümanlarla tecrit etmeye ve tehdit etmeye hakkı yoktur.”
Batı’yla aramız iyi olacak ama Rusya ve İran’la da ilişkilerimiz sürecek. Ben son 3,5 yıldır Batı’yla aramız iyi olsun dedim diye yemediğim küfür kalmadı. Yukarıda yazdığım gibi PKK, FETÖ konularında Batı’ya gereken tepkiyi koyacağız. 
Bu arada Başkan Erdoğan geçen hafta Kral Selman ile de telefonda görüştü. “İkili ilişkilerin geliştirilmesi ve sorunların giderilmesi için mutabık kalındı” açıklaması yapıldı. Dış politikadaki bu yeni adımlar önemli ve desteklenmesi gerekiyor. Akıl ve mantık bunu gerektirir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.