Covid-19 salgını başladığından beri Türk hükûmeti bu işi çok ciddiye aldı ve süreci başarıyla götürüyor. Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca ve ekibi koronavirüs salgınıyla mücadelede muhalefetin bile takdirini kazandı. Alınan tedbirler sayesinde bayramdan sonra ülkemiz normale dönecektir diye düşünüyorum...

Mayıs ortasına kadar işler umulduğu gibi giderse başta berberler ve kuaförler olmak üzere bazı yasaklar kalkabilir. Bayramdan sonra da iç hat uçuşları, otobüs ve tren yolculukları belli şartlarla başlayabilir...

Türkiye hem koronavirüsle mücadelede hem de ekonomik tedbirlerde gayet iyi gidiyor. Kim ne derse desin başka ülkelere gıda, sağlık, ilaç vb. yardımları yapıyor. “Efendim, Mısır da Amerika’ya yardım etmiş” türü iktidarın yaptığını örtüleyici haberlerin bir değeri yok. Eski Türkiye’de böyle şeylere rastlanmazdı.

Öte yandan muhalefet, muhalefet edecek bir şey bulamayınca saçma sapan argümanlara sarılmaya devam ediyor. Bunun en son örneği İsveç’ten getirilen Emrullah Gülüşken adlı vatandaşımız hakkında kör muhaliflerin ortaya attığı saçma sapan iddialardı.

Gülüşken AK Partiliymiş, hâli vakti iyiymiş, şov için yapılan hareket gibi olmadık iddiaları söyleyip durdular. Hükûmet Covid-19’lu bir vatandaşımızı İsveç’ten Türkiye’ye getiriyor, tedavi ettiriyor ve buna bile kılıf buluyorlar!.. Diyelim ki Emrullah Gülüşken AK Parti’yi destekleyen biri. Ee, ne var bunda? CHP’li olsa ses etmeyecek miydiniz? Ya da İyi Partili? Böyle absürt bir yorum olur mu?

Bunlar tutmayınca bu kez "Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın akrabası, köylüsü" dediler. Gülüşken’in Batmanlı olduğu ortaya çıktı gene utanmadılar. Aklı başında olduğunu düşündüğümüz eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz trol gibi tweet atmış. Hiçbir bilgiyi kontrol etmeden Gülüşken’in Sağlık Bakanı’nın akrabası olduğunu söylemiş. Gerçek ortaya çıkınca acaba Durmuş Yılmaz’ın yüzü kızardı mı? Olayın kurgu olduğunu söyleyen CHP’li Engin Özkoç’a zaten söylenecek laf bulamıyorum. O başka bir dünyada yaşıyor...

Türkiye dünyanın her yerindeki vatandaşlarını ülkemize getiriyor. Sen nerelisin diye sormuyor, AK Partili misin demiyor. Alkışlanması gereken hareketler bunlar. Ama muhalefet illa muhalefet edeceğim diye her türlü yalana başvuruyor. Gerçekleri çarpıtıyor. Bu kadar çok yalan ortaya atılınca insanlar herkesin niyetini görüyor...

Partilerin muhalefet etmesi en doğal hakları. Saçmalamak da en doğal hakları. Ama yalana başvurursanız bir şey elde edemezsiniz. Halk neyin ne olduğunu görüyor. Her iyi yapılan işe kurgu, tiyatro demek boş siyasettir.

Muhalefet bu kafayla giderse 2023 ve 2024 seçimlerinde AK Parti’nin çok bir şey yapmasına gerek yok. Zaten İstanbul Belediyesi bu yönetim anlayışıyla 2024’te çok zorlanır. Geçen seneki yerel seçimleri muhalefet hiçbir şey yapmadan kazandı. Muhalefet 2019’daki siyasi tabloyu kendi başarısı gibi görüyor, hâlbuki AK Parti’nin bazı yanlışlarından büyükşehirleri almışlardı... Anlaşılan muhalefet körleşmeye, olanı biteni analiz edememeye devam ediyor...

İyiye iyi, kötüye kötü; doğruya doğru, yanlışa yanlış demek kimseye kaybettirmez. Korona günlerinde hükûmetin yaptıklarını alkışlamak kimseye bir şey kaybettirmez...