İngiltere’de büyük bir şirketin önünde kambur bir adam köşeye kurulu büfede bir şeyler satmaktadır. Şirketin sahibi de her sabah, akşam gelip geçerken ona; “Günaydın kambur, iyi akşamlar kambur, nasılsın kambur, işler nasıl kambur?” diye seslenirmiş.
Seneler sonra bir sabah; “Günaydın kambur” der, kambur da; döner bıçağını çekip iş adamını öldürür...
Hiçbir avukat kamburun savunmasını yapmak istemez ve kabul etmez.
Duruşma günü gelip çatmıştır. Mahkeme heyeti toplanır herkes ayağa kalkar söz savunmadadır. Fransız avukat yargıca dönerek ve sözcükleri tek tek seçerek;
“Saygı değer Yüksek İngiliz mahkemelerinin yargıçları size Yüksek Fransız saygı değer mahkemelerinin yüksek yargıçlarının sevgi ve saygılarını getirdim.”
Sonra savcıya döner;
Avukat da; “Aman efendim ben size ne dedim? Hakaret etmedim, küfür etmedim, siz neden hiddetlendiniz? Beni susturup bağırarak, iki saniye daha dayanıp beklemediniz, sevgi ve saygı getirdiğim hâlde rencide ettiniz beni” der...
“Bakın müvekkilim senelerdir taşıdığı kamburu, iş adamı tarafından günün düzenli ve belirli saatlerinde hatırlatılarak ona daha da ağır bir yük hâline getirilmiştir. ‘Günaydın kambur, nasılsın kambur, iyi günler kambur...’ müvekkilim senelerdir buna katlanmıştır. Siz şurada iki dakika sevgi selama katlanamadınız” der ve kambur adamı beraat ettirir...